Bu milletin, yeniden dirilişe vesile olacak bir
hikayeye ihtiyacı varsa o Diriliş’ten
başkası değildir. Dünden izlerle, bugüne atıfla kaleme alınan hikaye yarına da
ümitle baktırıyor.
Alplerle Moğolların dakikalar süren cenk sahnesi ile
başlayan bölümde içimi çok acıtan bir sahne vardı. Moğol askerlerini alt edip
Börklü’yü esir almayı başaran Alpler düşmanı orada unutup birbirine kılıç
sallarken ekran başında kahrımdan ölmüş olabilirim. Hele asıl hain orada tüm
çakal ifadesi, nefret akan suratı ile gün gibi aşikar biçimde dururken Hamza ve
Rahman’ın hain ilan edilmesi beni mahvetti. Gündoğdu’nun basiretsizliği,
Tuğtekin’in körlüğü, fevriliği dizinin geceye izini vuran bölümüydü. Baktım,
bir daha baktım ve ne Gündoğdu’yu ne Tuğtekin’i ne de Kocabaş’ı gördüm o
sahnede. Benim dün orada gördüğüm bir Türkiye resmiydi. Düşmanı yakalamış bir
millet. İçlerinde bir hain var. Ve istişare ihmalinden mi yoksa parçaları bir
araya getirmekte mahir davranamadıkları için mi bilmem o haini bir türlü
bulamayıp gerçek vatanseverlerin hain ilan edilmesi.. Alın size Türkiye. Sonra
gerçek hain ve düşman orada dururken birbirine kıyıp kardeş kanı akıtan Alpler..
Başımıza geleni bu kadar iyi özetleyen bırakın diziyi, hikayeyi, siyaset
bilimci bile yoktur muhtemelen. Bu sahneyi yazanın da, çekenin de ömrüne
bereket. Eline sağlık.
Bu hafta giriş kısmını uzunca tuttuğum için diziyi
sahne sahne yazmayacağım. Notlarım arasında ve aklıma yer eden birkaç sahneden
bahsetmek isterim. Bunlardan biri elbette Geyikli’nin Ertuğrul Bey’i kurtardığı
ve kaçırdığı kısımdır. Şahane aforizmaları, sıra dışı tavırlarıyla Geyikli bu
sezon başımıza taç, kalbimize ilaç olacağa benziyor. Dodurga’nın sevgili meczubu
daha pek çok kilit sahnede anahtar vazifesi görecek kanımca. Çok da yakışır böyle
olursa. Biz meczupların, velilerin hikmet ve himmetlerine teslim olmuş bir
milletiz. Geyikli’yi seyretmekten de, İbn-i Arabi’nin kıssalarına kulak
vermekten de ancak bahtiyar oluruz. Geyikli’nin Alpleri alıp Ertuğrul’a götürdüğü
o son sahnede, Ertuğrul’un bakışı bir milletin dirilişini müjdeleyen mektup
gibiydi. Aldık kabul ettik vesselam.
Noyan’ın ilk yenilgisine tanıklık ettiğimiz sahne
de, Tangut’un tükenmişliği de keyfimizi azıcık olsun yerine getirdi. Gündoğdu
ve Hamza’nın akıbeti ise soru işareti olup kaldı kafamızda. Yanıtları için
merakla gelecek bölümü bekleyeceğiz.
#BirlikVakti etiketiyle ekrana gelen Diriliş ekibini bu seçiminden dolayı
yine kutlamak isterim. Herkesin ısrarla kutuplaşmaya yol aldığı bu günlerde
dirlik için birliğe çağrı yapmak çok mühim bir şey. Birlik, beraberlik yolunda
karınca misali su taşıyan herkese selam olsun.
*Yazının başlığı, merhum şairimiz Abdurrahim Karakoç’un
Birlik Şiiri’nden alıntıdır. Şiirin tamamını
okumanızı, iliklerinize kadar hissetmenizi dilerim.
Güzel günlerde görüşmek dileğiyle..