Artık tünelin ucunda ışık göründü. Biliyorum bu öyle son vermek istediğiniz türden bir yolculuk değil, ama her güzelliğin bir sonu vardır
gerçekliğine yaslanarak ve bunca zaman keyifle izlediğimiz dizinin ekibini yepyeni
ve en güzel işlerde yeniden izlemeyi düşleyerek veda etmeye hazırlanmalıyız
artık. Ve diliyorum ki; her şeye rağmen, Kiraz Mevsimi’ni neden sevdiğinizi
hatırlayarak ve bundan haftalar, aylar sonra da sadece ve sadece aklınızda bunun
kalmasını sağlayacak bir veda edersiniz. Kiraz Mevsimi ister 60 bölüm sürmüş
olsun, ister 59; ya da 160 bölüm sürememiş olmasını dert etmek yerine, izlediğimiz
59 bölümün bıraktığı güzel izleri, dizinin yarattığı dev tatlı Kirazcan ordusuyla
birlikte senelerce keyifle hatırlayalım. Zira aksinin kimseye faydası yok.
Finale bir kala, geçtiğimiz hafta iyice derlenip toplanmaya
başlanan hikâyeler de bu hafta net virajlar alarak varmak istediği yerlere
vardı. Söylenen tüm kırıcı sözlere, atılan yanlış adımlara, gidilen farklı
yollara, kısacası olan biten her şeye rağmen hatırlanan tek gerçek, saygı, sevgi ve aşk
oldu. Ve ben 58.bölümün son dakikalarında çizilen bu resmi çok sevdim.
Neden mi?
Hayır bu resmi değil, hem zaten bu resim değil! Bu benim lise
mezuniyet törenimin temsil edilişi :)
Öncelikle çiftlerin arasındaki diyaloglar gerçekçiydi, yani
final yapıyoruz herkes lay lay lom mutlu olsun denmemiş, iyi ki de denmemiş. Eğer
final bölümünde bunda bir değişiklik olmazsa, mutlu son göreceğimiz çiftler ve
arafta kalmış olanlarla veda edeceğiz. Gerisi de bizim hayal gücümüze kalsın.
Dead man walking !
Mesela Mete ve Şeyma; pek sevindim ikisinin “kavuşamamasına”.
Hayır çünkü kavuşmuş hallerinden ne hayır gördük. Güzel anıların var olması
onları yeniden yaşayabileceğimiz anlamına gelse, bunca insan şair olmaz, bunca
aşk şarkısı var olmazdı ki. Sonuç olarak Mete ve Naz’a bol risottolu, her akşam
büyük bir coşkuyla kelime oyunu oynayacakları bir ömür boyu sıkıcı mutluluklar,
umarım Şeyma ile yolları bir daha kesişmez ve Şeyma’nın da yepyeni, taptaze bir
aşkı olur.
10 dilde 3'e kadar sayabiliyorum anne ! Hana dul set!
Önem’in daha önce oğlunu kaybetme korkusuyla döndüğü yollardan
yeniden “U dönüşü” yapması bu defa Ayaz’ın net tavrı ile son buldu görünüyor.
Haa Ayaz bunca zaman neden sustu ve annesinin yaptıklarına göz yumdu derseniz, çocuk
saygılı çocuk, ondan! Yok aman değil değil, senaryo gereği işte. Mete’den sonra
dünya üzerinde senaryo gereği karakter değiştirme sayısı biliyorsunuz Önem’de. Yani
şimdi melek olan Önem’in bundan birkaç ay sonra eski Önem olması kuvvetle muhtemel,
derdim ama dizi bitti. Şimdi Mehmet düşünsün.
Efenim henüz bitmedi, ikinci sayfaya buyurun: