Bu
hafta Kiraz Mevsimi’ni izlemeye başlarken hepiniz biraz buruktunuz değil mi? Tam
56 haftayı geride bırakmışken önümüzde sadece 4 bölüm kaldığını öğrendik bu
hafta. Haberi Kiraz Mevsimi’nin yapımcısı Asena Bülbüloğlu Twitter hesabından duyurdu,
Kirazcanlar yas tutmaya başladı. Üstüne bir de bu hafta Kiraz Mevsimi ekrana 57.
bölümünde uzun zamandır özlediğimiz tempolu, esprili ve ÖyAz dolu bölümüyle gelince,
buruk gönüllere özlem şimdiden çöküverdi.
Mr. & Mrs. Clark Kent
Bu
hafta Ayaz’ın da söylediği gibi, Öykü ve Ayaz 57 bölümlük maceralarında çok şey
yaşadılar ve izleyenlere de yaşattılar. Daha önce de defalarca yazdım,
ekrana her hafta iki saati aşkın bölümlerle gelip, hiç ara vermeden aynı
sezonda 51 bölüm ekranda kaldılar. Üstelik bunu yaparken reyting listelerinde büyük çoğunlukla zirvedeydiler. İçinde diziyi onlarca bölüm sürükleyecek sırlar
olmadan, romantik komedi ile her hafta izleyicinin hem kalbine hitap edip hem
de güldürerek ve ekranda henüz yeni yeni görmeye başladığımız iki oyuncunun
başrolü ile bunu başardılar. Öykü ve Ayaz son zamanlarda sosyal medyanın en çok
konuşulan çifti oldu desem abartmış olmam. Bu noktada Kiraz Mevsimi’ne en
başından şu son bölümlere kadar eli, aklı, kalemi ve yüreği değmiş herkesi
kendi adıma tebrik ederim, sağ olsunlar.
58.bölümü beklerken öğrendik ki, Kiraz Mevsimi’ni en başında
kaleme alan Aksel Bonfil ve Hakan Bonomo senaryoyu yeniden devralıyorlar, hoş geldiler.
Dizinin ilk bölümleri yayınlanırken Ranini’nin Aksel Bonfil, Hakan Bonomo ve
Pınar Bahar Aksakallı ile yaptığı röportajı henüz okumadıysanız, ya da yeniden
okumak istersiniz diye buraya bırakıyorum:
Ve de Kiraz Mevsimi senaryosunu 40.bölümde devralan ve 57.bölümde
vedalaştığımız Ayşen Günsu Teker, Fikret Bekler ve Kerim Ceylan’a, 2.sezonda
ekibe dahil olan Tuna Görgün ve H.Zeynep Bonçe’ye de emeklerinden dolayı
teşekkürler.
Finale yaklaşırken siz de hissettiniz mi; yavaş yavaş bazı
konular durulmaya, bir parça daha görünür olmaya ve sonuca yaklaşıyor. Bu hafta
final haberini duyduğumdan mı dikkat kesildim yoksa gerçekten çok mu belirgindi
onu siz söyleyin ama bunları sizinle de paylaşmak istiyorum.
Seni meşhur etmeden final yapmıyoruz Emre !
Emre
her ne kadar köfte ekmeği ve stüdyo temizliğini bedavaya getiren Saffet’in
eline düşmüş olsa da, bu hafta artık belli oldu ki bu işin arkası boş çıkmayacak,
o albüm yapılacak. Sözü ve müziği Mehti Aras Aydın’a ait olan Sen Çekimi’ni bir
defa daha dinlemek isteyeceğinizden emin olduğum için hemen şuracığa
bırakıyorum ve nefis şarkının hem Emre’ye hem de Mehti Aras Aydın’a şans
getirmesini diliyorum. Artık arkasında dev bir Kirazcan ordusu var, yolu açık
şansı bol olsun.
Hayır bir de değecek birine ağlasa, neyse !
Vurur yüze ifadesi, bunun adı bilinçaltı bitanesi....
Nilperi Şahinkaya bu hafta yine performansıyla pırıl pırıl
parladı ekranda. Sevincini de üzüntüsünü de olduğu gibi geçirdi bize. Şeyma
Mete’den kurtulmak için kendiyle verdiği savaşı Tayfun’unda desteği ile
kazanmış gibi görünse de, bu savaşın bir de Mete cephesi var.
Mete Naz’ın çekiminden araya giren oyunların da
yardımıyla kurtulacak gibi. Her şeye rağmen uzak duramıyor derken imdadına
bilinçaltı yetişti de, belki bir nebze aklını başına getirir. Mete’nin Naz’a
Şeyma diye seslenmesinin öyle hop diye yararı olmayabilir belki ama bu durum
Naz’ı kesinlikle Şeyma’ya karşı aktive edecektir. Elbette Mete’nin de başının
etini Şeyma Şeyma diye yiyeceğini de hesaba katarsak; Mete’nin bilinçaltı + Naz’ın
tetiklemeleri ve etraflarında Şeyma’nın daha çok belirmesi ile buna artık Mete’nin
tepkisiz kalmayacağını umuyorum. Gerçi belki de Mete’den hala çok şey
bekliyorum : )))))

İlker ve Sibel’in Batıkan’ı bahane ederek bir araya gelecek görünmesi
hepinizin dikkatini çekmiştir. İkisi birbirlerini deli divane sevse de,
birbirlerine karşı kaybettikleri saygıyı geri kazanmadan yeniden başlamaları
bence mümkün olamaz. Söylenen onca ağır söz, somut adımlar atılmadan birkaç güzel
sözle silinemez. Önümüzdeki bu son üç bölümde İlker ve Sibel’in bu uçurumu
nasıl aşacaklarını ya da aşamasalar da çocukları hatırına birbirlerine saygı
duyan ama ayrı ebeveynler olarak mı kalacaklar, göreceğiz.

Bu
hafta gördük ki Önem ve Mehmet’in hikâyesi de henüz bitmemiş. Gerçi gururlarının
esiri oldukları sürece ikisinin de birbirine adım atması mümkün değil. İşin
daha da zor tarafı, hem yeniden rakip olmaları, hem de Önem’in hala Ayaz ve
Öykü’nün arasını açmaya çalışması. Özellikle de Önem Öykü’nün sırtına bıçakla
yaklaşırken. Son sahnede gördüğümüz boşanma konusunda eğer Önem’in parmağı
varsa, artık Mehmet’in Önem’i affedebilmesi epey zor. Ayaz’ın tavrını
düşünemiyorum bile.

Öykü
ve Ayaz’ın son birkaç bölümdür olanlara iyi direndiğini ve bu boşanma konusunu
da çok uzatmadan çözeceklerine eminim. Her geçen gün birbirlerini daha iyi
tanıyarak, birbirlerinden ayrı kalmak istemediklerinin farkına vararak daha da
güçlendiler. Bu ilişkide ben Ayaz’ı daha olgun ve yapıcı, Öykü’yü ise gereksiz
gururlu ve aşırı alıngan buluyorum, nitekim olaylar da ya Öykü tarafından
çıkıyor ya da gelmemesi gereken yerlere geliyor. Ancak gün geçtikçe Öykü’nün de
yaşadıklarından dersler çıkardığını ve daha anlayışlı olacağını görüyorum. Finale
yaklaşırken Öykü hayal kurduğu gibi Önem’in kafasını pastaya bastıramadı ama
çok daha etkili bir tavsiyem var ona, Önem’i babaanne yapsın. Bu sıralar
kırışıklıklar konusuna takık olan Önem’i daha fazla delirtecek bir şey
düşünemiyorum; Önem babaanneeeee!
57. bölümün özellikle ikinci yarısının dev keyifli geçmesi
üzerine ben de keyfe gelip yeniden bir EN listesi yapayım dedim, buyurun
57.bölümün EN’leri 2.sayfada: