Bu hafta bayram
tatiliydi, dönüşüydü, hava muhalefetiydi derken Paramparça yeni bölümünü kendi
gününde ve saatinde hatta ertesi gün dahi izleyemedim. Hal böyle olunca da
34. bölümde neler olmuş diye sosyal medyada uzun bir araştırma yaptım. Yorumları
okuyunca özellikle iki sahneyi çok merak ettim. Birincisi Özkan ve Cihan’ın
konuşması, ikincisi de Ozan ve silahı…
Nihayet
yağış durdu, elektrikler geldi ve ben de yeni bölümü izleyebildim. Yalnız elektrik kesintisinden şikayet ederken Kerimancığım da su kesintisi ile
uğraşıyormuş. Ah bu İstanbul, hepimize ayrı dert!
Barış Falay
diziye dahil olduğundan beri "Erkan Petekkaya ile karşılıklı sahnelerini çok
merak ediyorum" deyip duruyordum. (Harun şimdilik sadece yatında viskisini
yudumlayarak Cihan’ı izliyor. O kısımlara birazdan geleceğim.) Ancak asıl bomba
Tolga Tekin’den yani Özkan’dan geldi.
34. bölüm
bittiğinde uzun uzun biz Özkan’ı nasıl tanıdık diye düşündüm. Almanya’dan ilk
geldiğinde gözü paradan başka bir şey görmeyen, kızlarını bile paraya
değişebilecek, kaba, saldırgan bir adamdı. Ama sonra Özkan değişmeye Cansu’ya
değer vermeye başladı. Kızını alabilmek için mahkemeye bile başvurdu. Ancak bu
çabaları bana açıkçası hiç inandırıcı gelmemişti. Tek amacının Cihan Gürpınar’ı
alt etmek olduğunu düşünüyordum. Ta ki bu bölüme kadar…
En inatçı benim!
Cansu tıpkı Ozan gibi ikinci sezona anlam veremediğim bir nedenle değişmiş olarak başladı. İlk sezon ne olursa olsun Gülseren’in yanında duran, babasının mutsuz bir evlilik yaptığının ve Gülseren’i sevdiğinin bilincinde olan kız gitti. Bir anda bu aşka düşman bir kız geldi. İnsan gerçekten hayret ediyor. Tamam, kızdın ve çekip Özkan’ın yanına gittin, peki neden ilk defa yoksulluk görmüş gibi evin her köşesine yadırgayarak bakıyorsun? Daha düne kadar Gülseren ile sokakta yaşamaya bile razı değil miydin?
Cansu’nun yanına yerleşmesi ile Özkan’ın kızına güzel bir hayat sunma umudu vergi borcu yüzünden yerle bir oldu. Belki yeni doğan bebeği Can belki de Cansu’nun kendisine böyle sıcak yaklaşımı Özkan’ın içindeki babalık duygularını ortaya çıkardı. Cansu’ya yetemeyeceğini düşündüğü için gururunu bir kenara bıraktı ve Cihan’ın karşısına çıktı. Ona tüm gerçekçiliğiyle içini döktü. İstediği para falan değildi. Kızına nerede iyi bakılacaksa orada yaşamasını sağlamaktı. Burada Tolga Tekin’in oyunculuğuna ayrı bir parantez açmak istiyorum. Sen ne güzel ağlıyormuşsun be adam! Sen üzüldün, sen ağladın, ağzından dökülen her bir cümle ekrandan taşıp benim kalbime dokundu ve ben ağladım…
Ve evet, artık Özkan’a ve babalığına inanıyorum!
*Yazının devamı bir sonraki sayfada.