Kiraz Mevsimi yaz ekranına girip yüksek izlenme oranları alan ve neredeyse bütün Güneşi Beklerken seyircisini başına toplayan bir romantik komedi. Projeyi önce
Romantik Komedi filminin senaryo ortağı olarak adını duyduğumuz Aslı Zengin yazmaya başladı. Bir Kore formatından illegal uyarlama olduğu söylenen proje ilk bölümünden Twitter'da çok konuşulmaya, günlerce Trend Topic listesinde sıra tutmaya ve tekrarlarıyla bile listede boy göstermeye başladı. Hikayenin işçilik anlamında başında çok fırtınalar esti de konumuz bu değil. Konumuz dördüncü bölümden itibaren senaryo- hikâye yazımı işini devralan yazarları Aksel Bonfil, Hakan Bonomo ve Pınar Bahar Aksakallı.
Bahar uzaklardan Cihangir'e gelirken trafik engeline takıldığı için sohbetimize biraz gecikmeli katıldı. Onu beklerken Aksel ve Hakan ile konuşmaya başladık. Aksel ve Hakan çok iyi iki arkadaş. Aralarında özel bir kimya ve lisan tutturmuşlar. O kadar ki hikaye ortakları Bahar bile "Ne zaman şaka yaptıklarını anlamıyorum." diye tatlı tatlı serzenişte bulunuyor. Sonuçta tek repo günlerini benimle sohbete ayırmışlardı. Onlara çok iyi davrandım, zorlamadım.
Üçün de yolu İzmir'le kesişmiş. Bahar okuldan İzmirli olmuş, Aksel ve Hakan ise İzmir doğumlu..●
Aksel ve Hakan.. Nasılsınız, heyecanlı mısınız? AB: Hakan çok heyecanlı onun ilk röportajı. Gerçek hayatta bile az konuşuyor şimdi röportajda ne yapacak bakalım.
HB: Sağ'ol Aksel.. Böyle mi başlasaydık?
● Siz nasıl tanışıp bir araya geldiniz?AB: "Hakan Bonomo diye biriyle tanıştım tretmancıymış, yarın gelecek" diye, Gökhan Abi (Horzum) aradı.
● Bir dakika Hakan senden daha mı yeni ekipte? AB: Ben
Güneşi Beklerken zamanında ekibe girdim.
HB: Ben de Mayıs ayında
Paşa Gönlüm zamanında girdim.
PBA: Ben de GB zamanı geldim Aksel vardı.
AB: Devam ediyorum anlatmaya. Toplantı günü kapı çaldı. Ofisimiz dördüncü katta ve asansörümüz yok. Kapıyı açtım. On dakika geçti gelen giden yok. Meğer ayağına damacana düşmüş.
HB: Ekibe geç katılınca kendimi sevdirmem gerekiyordu. Mağdur bir giriş yapayım dedim. O kısmı şaka da gerçekten acayip bir talihsizlikti. İlk iş görüşmesine gidiyorum ve ayağım kırık ve alçılı.. 19 litrelik damacana düştü ayağıma. Dört kat çıktım nefes nefese, canım da acıyor. Gerisini siz düşünün..
● Sonuçta Hakan size Paşa Gönlüm zamanında mı geldi?AB: Evet. Geldi ve sonucunu gördük. (gülüşüyoruz.)
HB: Ya ama benim çalıştığım bölümler yayınlanmadı.
PBA: Benim de
AB: Evet evet aramızda şakalaşıyoruz. Benim de dahil olduğum bölümler yayınlanmadı.
● Paşa Gönlüm'den hiçbir şey yayınlanmadı zaten üç bölüm oynadı galiba. Peki, sen GB zamanı girdiğine göre Aksel karakterinin senle alakası var mı?AB: Karakter çıkmıştı. Adını arıyorduk. Ne olsun, ne olsun diye düşünürken tam o esnada ben Gökhan Abi'nin karşısında oturuyordum. Bana baktı. Aksel olsun dedi.
● Çok da güzel bir karakter oldu.AB: Evet.. Gerçekten güzel bir karakter oldu sonra tanıştık Ozan'la ona da fikrimi söyledim. Buradan selam gönderiyorum.
● Nasıl tanıştınız Gökhan Horzum'la?HB: İzmir'de sağlık sektöründe çalışıyordum ama hep yazmak istiyordum. Hatta bir yandan da yazıyordum çekmece projelerimi. İstanbul'a geldikten sonra bazı internet dizileri, skeçleri yazdım. Hatta ilk girişim
Ömür Törpüsü diye bir talk show parodisi yaptık. Sonra Çağrı Lostuvalı aracılığıyla Gökhan Horzum ile tanıştım.
PBA: Ben çok kötü bir kaza geçirdim. Elimi kolumu kaybetme riskiyle karşılaştım. Sekiz ay terapi gördüm. Kazadan önce plazada çalışan biriydim. Stratejist olacaktım. Sinema-Televizyon okumuşum ama hayat oldukça kurumsal gidiyordu. Kısa filmler yazıyorsum ama o kadar. Kazadan sonra düşündüm bir daha asla yazamayabileceğim aklıma geldi ve iyileşir iyileşmez hemen yazmaya başladım. Hayat çok tuhaf sürprizler çıkarıyor insanın karşısına içinizden gelenleri yaşamayı ertelememek lazım. Pelin Diştaş ile tanıştım. Yazdıklarımı görmek istedi. Gönderdim. Beğendi yazdıklarımı ve beni Gökhan Horzum'a yönlendirdi.
AB: BKM Prot sürecinde tanıştığımız bir arkadaşım sayesinde oldu. Yaşı bizden çok büyüktü ama arkadaşımdır. İşte Prot bittikten sonra da görüşüyorduk. Benim oyunculuktan çok yazmakla ilgilendiğimi biliyordu. Bir gün sohbet ederken kalktı ayağa Gökhan Horzum'u aradı. Senin ekibe asistan lazım mı? dedi. Birkaç hafta sonra Gökhan Abi aradı çağırdı. Ekibe girdim. Rana Abla'ya da selamlar buradan..
● GB zamanı sen asistandın değil mi?AB: Evet. Toplantıya en erken gelen, çayı demleyen, notları tutan, bölüm özetlerini yazdım. Çay servisi yapan ve toplantı mekanından en son çıkan asistandım ama Gökhan Abi'nin sistemi çok değişik. Büyük bir masada konuşuluyor hikaye ve herkesin fikrine saygı gösteriyor. Yani "sen asistansın, bi sus bakalım" tarzı olmadı süreç çok yararlı oldu.
HB: Aynen her zaman o masanın etrafında fikri sorulan, verdiği cevaba kıymet verilen insanlar olarak oturduk ama Gökhan Abi'nin tarzı böyle zaten. Kendi fikri de tartışmaya açıktır. Bazı ekipler duyuyoruz mesela ekip şefi ne derse o olur diyorlar. Bizde herkes her türlü eleştiriye açıktır.
● İş bölümünüz nasıl?PBA: Ekipte hikayeci gibi görünüyorum ama aslında hep beraber çıkarıyoruz bölüm hikayelerini. Hakan ve Aksel de çok iyi hikayeciler. Diyalog ve tretman yazma konusunda oldukları kadar iyiler hikaye işinde de..
HB: Üçümüz toplanıp önce hikayeyi konuşuyoruz. Hikayeyi kurduktan sonra gün- gece çıkarıyoruz. Ben tretmanı yazıyorum. Aksel de diyalogları yazıyor.
AB: Hakan çok güzel tretman yazıyor. Sahnelere neredeyse en ince detayları bile ekliyor. Ondan gelen tretmana diyalog yazmak çok büyük zevk.
HB: Çok teşekkür ederim Aksel, sahne kurmayı seviyorum. Aksel de o sahneleri çok güzel köpürtüyor.
AB: Aa, çok övdük birbirimizi böyle güzel olmuyormuş hadi biraz da gömelim.
● Diyaloglarını seviyorum ama bazan karakterler gereğinden fazla birbirlerine isimleriyle sesleniyorlar değil mi?AB: O konuda Gökhan Abi de beni uyarıyordu ama artık düzelttim sen 4 ve 5'i izledin galiba? Şimdi daha kısa, net, amacına uygun diyaloglar yazıyorum. Gerçek insanlar gibi konuşturmaya dikkat ediyorum. Bazan izlerken "Ah kaçtı!" dediğim yerler oluyor ama çok azaldı o anlar. Yeni olunca hep bir süs merakı oluyor yeni yazmaya başlayanlarda galiba..
HB: Evet karakter ismi zikretmek ve VE yazmak yasak..
Aksel önce oyunculuk yapmış, yönetmen olarak ödüllü kısa filmleri var ama şu anda yazmayı daha çok seviyor.
●Yine Gökhan Horzum dediniz, Horzum tam olarak bu projenin neresinde?
AB: Her yerinde aslında.
HB: Sonuçta bir yazar ekibiyiz ama başımızda Gökhan Horzum var. Hikaye kuruluşundan, sahnelerin açılmasına, diyaloglara kadar ilgileniyor eli hep üzerimizde sadece "Böyle olacak!" demiyor. Önerileri ve tavsiyeleri var. Ama direksiyona her an müdahale edebileceği, frene basabileceği bizim için güvenli bir mesafede duruyor.
● Gökhan Horzum bu ekipte kimler olacağına nasıl karar vermiş?
AB:Biz Hakan'la çok iyi anlaştık Paşa Gönlüm'le ilgili çalışırken. Aynen Ayaz- Öykü gibi atışmalı bir arkadaşlığımız başladı. Uyum sağladık yani hemen.
HB: Hatta bir ara Aksel bende yaşıyordu. Git diyorsun gitmiyor filan.. Birkaç pilot bölüm yazdık o esnada. Bizde pilot denmiyor ama bazı hikayeler, projeler oluşturduk diyelim. Satılmadı. Çekmecemizde duruyor. Üç dizi yazdık birlikte.
AB: Çekmece hikayeleri yazdık evet. İşte proje için Gökhan Abi'yi aramışlar. O da bizi aradı. Yazar mısınız, dedi. Biz de deneriz dedik. Hatta ben şezlongda güneşlenirken ipadten izledim bölümleri.
HB: Evet Aksel tatildeydi ve bir türlü dönemedi. İlk olarak dördüncü bölüme giriştik hemen. Yarısını biz yazdık değil mi?
PBA: Benim durumum yine 'Acıların Kadını' pozisyonundaydı. GB'yi bıraktıktan sonra büyük bir hastalık atlattım. Akciğer embolisi geçirdim. Komada kaldım. Sonra hayata tekrar döndüm. Gökhan Abi aradı. "İş var Pınar olmak ister misin?" dedi. Kendimi Aksel ve Hakan'ın yanında buldum.
● Sonra?
AB: Ben gerçekten Çeşme'deydim.
PBA: Ben dağdaydım. Bu gerçek.
HB: Ben evde çekmece projelerimi yazıyordum. Çok çabuk gelişti zaten. Gökhan Abi aradı. Tamam dedik ve kendimizi bölüm yazarken bulduk.
AB: Hızla yayınlanan bölümleri izledik. Skype'dan toplantılar yaptık. Zaten hemen geldim İstanbul'a ve toplandık.
● İyi para kazanıyor musunuz?
AB:Piyasada yeniyiz, iyisi ne kadar kötüsü ne kadar kazanır bir fikrimiz yok ama Allah bereket versin kazanıyoruz. Bize de iyi geliyor kazancımız. Ben yeni eve çıktığıma göre?
HB: Ben de yeni ev aldığıma göre?
PBA: Ben de daha yeni dünyayı gezdim geldim..
AB: Şaka tabii bunlar da para her türlü gelir. Bugün değilse, yarın ama siz iyi bir iş yapıyorsanız para da gelir.
● Sonuçta her biriniz bir yıl asistanlık sonunda şimdi size ait bir projeyi yürütüyorsunuz. Memnun musunuz?
AB: Olmaz mıyız? Hep şunu diyorum mutlulukla, ince bir telaş arasındayız. Tam keyfini çıkaramadık gibi ama mutluyuz neticede.
HB: Aklımız hep hikayede.. Durmadan kafamızın içinde olaylar, karakterler dönüyor. Nereye baksak hikayeye, karakterlere kaynak bulmuşuz gibi yaşıyoruz. "Hmm. Dur ben bunu not alayım kullanırım" diyorum mesela..
AB: Ben de rüyamda olayları görüyorum. Karakterleri rüyamda görüp soğuk terler içinde uyandığım da oldu. Ama böyle olması lazımmış. Doğrusu böyleymiş. Kime anlatsak, "Başlarda böyle olur" diyor.
● Kız arkadaşlarınız memnun mu bu hallerinizden? Görünen o ki KM ile yatıp kalkmaya başlamışsınız.
HB: Bence memnunlar. Hatta zaman zaman onlardan fikir de alıyoruz. Değil mi Aksel?
AB: Evet alıyoruz. Mesela ben Öykü'nün bazı halleri için İlkyaz'dan esinleniyorum açıkçası. Doğruluk mu, cesaret mi oyunu için de Hakan'ın kız arkadaşı fikir vermişti. Memnunlar.. Sadece Hakan hep iş düşünüyor. Normal boş bir anı yok. Repo günüde bile arar saatlerce hikaye anlatır.

Pınar tam beyaz yakalı plaza kızı olmuşken geçirdiği kazadan sonra kariyerini yakıp, tek hayali olan yazmaya yönelmiş.
● Televizyonda dizi izlerken tretmanını yazan arkadaşlar olduğunu duydum. Doğru yoldasınız. Peki, ilk kez yazdığınız bir sahneyi ekranda izlerken ne hissettiniz?
AB: Totem yapyoruz izlerken. Hakan'ın evinde toplanıyoruz. Maç izler gibi yerde oturuyoruz hatta ve öyle izliyoruz.
PBA: Maç izler gibi izliyor bu ikisi.. Ben de hem diziyi hem onların arasındaki muhabbeti izliyorum. Çok eğlenceli oluyor.
● Dimağınız taze hikayeler konusunda nereden besleniyorsunuz? Twitter'da seyirci bazı hikayelerin GB ile benzerlik gösterdiğini söylüyor, ne diyorsunuz bu konuda?
AB: Hiç alakası yok hatta bu eleştiriyi ilk defa senden duyuyoruz. Sadece kayık konusunu benzetmişler ama o zaman zaten GB'yi biz yazmıyorduk. Çiftlerin benzerliği yüzünden cıvıl cıvıl olmaları ve romantik komedi kahramanı olmalarından dolayı seyirci bir aşinalık hissediyor olabilir ama bir şeye benzetmek, ondan esinlenmek gibi bir kaygumuz yok.
HB: Aklın yolu bir oluyor bazan. Geçenlerde çok güzel bir hikaye geldi aklımıza ama "yaptılar bunu x dizisinde" dedik ve rafa kaldırdık. Maksimum özeni gösteriyoruz. Bir de nereye baksan hikaye zaten. Gerçek hayattan çok besleniyoruz.
PBA: Zaten Zeyker ve Aykü birbirine taban tabana zıt karakterler. Benzemeleri mümkün değil ama Twitter seyircisi benzetmeye zorluyor. Alnından öpemez diyor mesela. Aynı pantolonu giymiş diyor. Sandal açıkmasın, Zeyker çıkmıştı diyor. Oysa bizim GB ile çakışan aksımız yok. Huyları farklı, hayatları farklı karakterler..
● Yabancı dizi izliyor musunuz?
AB: Hakan bir Suits severdir. Ben de House of Cards'dan sonra dizi izlememeye karar verdim. Breaking Bad izlemedim hâlâ o konuda çok dayak yiyorum ama izleyeceğim. Ama HoC favori dizim. Hakan izleyemedi ama anlatsana?
HB: Kevin Spacey kameraya baktığı anda kapadım televizyonu. Müthiş bir yabancılaştırma hissettim. Woody Allen hayranıyım, hastasıyım mesela genelde o yapar bu tür yabancılaştırma öğelerini komedide oluyor da dramada tüylerim ürperdi.
● Neler olacak Kiraz Mevsimi'nde?
AB: Aşk olaylarının dışında ailesel konulara onların bireysel hikayelerine, hesaplaşmalarına da gireceğiz. Cümleyi böyle kurunca sanki çok ağır bir hikaye hazırlıyormuşuz gibi duruyor ama KM asla Romantik Komedi çizgisinden çıkmayacak. Basit, anlaşılır ve eğlenceli olmaya çalışıyoruz.
HB: Evet asla büyük entrikalar, ağdalı acılı sahneler olmayacak. Aşk çok güzel bir şey ama bir de gerçek hayat diye bir durum var. Hayatta ne oluyorsa kahramanlarımızın da başına onlar gelecek. Mete- Şeyma aksını dah aolgun bir çift haline getirmeye çalıştık, bu duruma da devam edeceğiz. Ana aksa bağlanan ayrı ayrı karakter hikayelerine yoğunlaşıyoruz.
PBA: Zaten hikayenin kuruluşu da ağdalı dramları kaldırmaz. Bizim karakterlerimiz genç, neşeli, cıvıl cıvıllar. İnsanlar izlerken, "Oh be içimiz açıldı" desinler istiyoruz. Saflar belirgin değildi onları netleştirdik. Mesela önceden izlerken esas erkek kim ikilemi yaşıyordum. Biz bunu biraz daha netleştirdik. Hakan'ın dediği gibi bütün karakterlerimizin kendine ait hikayeleri olsun, hepsi sevilsin istediğimiz için onların geçmişlerine yoğunlaştık biraz.
AB: Aldığımız tepkilere bakarsak da seyirci memnun bu durumdan. Dizi içinde dizi gibi ilerlemeye çalışıyoruz. Altıncı bölümden itibaren bu rotada ilerliyoruz. İzlerken kendimiz zevk almaya odaklanıyoruz. Zaten izlemeyi sevmediğimiz sahneleri asla yazamayız. Yani birileri gelip bize, "Haydi şimdi ağır ve ağdalı bir sahne yazın" dese, muhtemelen yazmayız.
HB: 23 bölüm kurduk. Kaba bir matematikle kurmadık. Neşeli bir iş, tatlişko sahneler kurmayı amaçladık ve eleştiriler de hep bunu kurmayı başardığımız yönünde geliyor. Ailecek izliyoruz diyorlar çok mutlu oluyoruz.

Hakan, İzmir'den kopup İstanbul'a gelmese bugün hâlâ ilaç pazarlaması işince çalışıyor olacaktı.
● Dağhan Külegeç'in oynadığı karakterin davranışlarını biraz ergence bulanlar var. Bu konuda ne diyorsunuz?
AB: Adam sevdiği kadını kıskanıyor. Kıskanan erkek ne yapıyorsa onu yapıyor. Buna ergence demek doğru değil bence. Mete'nin ikilemini çok doğru bir dozda tutuyoruz.
PBA: Bence de çok seviyor bir yandan da geçmişi düşünmeden yapamıyor. Bence ergen değil son derece dürüst davranıyor.
HB: Aynen Mete çok gerçek tepkiler veriyor. Biz de yazarken de acayip çok keyif alıyoruz.
● Sosyal Medya yorumlarına bakıyor musunuz? Yorumlardan etkileniyor musunuz?AB: Çok bakmamaya çalışıyorum. Etkilenmiyoruz da değil mi?
HB: Yayından sonra bakıyorum biraz.. Yayın esnasında gözümüzü kırpmadan bölüm izliyoruz çünkü
PBA: Etkilenmiyoruz çünkü herkesin isteği farklı eğer oradan etkilenmeye başlarsak başa çıkamayız.
HB: Zaten öyle bir vakit de yok onlar izleyip yorumladıklarında biz zaten en az iki bölüm ileride oluyoruz.
● Sizi keşfettiler mi Sosyal Medya'da?AB: Yok. daha çok Gökhan Abi'ye gidiyorlar.
● Kurmaca bir iş yapıyorsunuz ve bazı karakterlerin ipi sizin elinizde. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?
HB: Çok keyifli bir durum ama Aksel'in demin de dediği gibi henüz keyfini çıkarmaya vakit bulamadık. KM yazıyorum ya da o karakteri biz yazıyoruz havasına giremedik çünkü aklımız hep bir sonraki bölümde oluyor.
AB:
Arabanın direksiyonu kavradık şimdi yeni yeni kendi yolumuza doğru
çevirdik diyebilirim. Bu süreç de koşturmacalı oldu. Kaçmaktan
kovalamaya vakit bulamadık derler değil mi? Ondan oldu işte bize de..
PBA: İnşallah seneye keyfini çıkaracağız.
● Cumartesi yayınlanınca sonuç nasıl olur?HB: Bence olduğu gibi devam eder.
AB: Aynen.. Herkese başarılar dileriz.
PBA: Aynen.. Bütün ekiplerin yolu açık olsun..
Nasıl bir ekip uyumu bu, gözlerim yaşardı? Var mı son olarak söylemek istediğiniz bir şey?AB: Eylemlerimiz devam edecek bizi izlemeye devam etsinler.
HB: Güzel şeyler olacak, izlemey edevam etsinler..
PBA: Çok sürprizli, neşeli, eğlenceli olacağız, izlemeye devam etinler.