Game of Thrones'tan Nina Gold oyuncu seçiminin zorluklarını anlattı

Game of Thrones'tan Nina Gold oyuncu seçiminin zorluklarını anlattı

HBO'da ekrana gelen Game of Thrones dünya genelinde büyük ilgi görmeye devam ediyor. Seriyle birlikte ünlenen oyuncular burada rollerinin hakkını vererek farklı yapımlarda da yer almaya başlıyor. Ancak bu isimlerin büyük bir kısmı önceden tanınmıyordu bile. Drama Quarterly'den Michael Pickard, Game of Thrones'un oyuncu tercihlerini gerçekleştiren Nina Gold ile konuştu. İşte o sohbetin ilgi çekici anları...

Nina Gold sohbetinin yer aldığı yazı "Kevin Spacey olmadan House of Card'ı ya da Jon Hamm'in içinde yer almadığı Mad Men'i hayal edebiliyor musunuz?" sözleriyle başlıyor. Televizyon tarihine ismini efsane olarak yazdıran birçok yapımın başarısı senaryonun dışında oyuncu seçimine dayanıyor. İşlerinin hayati yanına rağmen oyuncu tercihlerini yapanlar genelde ödül törenlerinde görmezden geliniyor. Buna karşın içlerinden biri şimdiye kadar çalıştığı projelerle öne çıkmayı başardı. Game of Thrones, Wolf Hall, London Spy, The Fall gibi başarılı dizilerde çalılan Nina Gold'dan bahsediyoruz. Gold, BAFTA Ödülü'ne layık görülen ilk oyuncu seçimi (casting) direktörü olacak.


Mark Rylance, Wolf Hall'da 

Bu başarılı isim kariyerine 1997'de Twin Town ve The Borrowers projelerinde başladı. Şimdiye kadar John Adams ve Game of Thrones dizileriyle birlikte iki kez Emmy Ödülü kazandı. Drama Quarterly ona BAFTA Ödülü'ne layık görülmeyi sordu. Gold "Bu şahane. Bundan inanılmaz derecede onur duyuyorum. Ancak bu sadece benim için değil. Oyuncu seçiminde çalışan direktörler sektörde bir ödülü hak ediyor. Bu ödülden dolayı çok müteşekkirim ancak diğer ödüllere layık görülmeyerek dışarıda bırakıldığımıza inanıyorum." şeklinde konuştu.

Peki oyuncu seçiminin önemi gerçekten bu kadar büyük mü? Kesinlikle evet. Yapılan tercih projeyi başarıya da götürebilir, faciaya da... Nina Gold bu durumu "Eğer oyuncu tercihini yanlış yaparsanız bitersiniz. Yönetmen ve yazarla bir araya gelip tüm fikirleri dile getirmek lazım. Ben kendi fikirlerime sahibim. Onların da kendi düşünceleri var. Ancak iyi bir çalışma ilişkisi elde edebilmek için aynı açıda buluşabilmek gerekiyor. Bazen bir filmde çalışırken başrol zaten belli oluyor. Bazı zamanlardaysa tüm işi halletmek gerekiyor. Bu süreç projeden projeye değişiyor." sözleriyle özetliyor.

Elbette oyuncu seçimi yapmanın zorlu ve kötü sayılabilecek yanları da var. Gold işin bu kısmını Star Wars üzerinden örneklendiriyor. Süreci "Star Wars için deneme çekimi süreci başlatmıştık. Binlerce insan başvurdu. Bu oldukça uzun bir zamana mal olan bir işti. Üstelik bir sürü insanın hayalleri yıkıldı. Burası işin kötü yanı. Ancak eğer bir oyuncu olacaksanız reddedilmeye alışmanız gerekiyor aksi halde dayanamazsınız." sözleriyle anlatıyor.


Maisie Williams, Game of Thrones'ta 

Sinema ve televizyonu karşılaştırdığı zaman diziler için oyuncu seçimi yaparken daha özgür olduklarını açıklıyor. Bunu da "Game of Thrones'ta çalışıp yeni ve genç insanlar keşfetmeyi çok sevdim. Wolf Hall'daki şahane yeteneklerle çalışmak da güzeldi. Yakın zamanda da Netflix dizisi The Crown için mesai harcadım. O da oldukça güzel bir proje oldu. Bu projelerle uğraşıp yıldız isimler yerine role uygun insanları seçmek harikaydı." cümleleriyle dile getiriyor.

Şimdiye kadar keşfettiği yeni yeteneklerden bahsedilince konu tekrar Game of Thrones'a dönüyor. "Game of Thrones'taki genç oyuncuların tecrübesiz azdı ancak hepsi yetenekli isimlerdi. Emilia daha okulu yeni bitirmişti ancak başarılı bir oyuncu olduğu belliydi.  Daenerys rolünü alıp ete kemiğe büründürdü. Kit Harington tiyatroda bir sene harcamıştı ancak ekranda işi yoktu. Maisie Williams ve Sophie Turner diziye başladığında daha çocuktu. Şimdi yetişkin ve yetenekli oyunculara dönüştüler." sözleriyle Game of Thrones ekibini övdü.

Elbette oyuncu seçiminin asıl zorlu kısmı hangi oyuncunun nasıl bir rolü iyi canlandıracağını net bir şekilde tespit edememek oluyor. İşin doğası gereği bunu kesin bir şekilde bilmenin imkanı yok. Bu sebeple seçimlerin iç gücülere güvenerek yapılması gerekiyor. Üstelik bu sadece başroller için geçerli değil. Ufak roller de oldukça zorlayıcı olabiliyor. Gold bunu da "Yapımlarda asıl baskı genelde ana karakterleri seçerken yaşanıyor ancak ufak rollerin seçimlerini de doğru yapmak gerekiyor. Yan karakterleri iyi seçtiğiniz zaman bu marifet fark edilmezken, yanlış bir karar direkt olarak göze batıyor. Hepsi oldukça hassas bir sürecin parçası. Her tercihin önemi büyük." diyerek anlatıyor.

Peki ya bunca senelik başarılı bir kariyerin en keyifli anları nedir? Nina Gold buna da "yaratıcısı isimlerle çalışmak ve The King’s Speech filminin Oscar kazanması" şeklinde cevap veriyor.

Kaynak: dramaquarterly.com

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER