Yaz
biterken kış renkleri etrafı sarar da, TV ekranı bundan geri kalır mı? Daha
ağır tonlar ve koyu öyküler görücüye
çıkmaya başladı. Umuda Kelepçe Vurulmaz, doğru vurgularla kesilmiş tanıtımıyla
merak uyandırdı. Bunda Mert Yazıcıoğlu'nu yeni bir karaktere ruh üflerken
izleme isteğimin payı büyüktü. Baran rolünü soyunup atmış demeyeceğim. Baran'ı
tanımış, anlamış ve Fırat'ı bu önemli deneyimlerle yaratmış.
İşin
içine Begüm Birgören de eklenince değmeyin keyfime! Zira kendisinin Özge Özder
ile ortaklığına Ömre Bedel dizisinden aşinayım. İnci'ye bayıldım, Perihan'ın
saplantılı oğul sevgisine inandım ve Fırat'ın hücredeki çaresizliğinde kedere
boğuldum.
Ama...
Yerli
dizinin yersiz uzun süreleri ayaklarımıza dolanmayı sürdürüyor. Uzayıp giden ve
sonu belli olan kaza sürecinde şaşırdığım tek an olmadı. Keşke tampon sahneler
kısaltılsaydı ve biz Hasan'ın yasını daha belirgin biçimde görseydik. Bahriyeli
olma hayali taşıyan bir çocuğun ölümü demir bir yumruk olabilecekken, tek fiske
ile atlattık. Elbette her öykü, sahibi olan kalemin seçimlerini içerir ve buna
saygı göstermek gerekir.
Soru
işaretleri zihnimde volta atıp durdu. Fırat ne kadar ceza aldı? Babası
şikayetçi oldu mu? Parıltılı villalardan yola çıkan Onur ne ara gecekondu
mahallesine ulaşıp bir çocuğa çarptı? Kurgusal dünyada İstanbul'u köy kabul
etmeye alıştık. Fakat çocuğun bir ceket almaya gittiği sürede o mesafeyi
aşmak... Okulun satın alınması, teyzenin okul müdürü olması ama bunun
'gizlenebilmesi' ise ayrı bir konu. İlk bölümün günahı olmaz derler. Fakat ilk
bölümün en incelikli bölüm olması da beklentidir.
Umuda
Kelepçe Vurulmaz konu itibariyle yükü ağır bir iş. Bunun altından
kalkacaklarına inanıyorum. Dramada yeni arayışların, hele ki hataya düşmüş
gençleri yaşama döndürme temasının, desteklenmesi gerek. Okul tayfasında ve
aileler cephesinde pek de iz bırakmayan cast seçimleri mevcut. Seyirci olarak
görmek istediğim İnci ve Perihan'ı daha sık çarpışırken seyretmek... Nizam'ı
tanımak... Fırat'ın aşk aksı yerine İnci'nin ideallerine, adalet hissine ve
Onur'la çatışmalarına dolandığını görmek...
Onur
rolünü kuvvetle sırtlayan Burak Dakak şahane bir seçim olmuş. Game of
Thrones'un Joffrey'si ile yarışacak bir şımarıklığa sahip. İnsanın dişlerini
kamaştıran bir kötülüğü var.
Uzun
lafın kısası, Umuda Kelepçe Vurulmaz çok değerli parçalara sahip. Şimdi asıl
mesele, o parçaları doğru noktalara yerleştirmek. Çünkü bu resim bize çok
değerli şeyler anlatacak. Bir de Mert Yazıcıoğlu sesini geri plandan alıp bir
tık daha net kullanırsa, TV kumandamla aramda barış sağlanacak...
Tüm
ekibe bol şans ve başarı dilerim! Çünkü umudun yolu uzun...