Herkes ektiğini biçer, yalan mı?

Sinirle söylenen sözler ve iyi düşünülmeden alınan kararlar! Ya ne olmasını bekliyordunuz? Ne Öykü Ayaz’ı herkesin içinde azarlayarak kıracağını hesap etti, ne de Ayaz Öykü’nün gururunu kırabileceğini. Öykü’nün kıskançlık turları da cabası. Hoş, Öykü Ayaz’ı takip ederken çok tatlıydı ama bu da ilk değil ki be kardeşim, bu kaçıncı takip, bu kaçıncı güvensizlik. Üstelik kendisinin de söylediği gibi, henüz daha iki günlük evliyken. Öykü’nün Ayaz’a karşı ayıpları dağları aşmışken, Ayaz son dakika golüyle ben diyim beş siz diyin on adım öteye geçti. Bundan önce bir değil en az iki defa daha Ayaz Öykü’ye bu şekilde, yani Öykü’nün isteği dışında yardım etmeye kalkmış ve duvara toslamıştı. Her ikisinde de pişman olmasına rağmen aynı hatayı, üstelik bu defa işin içine para da karıştırarak yaparak gerçekten madalyayı hak etti. Tüm bu olanlar her ne kadar huzur kaçıran ve evliliğin temelini sarsabilecek büyüklükte de olsa, birbirini gerçekten seven ve hayatlarını birbirinden ayrı geçirmek istemeyen iki kişi için aslında biraz erken karşılaştıkları bir sınav. Bu sınavın sonunda ya birbirlerine güvenmeyi öğrenecekler, ya da ömürlerini yaptıklarının pişmanlıkları ile geçirecekler.



Bu haftanın en keyifli sahneleri kadınlar konseyi toplantılarıydı. Sütten ağzı yanmış, hıncını henüz alamamış ve yangına körükle giden bir adet Sibel, Sibel’i yatıştırmaya çalışan bir adet Burcu ve işveli, cilveli ve yapıcı önerileriyle Şeyma hem kafede, hem Şeyma’nın evinde ama özellikle tele konferansta dev tatlıydılar. Ben bu kadınlar konseyini özellikle de Sibel’in çıkışlarını çok sevdim, devamını isterim.



Sizin sonunuz son değil canlar, yol yakınken arkadaş kalmayı mı düşünseniz acaba? Belli ki arkadaşlık bağlarınız nedeniyle ömür boyu yüz yüze bakacaksınız, bu yüzden birbirinizi çok kırmamaya çalışarak bu ilişkiye artık bir son mu verseniz? Ne Burcu daha kendisi bir baltaya sap olmaya niyet bile etmemişken, kendine bir şekilde hayat kurmaya çalışan Emre’ye müdahale etmeden durabiliyor, ne de Emre aşırı gururuyla Burcu’yu kırmadan yol alabiliyor. Yarın bir gün Emre meşhur ve zengin olduğunda her şey güllük gülistanlık olacak mı sizce?



Naz resmen Mete ile kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyor ama Mete tınn. Yine aynı Şeyma ile olduğu gibi bir anda aşk sarhoşu oluverdi. Naz’dan ayrı olduğu anlarda Naz’ın normal olmadığının farkında, ancak Naz ile karşılaştığında hipnoz oluveriyor. Her şey gözünün önünde olmasına rağmen ertesi gün sanki hafıza kaybına uğruyor. Bence Mete’yi daha da kötüleşmeden alıp doktoruna götürmek lazım, beyin tümörü nüksetti diye endişeleniyorum vallahi. Mete'ye yapılan doğum günü sürprizi Naz'ın eline büyük bir fırsat verdi. Ayaz gizli hamlesiyle Atlantist'i kurtarmış ve Naz'ın emellerine engel olmuş olsa da, Naz kurnaz hamlesiyle Öykü'ye daha büyük bir darbe vurdu. Mete'nin sürekli söylediği gibi; Naz ve Nazmi bey'in hikayesinden çıkacak dram Naz'ın bu davranışlarını açıklayacak ancak kendisini affettirebilecek mi, hiç sanmıyorum.

56.hafta yüzlerimizi güldüren bir sahneyle sonlanmadı ama bu hafta Emre'nin yüzündeki mutluluğu görmek, Sibel'in kendini kaybedercesine hırsla akıl vermelerini izlemek ve Şeyma'nın sahneleriyle gülmek keyifliydi. 57.bölümü özellikle Öykü, Önem ve pasta sahnesi için bekliyorum, içimin yağları eriyecek :) 57.bölüm fragmanı için lütfen ikinci sayfayı tıklayın.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER