"Ege bizi çağırıyor"
İclal Tuna

 

Daha fragmanlarını izlerken içim ısındığından dün gece acaba ne izlesem stresi yaşamadan doğrudan Kalbim Ege’da Kaldı yayınına programladım kendimi. Ve pişman olmadım. Renklerin ve ışığın sıcaklığı o kadar etkiliydi ki, elime fotoğraf makinamı alıp ekranın içine dalasım geldi bir ara. Benim gibi çocukluğunda hemen her bayram tatili köyde geçmiş biri için o havayı koklattı bana çekimler. Yönetmenler Ömer Uğur, Eray Koçak’ın ve ekiplerinin ellerine sağlık.

Artık yazmaktan bıktığımız ama yazmadan da geçemeyeceğimiz o upuzuuuun dizi süresine rağmen, aralarda birkaç defa dikkat dağınıklığına neden olan ufak tefek sahneler dışında keyifli iki saat geçirdim ekran başında. Burada Şerif Erol (Osman Gıpgıp) ve Serhat Özcan (Ali Kürük)’ün şiveli atışmalarınının ve elbette Alper Saldıran (Mustafa) ve Oya Unustası (Zeliş)’in kapışmalarının hakkını vermek lazım. Özellikle son zamanlarda kadın karakterlere yüklenen hazır cevap ve ukala tavırlar yerine kaba bile olsa daha doğal görünen laf sokmaları ile Zeliş’e çok ısındım.

Kalbim Ege’de Kaldı ile ilgili olumsuz olarak söyleyebileceğim tek şey; ayrı ayrı iki başrolü ve iki karakteri de çok beğenmeme rağmen, iki oyuncuyu sevgili olarak bir türlü yanyana düşünemedim. Şu anda bunu yazarken bir defa daha düşündüm ama yok, ben kafamda o kimyayı tutturamadım. Umarım bu sadece benim düşüncemdir.

Çarşamba akşamları İzmir havasını içime çekmek ve keyiflenmek için  Kalbim Ege’de Kaldı izlemeye devam ederim, hem belki gözümle görünce Mustafa ve Zelis'ten bir ZelMus çıkar bakarsınız :)