Gina Rodriguez: İkinci sezonda Jane'nin evleneceğini daha bu sabah öğrendim!

● Latin toplumu için çok önemli bir dizi çekerken herkesin izleyip eğlenebilmesi çok önemli. Elinize bir çekiç alıp Beyaz Amerika’nın kafasına vurmak, “Bu bir Latin hikayesi olsa bile herkes bunu izleyebilir, bu aynı zamanda bir Amerikan hikayesi!” demek istiyor musunuz? Seinfeld beyaz insanlarla ilgiliydi ama herkes izleyip gülebiliyordu, öyle değil mi?
Kesinlikle... Jane’den önce birçok işte yer aldım ve daha önce kesinlikle daha sabırsız bir Gina vardı. Daha gençken “Neden göremiyorlar? Neden bir rol almak bu kadar zor? Ofisteki Sam olmama neden izin vermiyorlar? Neden sadece belli başlı rolleri oynayabiliyorum?” diye düşünüyordum. Bu öyle bir mücadele, öyle bir öfkeydi ki... Daha çok tahammülsüzlüğüm ve kendi yeteneğime güvenmeme özgüvensizliğimdi. İyi işler çıkardığınızda önünde sonunda izleneceğini ve izlenmezse belki de aslında zaten izlenmemesi gerektiğini düşünüyorum
 
Kimsenin kafasına bir şeylerle vurmak istemiyorum. Artık o tahammülsüz dünyada yaşamak istemiyorum çünkü aslında temelinde özgüvensizliklerim vardı. Konu aslında bendim. Konu bunu çok istemem ve hemen gerçekleşmesini istememdi. Kim tahmin edebilirdi ki dünyanın göreceği proje Jane olacak? Milyon yıl düşünsem aşık olduğum işi birkaç yıl önceki Gina’nın başarısızlıkları yüzünden yapabileceğim aklıma gelmezdi. Korkuyordu, hayallerini yaşamayı çok istiyordu. O deneyimi yaşadığı için kendini çok şanslı hisseden biri olarak daha ileri gidiyor, işin kendini göstermesine izin vermek gerektiğini düşünüyorum. Zamanlama doğru olduğunda her şey yoluna girer. Bu projenin etkileri sayesinde tıpkı Seinfeld izleyip gülebildiğiniz gibi Jane izleyip de gülebileceğiniz bir dünya yarattığımızı umuyorum. Bunu kontrol etme ihtiyacını artık hissetmiyorum, anlatabildim mi?
 
● Babanızın tavsiyesi üzerine yazmaya başladığınız kitabı bitirdiniz mi? 
Henüz bitirmedim. Epey zor bir iş ve hala o zorluğun ortasındayım. Bence bu kitabı yazmak çok zor geliyor çünkü henüz işim bitmedi. Hala hayatla işim bitmedi. Yakın zamanda fark ettim ki asıl yapmam gereken bildiklerimi paylaşmak. Bilmediklerimi değil. Sadece bildiklerimi paylaşmam gerekiyor. Her gün kendime hatırlatıyorum ki bütün bunlar babam sayesinde, beni yetiştirme şekli sayesinde. Kitap da benim için bir hatırlatma aracı. Yazdığım her şeyde olduğu gibi aynı zamanda kendime hatırlatma yapıyorum çünkü yaşadığımız tüm o şeylerden muaf değilim. Kitap seneye piyasaya çıkacak. Babam Los Angeles’ta ve bu harika bir şey. Hatırladıklarımı onunla teyit edebiliyorum, doğru olduklarından emin olabiliyorum.
  
● Artık bir düğün olacağını bildiğimize göre, Jane doğru gelinliğe kavuşsun diye canavar bir geline dönüşecek misiniz? Yoksa işi kostüm tasarımcılarına mı bırakacaksınız?
Birçok şeyi zaten onlara bırakıyorum. Eğer bugün kendim giyinseydim üzerimde bunlar olmazdı. Giymesi kolay tek parça bir elbise giyerdim. Herkesin sanatını icra etmesine izin veririm. Bir tasarımcının dönüp “Repliğini şu şekilde söylemelisin,” demesini beklemediğime göre… Tasarımcılarımıza güvenim var. Harika bir iş çıkartıyor. Dürüst olmak gerekirse gerçek hayatta canavar bir gelin olacağımı sanmıyorum. Belki Jane öyle olur. Bu aslında çok komik olabilirdi. İnce eleyip sık dokuyan bir yapısı var. Ondan kesinlikle canavar bir gelin çıkabilir.
 
● Kendi hayatınızdaki özgüvensizliklerinizden bahsettiniz. Artık 31 yaşındasınız, bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Bazen kadınlar biraz delirebiliyor, sizce de öyle değil mi? Ayrıca, birçok dizi artık pembe dizi öğelerine yer vermeye başladı? Bir Latin olarak bu konu hakkındaki fikrinizi öğrenebilir miyim?
Babamın hep söylediği bir şey vardır: en büyük iltifat taklittir. Bu lafı anlayabiliyorum. Bence bu çok güzel bir şey. Bir şey doğru ya da iyi bir şekilde yapılıyorsa siz de o yoldan gitmek, aynısını yapmak istiyorsunuz. Bence bu harika bir şey ve Jennie için büyük bir iltifat. Jennie Urman o kadar şahane bir kadın ve yazar ki. Bence o kesinlikle adını bir türlü koyamadığımız yepyeni bir tür yarattı ama insanlar sonucun iyi olduğunu söylüyorlar, ki bu mükemmel bir şey.
 
Özgüvensizliklerim hala mevcut. Ama artık onlarla biraz daha farklı konuşmayı biliyorum. Anneme bakacak olursanız, o 60 yaşına. Ama 40 yaşındaymış gibi gözüküyor. Ona bakınca iyi olacağımı düşünüyorum. Yıllara meydan okuyacak cesaretim oluyor. İnternette dolaşan o görseli gördünüz mü, hani “Latinler 107 yaşındayım der ama böyle gözükürler” deyip Jennifer Lopez ve Salma Hayek’in fotoğraflarını kullandıkları… Gördüğüm en harika şey. Aklınıza tamamen yatıyor çünkü muhtemelen onlar gerçekten de 107 yaşındalar ve kusursuz gözüküyorlar. Umalım ki bu benim genlerimde de vardır, ileride kendini gösterir.
 
● Jane the Virgin’i ilk kez izleyecek olanlara ne söyleyebiliriz? Ne beklemeliler? Özellikle Orta ve Güney Amerika’da yayınlanan romantik içerikli pembe diziler kategorisinde yeni bir klasik mi ya da başka bir şey mi? Bu diziyle bir pembe dizi arasında ne fark var?
Sıradan bir pembe diziyle mi? Pembe dizilerdeki gibi çılgın inişler ve çıkışlar olan bir dünyada yaşıyoruz. Melodramın, yüksek doz komedinin de yer aldığı; ama temelinde sahici, hakiki bir gerçekliğin olduğu bir dünya. Hem gülüp hem ağlayabileceğin o eğlenceli dünyalara gideceksin, bir hız trenindeymiş gibi çok eğleneceksin ama işin özünde kendini oraya bağlı hissedeceksin. Her şey çok çılgınca ve acayip olsa da… Kendi hayatımda da böyle olduğunu düşünüyorum. O ilişkim, yaşadığım o olay… Beni düşündürüyor. Jennie çok akıllı bir kadın ve dizimiz çok zekice yazılıyor. Hayallerin, masalların, deliliğin olduğu bir hız trenine bineceksiniz ama gerçek bir şey hissedeceksiniz. Ben böyle düşünüyor ve umuyorum.
 
● Brezilya gibi kültürel olarak çok benzerlik taşıyan ülkelerde dizinin nasıl karşılanacağını düşünüyorsunuz?
Aslında bu ülkede yaşayan Latinlerle aynı deneyimler yaşanıyor, aynı şeylerin ortasında buluyorsunuz kendiniz. Hala bütün bunların bir parçası gibi hissediyorsunuz ama bir sebepten kendinizi farklı da görüyorsunuz. Jane’in eve gidip İspanyolca konuşması, ya da evde İspanyolca konuşulması; ama dışarı çıktığında durumun böyle olmaması içinde bulunduğumuz büyük deneyimdeki çift kimlikliliği çok güzel yansıtıyor. Kültürel olarak sizi bağlayacak olan nokta da bence bu. Jaime Camil’in (Rogelio karakterini canlandıran oyuncu) çok komik olduğunu, annemin ve Ivonne Coll’u (Alba’yı canlandıran oyuncu) harika olduğunu ve dizinin merkezindeki konuların çok insancıl olduğunu saymıyorum bile. Sevgi, saygı, kibarlık… Başarılı olmak istiyorsunuz, hayatınızın düşündüğünüz gibi gitmesini istiyorsunuz ama bunun hiçbir gerçekliği yok.
 
● Brezilyalı bir oyuncuyu kadroda görmek ister miydiniz?
Hem de çok isterdim. Hemen gelsin, hemen! Şaka mı yapıyorsunuz? Eğer yürütücü yapımcısı olsaydım hemen gider ve birine rol teklif ederdim. Hadi! Evet, kesinlikle. Neden olmasın? İlk sezonda Paulina Rubiove Rita Moreno gibi harika konuk oyuncular aramıza katıldı. Farklı yıldızlar, uluslararası yıldızlar ağırladık. Önümüzdeki sezon çok acayip bir konuk oyuncu ağırlayacağımızı biliyorum, keşke şimdiden size söyleyebilseydim. Olağan üstü. Çok çılgınca! Harika olacak. Çok çok iyi olacak.

Ödüllü oyuncu ama tevazu tavan, herkesle tek tek fotoğraf çektirdi. Suratı asılmadı

 
● Latin bir oyuncunun başarılı olmak için ihtiyacı olan nedir? Latin oyunculardan daha fazla başrol çıkması gerektiğini düşünüyor musunuz?
Bence şu an çok güzel bir dönemde yaşıyoruz. Çeşitlilik hakkındak farkındalık çok yüksek. İşlerin hemen değişip değişmemesi önemli değil. Bence farkındalık birçok şeyin ilk aşaması ve insanlar çeşitliliğe ihtiyaç olduğunun farkında. Sadece Latinler için değil, bu ülkede yaşayan ve ekranlarda yeterince temsil edilen ya da edilmeyen tüm etnik kökenler için. Bir etnik köken ekranda yeterince temsil edilmediğinde gençlere zarar verdiğimizi, insanların kültürleriyle alakalı belli tipte insanları görmeyince kendileri hakkında belirli şeyler hissetmesini sağladığımızı fark ettik bence.
 
Görüldüğü gibi değişim gerçekleşiyor ve insanlar sadece çeşitliliğe olan büyük ihtiyacın değil, hikayelerin farklı ağızlardan anlatılması yönündeki kişisel isteklerinin de farkındalar. Jane’in ne kadar insancıl bir dizi olduğundan bahsetmiştim. Günün sonunda, Seinfeld örneğinde olduğu gibi, hangi kültürden gelirseniz gelin dizimiz sizi güldürecektir. Güleceksiniz, bana veya Jaime’ye veya anneme ya da babama ya da bebeğimin babasına ya da polis memuruna bağlanacaksınız. Bağ kuracağınız birini mutlaka bulacaksınız.
 
Birinin başarılı olması için en büyük etken bence çok çalışmak. Yaptığınız işin tekniğini bilmek de önemli, bence her alan için geçerli bir şey bu. Benim gibi büyüyen kardeşlerimde de bunu gördüm. En büyük ablam dünyanın en başarılı yatırım bankacılarından biri. Dünyanın en iyi 20 kadın yatırım bankacısından biri seçilen birinden bahsediyoruz, inanılmaz biri. Biz zengin bir aileden gelmedik. Çok açık bir teni var ve insanlar onun İspanyolca konuşabildiğini bilmiyorlar. O, “Dostum, evet, İspanyolca biliyorum!” diyerek insanların karşısına çıkabiliyor.
 
Onun yaptığını gözlemlediğim bir şey asla hayır cevabını kabul etmemesiydi. Bu cevabı duysa bile onun içinden evet çıkarmaya çalışırdı ve denemekten vazgeçmezdi. Bana ve yolculuğuma çok katkısı olan bir şeydi bu çünkü 10 yıl önce seçmelere katılırken ofis çalışanı Sam rolleri için yapılan seçmelere girmiyordum. Şimdi ofis çalışanı Sam’in herhangi bir etnik kökenden olabileceği bir dünyada yaşıyoruz. Bence iş yaptığın şeyle ilgili hazır, hazırlıklı ve güçlü olmakta bitiyor. Ve kesinlikle çalışkan olmakta... Başarının yolu bu, özellikle de biz Latinler için. Topluluğumuzun üzerine parlak bir ışık tutulmuş durumda. Buna Meksikalıları, Arjantinlileri, Venezuelalıları, Brezilyaları da katıyorum. Çünkü hepimiz bu ülkenin bir parçasıyız.
 
Latinler tek tip değil. Eğer bir kahverenginin tonundaysan Latinsin demektir. Koyu tenli ve koyu saçlıysan da bu ülkede bir Latinsin ve diğerlerinin başka türlü gözükebileceğini fark edemeyebiliyorsun ki bu konu benim belgeselimde de yer alıyor. Bunlar konuşulması gereken konular ama bence birinin başarılı olması ve hayatını adaması için gereken bu. Yapmak istediğiniz şey bu. Başka bir hayatım olacak mı bilmiyorum, o yüzden de buna varımı yoğumu vereceğim, anlatabiliyor muyum? Oyunculuk yaparak öleceğim. Yapmak istediğim şey bu. Yo, yo, böyle ölmek istemiyorum tabii. Hayal edebiliyor musunuz? Bir tirat atıyorum ve yavaş yavaş ölüyorum. Hayır, hayır, hayır! Demek istediğim Tanrı’nın bana verdiği dakikaların en sonuncusuna kadar kendimi bu işe adamak istiyorum ve bence sizi başarılı kılacak şey de bu.
 
● Altın Küre kazandıktan sonra herkes Gina Rodriguez’in kim olduğunu biliyor. Artık isminiz göz önünde olduğuna göre, bir Latin olarak fikirlerinizi söylemek sizin için ne kadar önemli? Trump ile ilgili bir Tweet atmıştınız. Daha hafif konularda dönecek olursak, Jane the Virgin’deki ailenin Venezuelalı olduğunu biliyoruz. O kültürden yeni şeyler, yeni deyişler öğrendiniz mi?
İnsanlar kim olduğumu bilmiyorken de fikirimi söylemekten geri durmazdım. Bu Porto Rikolu'yu susturamazsınız. Artık insanlar kim olduğumu bildiği için fikrimi söylerken biraz daha korkak davranıyorum çünkü eskiden söylediklerim çalkantı yaratmazdı. Eskiden söylediklerime çok insan kulak asmazdı ama şimdi durum böle olmadığı için bir insan olarak daha dikkatli davranmam gerekiyor. Dışarıya verdiğim mesaja dikkat etmeliyim çünkü bunun büyük bir sorumluluk olduğunun bilincindeyim.
 
Instagram hesabımda ya da diğer sosyal medya hesaplarımda, herkesin önünde aptalca davranamam çünkü 14 yaşında bir kızın beni takip ettiğini biliyorum ve onu önemsiyorum. O 14 yaşındaki kız tek başına benim için çok önemli. Ama kadınların, Latinlerin, Hashimoto hastalığı olanların yanında durmak benim için çok önemli. Anlatacağım her hikayeyi eğer başarabilirsem dağların tepesinden haykırmak istiyorum. Bence sanat da bunun için var. Gerçek bir hayat yaratmaya çalşıyorsunuz ki başka insanlar kendi yaşantılarından bir şeyler bulabilsin, bir aydınlanma yaşayabilsin ya da bir acılarının peşini burakabilsin, iyi hissedebilsin veya yeni bir karar verebilsin. Sanat bu yüzden bu kadar güçlü.
 
Çok aktivist bir ailem var ve benim düşüncelerim de hep öyle. Eğer bana konuşabileceğim bir platformda söz hakkı verilirse bu fırsatı değerlendirmem gerektiğini düşünüyorum. Bir şey söylemeden önce mümkün olduğunca düzgün konuşmaya çalışıp elimden geldiğince çok şey öğrenirim. Yakın zamanda bir konu hakkında konuşmamı istediler, onlara bu konu hakkında konuşacak entelektüel kapasiteye sahip olmadığımı söyleyerek geri çevirdim. Konuşmadan önce o konu hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışacağım. Böyle şeyler benim için çok önemli.
 
Venezuela’ya gitmek istiyorum. Hem de çok. Jane İspanyolca konuşmuyor, o yüzden çok fazla deyiş kullanmıyoruz. Çok Amerikanlaşmış biri. Bu benim Venezuela deyişlerini bilmiyor oluşumu mazur göstermez tabii. Bahane bulmaya çalışmıyorum. Ekibimdeki herkes de biliyor, çekimler bittiğinde oraya gideceğim, bunu çok istiyorum. Kültüründen tamamen kopmamış, ama yetiştirildiği kültürle çok daha güçlü bir bağı olan bir kızın gerçekliğini yansıtmaya kesinlikle çabaladım.
 
● Yeni sezonda evlilik olacağına göre düğün de olacak demektir. Bunu canlandırmak size neler hissettirecek, biraz bahseder misiniz? Sizce o bu durumda nasıl davranacak?
Evleneceğimi daha bu sabah öğrendim. Duyduğuma göre bu sezon iki evlilik olacak. Jennie’nin bundan bahsettiğini duydum. Son uluslararası basın toplantısında bir gazeteci Jennie’ye “Peki ya Jane bekaretini kaybederse?” diye sormuştu. “O zaman ne yapacaksınız?” Jennie de buna cevap olarak “The Virgin (Bakire) kısmını sileceğim,” demişti. Ekranda Jane the Virgin yazacak, sonra son iki kelimenin üstü karalanacak ve anlatıcı “Aman Tanrım!” gibi bir tepki verecek, ya da öyle bir şey.
 
Bu deneyime elbette ki temkinli yaklaşacağım. Hala nasıl bir şey olacağını bilmiyorum. Benim için ne yazacaklarını bilmiyorum ama Jane benim için o kadar önemli ki. Her zaman öyleydi ama onunla bir sene geçirdikten sonra, heyecanla 2. sezona başlamak üzereyken bu daha da arttı. O yüzden her şeyin dikkatle yapılmasını ve Jane karakterine sadık olmasını istiyorum. Jennie’nin asla buna aykırı davranacağını düşünmüyorum ve ona sonsuz güvenim var. Bence Jane de biraz gününü gün etmeli! Şaka yapıyorum tabii. Uygunsuz bir şakaydı. Biraz gerçekçi olalım.
 
● Hamileliği esnasında üniversitede okuyordu. Eğitimine devam edecek mi?
Hayır, hayır, o mezun oldu. Üniversite eğitimini tamamladı. Sadece mezuniyetine gidemedi, hamile olduğu için de mezuniyet törenini onun yatak odasında yaptılar. Ama mezun oldu, evet. Bana verilen konu başlıklarından öğrendiğim kadarıyla yazarlık hayallerinin peşinden gitmeye devam edecek. Anne olduktan sonra bile bunu yapıyor olması harika ve çok heyecan verici bir şey.
 
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER