Alper Saldıran bize iki Türk kahvesi söyledikten sonra konuşmaya başladık.
Mustafa için basın toplantısında
karaktersiz bir karakter dediniz, neden?
Çapkın, paragöz
bir karakter Mustafa. Gününü kurtarma derdinde biraz da serseri.
Yani Mustafa ‘bad boy’ modasına uyan
bir tip mi?
Öyle bir
moda mı varmış? Bad boy değil de Mustafa kendisi öyle olduğu için öyle, olduğu
gibi.
Şehirde büyümüş onun etkileri?
Ama genleri
Ege’li sonuçta.
Mustafa Ege’nin atmosferinde nasıl
dönüşümler yaşayacaktır?
Yaşayacaktır,
sadece Ege’nin atmosferinden değil Zeliş’le tanışması ve sonrasında gelişen
olaylar da etkileyecektir.
Ben mimarlık okudum o yüzden dizi
izlerken mekan ve hikaye ilişkisi de dikkatimi çekiyor. Sizce
aynı senaryo başka bir yerde çekilebilir mi? Ege bu hikayenin olmazsa olmazı
mı?
Olmaz
sanırım, burası bambaşka. İnsanı, doğası bambaşka. Bir kere ışık çok farklı,
görüntüler çok güzel. Ben İstanbul’da da bu tempoda çalıştım ama set bittiğinde
bu havayı solumak, gece yıldızları görebilmek dinlendirici.
İstanbul’dan uzakta çekim yapmak sizi
zorlayan bir etken mi?
Herkes zor
diye soruyor ama benim için zor diye bir şey yok. Bir de her zaman
yapabileceğimi yapmaya konsantre olurum, kontrolüm dışında gelişen durumlar
için kendimi strese sokmam.
Geçtiğimiz sezonda tiyatroda nerede
oynadınız?
İstanbul
Devlet Tiyatrosunun Üsküdar sahnesinde Çehov
Makinesi’nde.
Devlet Tiyatrosu oyuncusu değilsiniz
değil mi?
Yok değilim,
dışarıdan oynadım.
Mustafa’nın hikayesine dönersek,
Zeliş’in peşinde bir de Yaman var. Mustafa’nın Yaman’la rekabetindeki tutumu ne
olur?
İnan 1. bölüm
yayınlanacak ben daha 2. bölümden sonra ne olacak bilmiyorum.
Bir de hikaye kurgusunda izlemeden
bilmememiz gereken şeyler var sanırım?
Evet o var.
Ben mesela filmin sonunda ne olacağını bilsem bile o filmi izlerim. Ama bizim
insanımız filmin sonunu anladığı anda izlemeyebiliyor. O yüzden sonunu bilsem
de söylemem. E tabi hikâyenin içinde düğüm var. O düğümün çözülmesi ve yeni
düğümlerin oluşması gerekiyor.
Güzel çatışmalar var ki siz de zevkle
oynuyorsunuz.
Evet,
keyifli. Zaten öyle bir iş ki sevmeden olmuyor.
Benim
sorularım tükenince Alper Saldıran bana soru sormaya başlıyor; ‘ E sen mimarlıktan buralara
nasıl geldin’ diye. Ben de RaniniTv’yi anlatıyorum sonra da amatörce bu işle ilgilendiğimi söylüyorum. O zaman çok güzel bir şey söylüyor: “İnsanın yüreği her zaman
amatör kalmalı. Ben de amatörüm”