Racon böyledir. Kendi kanatlarıyla uçmasını istediğinin yularını çözer, eline teslim edersin. Muhatabın uçar gider mi, yuları beline mi bağlar yoksa boynuna mı dolar artık orası seni ilgilendirmez. Hızır, İlyas'a yetki verirken onun hata yapma riskini de göze aldı. Almış olmalı. Mafya dünyası içinde dolanan her Reis'in daima bir b planı vardır. Her durumda kendinden sonra gelecek olanın kondisyonunu kalbinin örtülü ödeneğinden destekler.
Hızır da içeri girerken ipi İlyas'ın eline toka etti. İlyas, o ipi masadan iki kişinin boynuna geçirdi. Nevzat Bey'in de dediği gibi "akıl" dolu bir operasyon gerçekleştirdi ve Hızır'ın hapisten çıkması için gerekli ortamı hazırladı. Ha, ben bu operasyondan bir şey anladım mı? Zero! Ancak İlyas o kadar havaya girdi ve aslen o kadar toyken bu göreve geldi ki içinde bulunduğu pozisyonun önemini unutup çok da önemli bir hata yaptı. Bu arada
Ozan Akbaba'yı evvelce neden ve nasıl es geçtim bilmiyorum ama Eşkıya'daki İlyas tiplemesiyle imkanlar el verdikçe tarih yazıyor. Gönlüne bereket...
Göster amcalara; kötü bakışını! Aile topyekûn Hızır'ın bekası için çalışırken, 'Devlet' ona kafayı takmış, "Katiller Koğuşu"na almışken; o da içeride aymazın biriyle vakit geçiriyordu. Ayrıca Hızır'ın bileti de çoktan kesilmişti. Bu esnada Reji, "Allahım delicesine sıkıcıyız hiç
değilse resim güzel olsun" diyerek olsa gerek, bahaneyi bulunca göl
kenarına kesti. Hatta Hızır'ın ölüm fermanını suya ve yeşilliğe bakarak
öğrendik. Bir parantez daha açayım, Servet bu koğuş değiştirme haberini getirdiğinde Meryem'in "Neden?" diye sormasına bakmayın. O bal gibi anladı transferin nedenini ama bizim de anlamamız için sordu. Yani Servet olayı bize açıkladı aslında dramanın tamamında olduğu gibi. Mersi.
Hapishane sahnelerini Şahin Ağa ile hızlandırılmış volta turları kesmez, Hızır'a ekstradan bir eğlence lazım dedik. O eğlence ayaklanıp kabus olarak geldi. Kadro kurarken çıtayı neredeyse arşa çakıp sonra da son derece kısıtlı yeteneği ile sırf plastik malzemesi ve manevi avantajı (!) yüzünden dayatılmış Kenan Çoban sayesinde, "Hadi amcalara bi kötü bak çocuğum!" demiş gibi akan sahneler izledim Niyazi'den (Erol muydu?) Yazık değil mi bana? Niyazi'yi izlemek çok zevksizdi amma Hızır'ın, mafyalıktan mütevellit bir kibir ile af buyur mabadının kılı bile ağarmış muhatabına "delikanlı" diye hitab etmesine güldüm. Ama o kadar..
Dramada düşmanın ne kadar güçlü ise sen de o kadar güçlüsündür. Elbette Niyazi düşman değil. Hızır düşman açısından da şanslı değil. En göze batanı Refik salağı mesela.. Oysa daha akıllı düşmanlar lazım ki akışı soluksuz izleyelim. O da olur kısmetse.. Niyazi ise, kendine son öldürdüğü adamın adıyla hitab eden (Güzel numara. Özgün fikirse bayıldım) hatta "dost" edineceği bir yan karakter. Niyazi'yi dahil ederek yaratılan durum prensip olarak güzel planlanmış ama beş yaşında çocuğu bile izlerken heyecanlandırmayacak şekilde hayata geçirilmiş bir hamle olarak bu dizinin tarihine geçsin.. Koy cebe, sonra yine bu konuya döneceğim.
O gözler fıldır fıldır hesap peşindeGeçen bölüm de söylemiştim Hızır'ın etrafına dizilmiş karakterlere
hastayım. Gerçekten her biri zaman içinde fenomen olacak kadar güçlüler
ve yazarlar kadın karakterler gibi onları kartondan inşa etmiyor, içini
tıka basa dolduruyor. Misal Servet.. Ailecek hastasıyız. Servet, sinik bir karakter. Varlığını "kâr-zarar" defteri üzerinden idame ettiriyor, karısı Mübeccel de ha keza.. Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş. Hayatta da var böyle karakterler.. Yanımız yöremiz Servet ve Mübeccel klonlarıyla dolu..
Tarlabaşı Caddesi'ne bakan cumbalı evimizde yaşarken, 70'li yıllarda, bizim de Servet gibi bir komşumuz vardı. Nazmiye Teyze.. Servet onun resmen ikiz erkeği.. İsmi bile yoksunluğunu hatırlatırcasına manidar... Nazmiye Teyze iki evladını da tıpkı Servet gibi kâr-zarar hanesine özen göstererek büyüttü. Oğullarından maksimum fayda ama minimum dert yüklenerek. Komşularından da... Hayat öyle tek taraflı değil, orantısız faydayı kabul etmiyor neticede.. Sonunda iki oğlu da okuyup yüksek mevkide adamlar oldular ama, Nazmiye Teyze hayatının geri kalanını yalnız başına idame etmek zorunda kaldı; onca ferah içinde insan fakirliği çekti.
Nazmiye Teyze bu yoksunluğun farkında mıydı, bilmiyorum. Aklımın erdiği yaşlar değildi. Oğulları o yokluk çekmesin diye ellerinde ne varsa boca ettiler lakin tek bir bayramda bile analarının elini öpmeye gelemediler. Nazmiye Teyze de onları pek aramaz sormaz, sadece tahsis edilen maaşı aksadığında arayıp inceden azar kayardı. Telefonu kaldırıp da çevir sesi duymanın bile saatler sürdüğü zamanlardı. Kötü bir kadın mıydı Nazmiye? Asla.. Çok güzel güllü akideler olurdu mermer sehpasının üzerindeki gümüş Gondol'un içinde. Nazmiye Teyze'nin bendeki yeri de o güllü akideler kadardı, tatlıydı.. Üzerimdeki cürmü de gücü de tek boğumluk akide kadardı..
Kötü Kraliçe'nin Avcı'sı ve Pambuk Prens! Şahin Ağa'nın ortalığı yangına vermesiyle İlyas ve avanesi, Hızır'ın can güvenliği konusunda telaşlandı ama Niyazi ve koğuşta dolaşan iki kömüş o ana kadar gözümüze zaten hiç de korkutucu gelmemişti. Açıkçası ben İlyas kadar telaşlanamadım. Bu anlamda bakacak olursak asıl telaşlanması gereken, bit kadar cam parçasıyla Hızır'ın gırtlağını keseceğini zanneden dangozlar olmalıydı.. O ana kadar Niyazi, Hızır'a bela çıkaracak ya da Hızır'ın azraili olacak zannedenler de çoktan duruma uyanmışlardı. Aksini tercih ederdim ama Niyazi elbette Hızır'ın hayatını kurtaracaktı. Yoksa bu hikayede nasıl barınacaktı?
Niyazi ile Hızır, iki koca adam televizyon izleme konusu üzerinden gelişen tuz ile biten bir ergen kavgasına tutuştu. Açık söyleyeyim hiç de yakışmadı. Sen koğuştaki hükmünü televizyon kumandası üzerine mi inşa edeceksin Hızır? Güldürdün beni.. Daha sağlam ve yaratıcı bir çatışma beklerdim; bütün bu Hızır-Niyazi çatışması bir düzmece bile olsa. Özetle, zır klişe, zerre inandırıcı olmayan, tansiyon tutmayan, yavan ötesi Hızır'ın canına kast sahneleri izledim. Bir ara ben kesecektim bileklerimi.. O derece! O sahnelerden miras, anlayana, önce Niyazi sonra Adıgüzel kaldı. Hayrını görün... ^.^ Hızır'ın olduğu hapishane sahneleri ne kadar yavansa İlyas'ın Civciv ile finale yürüyen, beni mutlu ama Hızır'ı darmaduman edecek olan aksiyonu da o kadar keyifliydi, hak yemeyeyim.