● Böyle bir dizide olmak, ona
bu kadar zaman ayırmak film çekmenize engel olur mu? Artık zamansızlık yüzünden
film çekme imkanı bulamayacak mısınız?
Beş aylık aradan yeni çıktım ve karşıma güzel bir film fırsatı gelmedi.
Hepimiz orada bir yerde harika filmler olduğunu düşünmek istiyoruz ama gerçekçi
olmamız gerek. Harika bir filmde oynayabilmek adına çalışmamazlık edemem, çünkü
o filmi epey beklemem gerekiyor.
Medium’da
oynadığım dönemde insanlar artık filmlerde oynamadığımı söylerdi. “Harika sanat
filmleri yapardınız, artık televizyondasınız.” Ben de onlara harika bir sanat
filmi üzerinde çalıştığımı söylerdim. Bana inanmazlardı. Güzel sanat filmleri
yapacağım. Sizin haberiniz olmayabilir, ama izlediğinizde göreceksiniz.
Ben bir sanatçıyım. Aynı zamanda çok pratik bir oyuncuyum. Bütün türleri
seviyorum. Televizyonu seviyorum. İnsanların oturma odalarında olmaktan
hoşlanıyorum. Ulusal kanalları seviyorum çünkü parası olmayan insanların ona
ücretsiz erişebilmesi hoşuma gidiyor. Bu açıdan sosyalist sayılırım. Bence bu
bir sosyal deney ve kıymetli bir şey. Pratik, akılcı bir insanım. Büyütmem ve
okutmam gereken çocuklarım var.
Eğer Angela Lansbury (264 bölüm süren Murder,
She Wrote dizisinin yıldızı) gibi olamazsam büyük ihtimalle 70 yaşıma
geldiğimde bir dizim olmayacak. Bunu başarmış tek insan o olabilir. Ama her
zaman sanatla ve sanat yapmakla ilgili olacağım. Ama sanat her zaman olması
gerektiği gibi olmuyor. Küçük bir film bile olsa bazen filmin sonunu
sevmiyorsunuz ama yönetmenin fikrini değiştiremiyorsunuz, ya da birlikte
çalışmanız gereken insanın ilk projesini beğenmemiş oluyorsunuz. Bütün bunları
dikkate almak zorundayım. Sonra izlediğimde bir sahneyi neden kesmediklerini
sorguluyorum, çünkü içindeki oyuncu kötü bir performans sergilemiş oluyor.
Yönetmen niye bunu görmüyor ki? Böyle şeyler beni endişelendiriyor. Bu yüzden
sanat yapmak ve karar vermek için pek çok şeyi göz önünde bulundurmak lazım.
● Sizce televizyonda roller
kadınlar için daha mı kısıtlı, yoksa daha iyi roller ve karakterler mi var?
Kısıtlı bir durum var, kesinlikle. Bu artık garip bir şekilde ortaya çıktı.
Genç kadınlar için her zaman iyi roller vardır ve bu beni hiç kızdırmıyor. Ben
de bir zamanlar genç bir kadındım ve bu durum kariyerimde ilerlememi sağladı.
Aynı zamanda bu insan hikayesinin bir parçası ve filmlerin de yer vermesi
gereken bir şey. Ama elbette ki eğlence dünyası etrafımızdaki dünyayı ya da
birbirinden farklı insanları bütün gerçekliğiyle yansıtmıyor.
Fakat bu değişmek zorunda. Geçenlerde bir araştırmanın sonuçları açıklandı:
Projelerin sadece %4’ü kadınlar tarafından yönetiliyor. Kadınlar ve farklı
ırktan insanlar eğlence sektörünün içinde olması gerektiği gibi temsil
edilmediğinde çok önemli hikayeleri, bakış açılarını ve yetenekleri
kaçırıyoruz. Umarım bu durum değişmeye başlar.
● Medium dizisinde her şey aile ve aile hayatı hakkındaydı.
CSI: Cyber ise sadece size
odaklanıyor. Çocuklarla çalışmayı, sette çocukların olmasını özlüyor musunuz?
O dizideki çocuk oyuncular harikaydı. Etrafımda onların enerjisini
hissetmeye bayılıyordum. Çocukların dürüstlüğünü çok seviyorum. Kadınların
değişik noktalarına bakmak, bir kadın olarak daha önce bir ailesi olan ama
artık onları kaybetmiş karakterimi incelemek çok ilgi çekici. Karakterim
birlikte çalıştığı genç insanlara adeta çocuklarıymış gibi yaklaşıyor. Onları
koruma güdüsüyle hareket ediyor. Ama bu dünyada tek başına bir kadın olmanın
zorluğunu da yaşıyor. Tam anlamıyla hayat dolu bir insan olmak için çocuk
sahibi olmanız gerekmiyor. Anne olmayı çok seviyorum ama bence insanlar için
bir zaruret değil.
● Biraz geçen sezonun sonundan
bahsedebilir misiniz? En sonunda bilgisayar korsanıyla karşı karşıya geldi, ki
onu bu kariyere iten büyük yükün bu olduğunu biliyoruz. Bu olaydan sonar nasıl
bir noktada olacak? Karakteri herhangi bir şekilde değiştirmeyi, biraz daha
yumuşatmayı düşünüyor musunuz? Böylesi büyük bir şeyin karakteri nasıl
etkileyeceğini merak ediyorum.
Komiktir, insanlar kadınların her zaman sıcak kanlı olmasını bekliyor. Bu
bilinçaltından gelen bir şey. Bir çok empati kurulmaya müsait, sıcak kanlı
insanı oynadım; ben de daha çok öyle biriyimdir. Bir kişinin hayatta kalma
mekanizması teknoloji odaklı ya da zeka odaklı olabiliyor. Bu alanda çalışan
insanlarla tanıştığımda anlatıyorlar, örneğin bir konferansta birlikte yemeğe
çıkıyorlar diyelim. Biri Interpol’de, diğeri CIA’da, biri de FBI’da çalışıyor
olsun. Yemeğin sonunda hiçbiri hiçbir şey içmemiş oluyor, çünkü sarhoş olmak
istemiyorlar. Ve bu insanlar hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz. Hangi eyalette
yaşadıkları hakkında hiçbir fikriniz yok. Ya da kaç çocukları olduğu hakkında…
Rangers yerine Bulls’u tuttuklarını açık etmiyorlar çünkü nereden geldiklerinin
ya da nerede yaşadıklarının anlaşılmasını istemiyorlar. O yüzden büyük bir
gizlilik ve duygusal koruma var. Ayrıca bir kanun koruyucu olmak çok
siyah-beyaz bir şey. Kim iyi, kim kötü, dünyayı nasıl korurum? Tüm bunlardan
öte, kendimi nasıl korurum? Bu çok beyin odaklı ve farklı bir savunma mekanizması.
Bir suçluyla karşı karşıya olduğum bir sahne çekiyorduk, bir sorgu
sahnesiydi. Yönetmen biraz kaba davrandığımı söyledi. Ben de ona karşımdakinin
kötü adam olduğunu söyledim. Böyle bir yorumu David Caruso için yapar mıydı
bilmiyorum. Mel Gibson’a ya da başka bir adama suçluya çok kaba davranıyorsun
demezdiniz. Clint Eastwood’a böyle bir şey söyleyebilir misiniz? Demek
istediğim işte bu, bilinçaltından gelen bir sıcakkanlılık beklentisi var. Ben
öyle biriyim zaten. Gerçek hayatta olaylara öyle yaklaşırım. Ama bunlar
karakterimle ilgili kararlar. Bir kadın olarak bunu incelemek çok daha
incelikli bir şey. Bu kadının böyle bir şeye ihtiyacı yok, olaylara böyle
yaklaşmak zorunda değil. Duygusal ya da sıcakkanlı olmaktan hoşlanmıyor, bundan
rahatsızlık duyuyor. Ekibine karşı daha sıcak olabilir ama dünyaya karşı
mesafeli ve korumacı.
● Bu olayın çözülmesine
sevindiniz mi? Ardından küçük bir değişiklik geleceğini düşünüyor musunuz?
Bence o bu konuyu kendi içinde tamamen kapatmadı.
Ailesi yanında değil. Çok şey kaybetti. Bir anda iyileşebilir mi, emin değilim.
Bölümün %90’ında kötü adam mı, iyi adam mı diye sorguluyorsunuz. Bir kurabiye
paylaşarak, sorunlar üzerine konuşarak çözülebilecek bir şey olduğunu
düşünmüyorum. Bence bu iyi bir fikir ama Columbo yöntemini kullandığınızda pek
işlemiyor. Columbo çok ilginç bir yöntem kullanırdı, rahatlığıyla insanların
gardını düşürürdü. İnsanlar karşısındaki adamın deli olup olmadığını
sorgulardı. Bu farklı bir yöntem çünkü alıştığımız bir şey değil, ama
kesinlikle yapılabilecek bir karakter seçimi.
● Oscar kazandıktan sonra hayatınızda hiçbir şeyin
değişmediğini söylediniz. Fakat ödül konuşmanızda sektördeki kadınlar hakkında
konuşma fırsatı buldunuz ve bu çok dikkat çekti.
Evet. Aslında sektördeki kadınlar hakkında konuşmuyordum
ama bizde de durum böyle. Ben daha genel bir şeyden bahsediyordum. Bunu söyleme
sebebim Boyhood’daki karakterimin
sırf kadın olduğu için pek çok tercih yapmak zorunda kalmış olmasıydı. O bir
kadındı. Çocuklarına asıl bakan ve eve ekmek getiren kişi oydu. Okula geri
dönmeye ve daha fazla para kazanmaya çalışıyordu. Muhtemelen erkekler 1 dolar
kazanırken o 78 ya da 82 sent kazanıyordu. Bu yüzden taşınmak, ev ve okul
değiştirmek, arkadaşlarına veda etmek zorunda kaldılar. Aslında dönüp bakınca
belki de hiç gerçekleştirmemesi gereken bir evliliğe bilinçsizce adım attı.
Sırf bir ev, bir temel, bir aile var diye. Başka çocuklar da vardı. Evde para
kazanan biri daha vardı. Özellikle başka ırktan kadınların yaşadığı eşitsizliğe
belki de bilinçsizce sebep olan her şey…
Daha geçen yıl dünyanın en büyük 7.
ekonomisine sahip Kaliforniya’da pek çok Latin kökenli kadın erkekler 1 dolar
kazanırken 44 sent alıyordu. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Gelecekte
mücadele etmemiz gerekecek şeylere baktığımızda; Amerika’da 66 milyon kadın ve
çocuğun açlık içinde yaşadığı ve bunların yarısının, yani 33 milyonun, hakları
olan parayı alsalar bu durumda olmayacağı gerçeğiyle yüzleştiğimizde işler
değişiyor. Tam zamanlı çalışan insanlar çocuklarıyla birlikte açlık içinde yaşıyorlar.
Siyahi kesimin %70’inde çocuklar bekar anneler tarafından yetiştiriliyor. Bu
anneler bir dolarlık iş karşısında 64 sent alırsa ilk işlerinden kazanmaları
gereken o doları alabilmek için iki işte birden çalışmaları gerekince çocukları
okuldan dönünce nasıl evde olabilirler? Özel ihtiyaçları olan çocukların
%70’ini tek başlarına onlar yetiştiriyor. Tüm bu farklı şeylere baktığımda
durumdan hiç memnun değilim ve üzerinde konuşmamayı da kabullenemiyorum. Birçok
kadın çok zor durumda ve yaşları ilerledikçe açlık içinde olma ihtimalleri daha
da artıyor. Bu konuda konuşmaya başlamamız, her ırktan ve cinsiyetten insanın
hakkaniyetli maaş almasını sağlayarak kadınları ve çocukları desteklememiz
gerekiyor.
● Sizce eğlence sektörü olarak
bu konunun üzerinde daha fazla mı durmalıyız?
Benim yapmaya çalıştığım şey de bu. Bir çok
insanın da buna çabaladığını biliyorum. Bunu yapmanın bir yolun da daha fazla
hikaye anlatmak olduğunu düşünüyorum. Bence ödül kazandığım rol çok ender
rastlanan bir şey. Bir sinemacı bu kadının hikayesinin ilgi çekici olduğunu
düşünmüş. Tüm film onun hakkında değildi elbette ama o çocuklarını yetiştirmeye
çabalayan bu bekar anneye değer verdi.
Genelde Hollywood’da kimsenin böyle bir hikayeyi
izlemek istemeyeceği düşünülür. Fakat bu hikaye insanlara hitap etti çünkü bu
kadını kendi hayatlarından tanıyorlar ya da zaten aynen onun durumundalar. O
kadından kendilerinde bir şey buluyorlar veya annelerini hatırlıyorlar. Bence
bu, eğlence sektörünün insanların bazı şeylere beklediklerinden farklı tepkiler
verebildiğini ve onlara tanıdık gelen karakterleri izlemeyi düşündüklerinden
daha çok izlemek istediklerini idrak etmesi için bir eyleme çağrı
● Twitter hesabınızı
incelerken orada çok aktif olduğunuzu fark ettim. Teknolojiye çok bağımlı
olmasanız da ona çok önem veriyorsunuz çünkü sizin için önemli olan şeyleri
iletmeniz için iyi bir yöntem, değil mi? Twitter kullanımınızdan bahseder
misiniz?
Bu konu hakkında kendimi çok garip hissediyorum
çünkü bir yandan baktığınızda adeta Amerika’ya ilk yerleşildiği zamanlarda
olduğu gibi ortada bir ağaç var ve insanları oraya asabiliyorsunuz. Twitter
buna sebep olabiliyor. Twitter sayesinde birinin söylediği bir cümleyi alıp
onları bir ağaca asarak güneşin altında onlara kötü davranıp yaptıkları için
utandırabiliyorsunuz.
Bu açıdan biraz garip ama aynı zamanda sosyal
normlarla ilgili konuşmalar da böyle platformlarda gerçekleşiyor. Ünlülerin
çıplak fotoğraflarının hacklenmesini ele alalım. Bu neden yanlıştı? Bir dakika
bekleyin. Bu ünlüler sevdikleri insanlarla bir takım fotoğraflar paylaşıyordu.
Hacklenen insanlar askeri aileler olsaydı aynı tepkileri vermezdiniz. Irak ya
da Afganistan’da olsalar ve eşleri onlara benzeri fotoğraflar yolluyor olsa…
Asıl uygunsuz olan şey sizin için çekilmemiş o fotoğrafları açmak, bakmak,
başka insanlarla paylaşmak ve buna hakkınız olduğunu düşünmek. Bu yerler
çocukların, gençlerin ve insanların neyin kabul edilebilir olduğuna karar
verdiği yerler çünkü şu anda çok sayıda sosyal norm var ve böylesi konuşmalar
bu platformlarda yapılıyor. Bütün bunlar bir yana, muhtemelen bir gün gelecek
ve ben her şeyi bırakarak çantamı alıp bir dağ başına yerleşeceğim. Asıl plan
bu.
Evet, çok politik biriyim. Cumhuriyetçi olmamama
rağmen Cumhuriyetçi kadınların da eşit maaş hakkı olduğunu düşünüyorum.
Cumhuriyetçi bir basın mensubunun ya da bir röportajcının sadece kadın olduğu
için saldırı altında olması da hoşuma gitmiyor. Adaletsizliğe uğrayan tüm
kadınların yanında olmak istiyorum.
● Oscar’ın sizin için pek bir şey değiştirmediğinden
bahsettiniz. Fakat bence konuşmanız çok şeyi değiştirdi çünkü ne zaman başka
bir aktrisle cinsiyet eşitsizliği hakkında konuşsam sizden, söylediklerinizden
ve yarattığınız etkiden bahsediliyor. Bir açıdan bir lider ya da bir ses
olduğunuzu düşünüyor musunuz? Ya da söylediklerinizden gurur duyuyor musunuz?
Yakın zamanda Reese Witherspoon kendinizden ve başarılarınızdan bahsetmek
yerine o anınızı tüm kadınlara adadığınız için sizinle gurur duyduğunu söyledi.
Konuşmanızın ne kadar değişime yol açtığını düşünüyorsunuz ve bundan gurur
duyuyor musunuz?
Hayatımı en çok değiştiren yanı belki de bu oldu.
Törenden sonra bu beni biraz korkuttu. Ben topluma fayda sağlamaya önem verilen
bir ailede yetiştim. Bu rol bana annemi hatırlattı ve benim için bir kısmını
anneme yazdığım bir aşk mektubu gibiydi. Hikaye Boyhood’un yönetmeni Richard Linklater ve annesiyle ilgiliydi. Ama
annemin sosyal aktivistliği bize de çekti. O da böyle bir insandı, ben de
öyleyim. Törenden sonra Food Bank ve Girl’s Club gibi birçok yere konuşmacı
olarak davet edilmeye başladım. Hepsine yetişemediğim için kendimi gerçekten
çok kötü hissettim çünkü hepsi harika etkinliklerdi.
Hayatım, garip bir şekilde, kariyerime bir
konuşmacı olarak devam edebileceğim bir yöne kaydı. Bu arada kendimi bunu
yapacak kadar yetkin görmüyorum. Aslına bakacak olursak kimde bu yetkinlik var,
onu da bilmiyorum. Elimden geldiğince topluma yararlı olmaya çalışmak
istiyorum. Her şeyi biliyormuş gibi davranmıyorum. Sanırım bir denge tutturmaya
çalışıyorum. Kendimi bir kahraman gibi hissetmiyor. Tek yaptığım ağzımı açmak
ve yaşananlar hakkında konuşmaktı.
Milyonlarca insan bu konudan bahsediyor ve tüm
zamanını bu düzenlemeleri değiştirmeye adayan insanlar var ama kimse onları
dinlemiyor. Neden siyahi bir kadın, Latin kökenli bir kadın, ya da eşcinsel bir
kadın neden cinsiyeti yüzünden cezalandırılsın, bunu sorguluyorum. Ki onlar
renkleri ve cinsel tercihleri yüzünden daha da fazla cezalandırılıyorlar.
Ekonomik baskının hüküm sürdüğü sistemin devam etmesine izin veriyoruz ve bu
doğru bir şey değil.