Kötülerin de bir sınırı varmış…
Başlıktan da anlayacağınız üzere Harun’dan bahsediyorum. Geldiği andan itibaren Cihan’a ihale kaybettirmek dışında bütün gün yalıyı izleyen Harun, nam-ı diyar dizimizin yeni “en kötü adamı” hakkında artık oldukça bilgi sahibiyiz. İntikam almak için neden bu kadar yıl beklemiş bilmiyoruz ama artık kimden neyin intikamını almak istediğini biliyoruz. Ayrıca “Harun nasıl bir insandı, şimdi nasıl bir insan?” sorularının cevapları da yavaş yavaş aydınlanıyor. 

Mesela Harun ile ilgili 35.bölümden neler hatırlayacaksın deseler, hiç düşünmeden “Benim de sınırlarım var.” cümlesi gelir. Candan ile yaptıkları intikam konuşmasında düşmanının yalnızca Cihan ve Dilara olduğunu, çocuklarına asla dokunmayacağının altını çizmesi karakterinin üzerindeki kara bulutların biraz olsun dağılmasını sağladı. Ayrıca Gülseren’i de düşmanı olarak görmediğini ve onu intikam planına dahil etmeyeceğini söyledi. (O kısma pek inanmadık ama şimdilik inanmış gibi yapalım.) Demek ki Harun’un da hassas noktaları varmış. Sırf karşısındakine kin güdüyor diye etrafındaki herkesi yakıp küle çevirecek bir insan değilmiş. Sanırım Harun’u sevmeye başladım. Hem ben dizilerde tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi kötülerin de kazanması taraftarıyım. Mesela bir kere de finalde kötüler ölmesin ya da o bomba bir kere de patlasın kardeşim! Konuyu aldım nerelere getirdim. Hemen intikam nedenine geri dönüyorum. Meğer Harun’un kız kardeşi Hayal, Cihan ile bir dönem beraberlermiş ve ayrıldıktan sonra bunalıma girmiş. Cihan ile Dilara evlendiği gün de intihar etmiş. Ancak bu durum anlatıldığından daha karanlık, daha dikenli… Yoksa aklına geldiğinde Cihan’ın neşesi neden bir anda hüzne dönüşsün, değil mi?

Harun ile ilgili düşüncelerimi bir kenara bırakacak olursak artık Ozan’a geçmek istiyorum. 

Lütfen sayfayı çeviriniz…

Not: Nazım Hikmet'in "Sen Benim Sarhoşluğumsun" adlı şiirini Barış Falay'ın sesinden Hırvatça dinlemek isteyenleri son sayfaya bekliyorum. :)

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER