Aşk var
dediler, geldik
Çağla
Akyürek
Aşk Yeniden’in ilk tanıtımını izlediğimde beni
pek çekmemişti doğrusu. Özge Özpirinçci’yi severim ve izlemekten keyif alırım
ama Buğra Gülsoy ile yıldızımız bugüne kadar barışmamıştı. Dizinin ikinci
tanıtımında ise hikâye beni çağırıyordu ve iki başrol oyuncusunu yan yana hayal
edemesem de diziyi izlemeye karar verdim. Kısacası aşk var hem de yeniden
dediler, geldik...
İlk dikkatimi çeken husus jenerik müziği oldu. Cem Tuncer, Ercüment Orkut, Kerem Türkaydın ve Nail
Yurtsever'in müziklerini çok beğendiğimi söylemeliyim. Zeynep ile Fatih’in hikâyelerine hızlı bir giriş
yaptık. Amerika sahnelerinin sade, hızlı akışı ve karakterlerin hikâyelerini
tek tek anlatışını çok sevdim. Hikâye beni orda yakaladı ve sanırım
önyargılarımı yavaş yavaş yıkmaya başladı. Tanıtımlarda gösterilen ve izlemek
için sabırsızlandığım uçakta tanışma faslı harikaydı ve söylemeden edemeyeceğim
Selim bebeğe bayıldım. Allah nazarlardan korusun güzel yavruyu...
Buraya kadar her şey güzel gidiyordu,
gülümseyerek izliyordum ta ki aileler işin içine girene kadar. Aileleri
tanıdıkça dilimden ‘yok artık’ düşmedi ve maalesef bölümün sonuna kadar da
böyle gitti. Elbette komedi abartıyı sever ama söz konusu olan romantik-komedi
ise abartının dozu önemlidir. Karakterler ve diyaloglarda çok fazla
abartıya kaçıldığı ve gerçeklikten uzaklaşıldığı kanaatindeyim. Bu gerçeklikten
uzaklaşma beni de diziden uzaklaştırdı ve gelecek bölümler için kaygılandırdı.
Hayal kırıklığı yaşamadım, başta da söylediğim gibi zaten emin değildim. İzlemeye devam eder miyim, açıkçası şu an bilmiyorum ama ikinci bölümü de izleyip karar vermek
istiyorum.
Aşk Yeniden’in yolu açık, ömrü uzun olsun.
Emeği geçen herkesin emeğine sağlık…