“Büyüklere saygı sıfır!”
Vahit karakteri için çizilen portreyi çok beğendim. Aslında hep aradığımız ama genelde bulamadığımız “nitelikli” kötü karakter kendisi. Ne tam siyah ne tam beyaz, o gerçek yaraları olan bir gri.. Ve en güzeli, sırf daha ilgi çekici olsun diye Vahit karakterine aşırı “göstermeci” özellikler de eklenmemiş. Bilirsiniz, genelde bu gibi karakterler kelalaka bir yerde, birden kalkıp tango yapmaya falan başlarlar esir aldıkları kadınla, Vivaldi dinlerken de adam keserler.. Vahit’in karakteri ise daha içselleştirebileceğimiz özellikler taşıyor; Öncelikle, adam davasında haklı, çünkü abisi öldürülmüş. Ayrıca Vahit, saygı kuramına özen gösteriyor, yerine göre oldukça kibar ama tersi de pis. Hem sofra adabına ve nimete önem veriyor hem de nimete zehir eklemekten çekinmiyor. O tam bir kurnaz, karşı tarafa güven telkin ederken aslında onu tuzağına çekiyor.. Sözün özü Vahit, intikam peşinde koşan birinin dönüşebileceği kadar kötü biri. Ve en en en önemlisi, düşünüyorum düşünüyorum böyle bir karakteri yansıtabilmek için, Tunca Aydoğan'dan daha iyi bir seçim bulamıyorum..

“Nankör! Annen de böyleydi, o da yediği kaba pislemişti..”
Vahit’in, Zeynep’i zehirlemesine gelelim. Bence orada Vahit’in yapmak istediği Zeynep’i cezalandırmak ve ona dersini vermekti. Çünkü o sabaha kadar defalarca Zeynep ile bir derdi olmadığını söylemesine ve onu sık sık kibar olması konusunda uyarmasına rağmen, Zeynep türlü hakaretler ederek kahvaltı sofrasını dağıttı. Bu da Vahit’in, Zeynep’i de cezalandırma kararını vermesine yol açtı. Neden mi böyle düşünüyorum? Çünkü Vahit, Zeynep’e zehirli içeceği verirken, henüz Meryem’in kendi oğlunu alıkoyduğunu öğrenmemişti. Yani Vahit’in, Meryem onu bulursa diye mutlaka bir B planı zaten eminim vardı, ama olaylar arka arkaya denk gelince, Vahit panzehiri vermeyerek bu durumu kendi avantajına çevirdi.. Bakalım gelecek bize neler gösterecek, şahsi isteğim ise Vahit karakterinin olabildiğince hikayenin içinde kalması yönünde..

Bölümün genel akışına ve Mukaddes'e yönelik yorumlarıma geçmeden evvel Tunca Aydoğan özelinde bir iki şey daha söylemek istiyorum.. Belki 92-93 sonrası nesil pek bilmez, ama kendisi bizim gibi inceden 30'una merdiven dayayanlar ve daha büyükler için unutulmaz biridir. Eminim hala yolda görüldüğünde insanlar şahsına Kürşat diye sesleniyorlardır. Çok iyi bir oyuncu olmasının yanında bence asıl etkileyici özelliği, sesini kullanma biçimidir. Onca yıldır dizi-film izlerim, ama kendisi kadar karizmatik bir ses tonuna sahip çok az insana denk geldim. Ayrıca aniden attığı ve bu bölümde de kısa kısa da olsa gördüğümüz histerik kahkahaları ile sağladığı duygu geçişleri muhteşemdir..

Kendisi toplumsal hafızamıza öyle yer etmiş ki, dün karşımıza Vahit olarak çıkmasına ve karakterine tamamen bizi inandırmasına rağmen, diziyi izlerken kulaklarımda hep aynı melodi yankılandı. Keşke şans olsa da o melodiyi de tekrardan duyabilsek, ama böyle bir imkan sağlanabilir mi bilmiyorum.. Merak edenler için..


Bölüme genel olarak bakmamız gerekirse..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER