Star TV’nin yeni dizisi İçimdeki
Fırtına, dün gece yani 11 Şubat Cumartesi akşamı ekranlardaki yerini aldı. Merve Boluğur ve
Gizem Karaca’nın birbirlerinden çok farklı iki kardeşi canlandırdığı (ve
ilerleyen dakikalarda kardeş olmadıklarını öğrendiğimiz) dizide, iyi kalpli kız kardeş Deniz’in (Gizem Karaca)
bir uçurumdan aşağı düşmesiyle başladı bölüm ve olayların nasıl bu raddeye
geldiğini izledik.
Mis gibi de koktu
Üç çocuklu Kara Ailesi’nin
mütevazı evlerinde bir kahvaltı hazırlığı ile başlayan açılışta perçemleri ile (peruk
konusuna değinmek istemiyorum) zeytin koklarken gördüğümüz Deniz’in çok iyi
kalpli bir insan olduğunu hemen anlıyoruz çünkü zeytinlere bu kadar tutkuyla
bağlı olması bize hayatla kurduğu ilişkinin naifliğini gösteriyor, göremiyorsak
kabahati kararmış kalbimizde aramalıyız.
Boş konuşmayı sevrim çünkü ben bir aşığım!
Annesinin onu onca terslemesine
rağmen sekerek ortalarda gezen kızımız bir nevi kötü kalpli üvey kardeşlere
rağmen asaletini yitirmeyen Külkedisi ve cam pabucu yerine de zengin sevgilisi
Emre Bademli ile sürekli konuştuğu telefonu var elinde. Telefon modelleri
olmasa ne yapardık bilmiyorum çünkü olayların geçmiş yıllarda geçtiğini ancak bir
iPhone 4 veya artık olmayan başka bir telefon gördüğümüzde anlıyoruz. Çünkü bize sunulan dünyada başka
hiçbir ipucu yok.
Vatzaptan yürüyorum ozman^^
Ailenin diğer kızı Ezgi (Merve
Boluğur) ise adeta küçük bir Firdevs Yöreoğlu, öyle hırslı, öyle ihtiraslı. Her
zengin olmaya çalışan gözü yükseklerde kadın gibi bir tasarım firmasında (aynı
zamanda Deniz’in sevgilisinin patron olduğu firma bu) tasarımın başına geçmeye
çalışıyor ve bir yandan da aşırı iyi kalpli kız kardeşinin çizimlerini
kıskanıyor. O son derece kendi halinde kahvaltı sofrasına inerken giydiği
kıyafetler ilerleyen dakikalarda yaşayacaklarımızın bir habercisi. Kırmızı
ojeleri ve sürekli aşağıdan yukarı doğru bakması ile kariyerinde hızla
ilerleyeceğine kısa sürede ikna oluyoruz. Gözü de elbette Deniz’in sevgilisi,
şirketin patronu Emre’de (Yusuf Çim).
Yazı devam ediyor...