Mutlu
Ol Yeter 7. bölümüyle ekran yolculuğuna veda etti.
Reytinglerin pek iç açıcı olmayışı biz izleyicileri bu duruma hazırlamış olsa
da vedalar her zaman hüzünlendiriyor. Yoğun sınav takvimim nedeniyle son iki
bölümü yorumlayamadım. Hem biraz son bölümlerden bahsedelim hem de Mutlu Ol Yeter’e veda edelim istedim. Bu
kadar sevmişken vedasız ayrılmak olmazdı.
Yolda kalmışız gibi çek!
6. bölümde iyilik adına çıkılmış bir yol hikâyesi
izledik. Zeynep’in kitap kampanyası sayesinde muhteşem bir maceraya şahit
olduk. Babür’ün Can’ı mutlu etmek için yeni planı Zeynep’le baş başa
kalmalarını sağlamaktı. Biraz korkutucu bir yol seçse de sanırım Babür ilk ve
son kez başarılı bir plana imza attı. İlk kez yalnız kaldıklarına şahit
olduğumuz Can’la Zeynep’in orman evinde geçirdikleri dakikaları seyretmeye doyamadım.
Özellikle Zeynep’in “dünyanın son günü sadece ikimiz kalsak yine çok eğlenirdik
iyi ki varsın” deyişini, Can’ın bakışını, Zeynep’le evlendiklerini hayal edip
oğluna babasının ismini koymayı düşünmesini unutulmaz sahnelerim arasına
yazdım. Ah ben bu aşkı izlemeyi çok istiyordum neden kıydınız ki bu güzelim
diziye? Hele Can’ın en mutlu gününü henüz yaşamadığını, en mutlu gününün
Zeynep’le evlendikleri gün olduğunu söylemesi yüreğimde bir yara artık çünkü
hiçbir zaman Can’ın o mutlu gününe şahit olamayacağız, izin vermediler.
Kırmızı giydik kısmetimiz açıldı
Son bölüm olan –final diyemiyorum malum final
yapmasına bile fırsat verilmedi- 7. Bölümde ise Can’ın geçmişten gelen bir
küçük çakmak meselesi vesilesiyle belalısı Muhit Gün (Bülent Çolak) ile
tanıştık. Muhit tüm mahalleliyi huzursuz ederken cebinde akrep olduğunu artık
hepimizin bildiği Güneş ve yancısı Kamer’e sırf Can’ı öldürecek diye Muhit’e
tonla para verip yardım etmelerinden ötürü teessüflerimi sunmak istiyorum
öncelikle.
Can’ı bu işten tabii ki yine ve ancak caniko Babür kurtarabilirdi.
Can’ı Muhit belasından kurtarmak için öldü yalanını oynayan ikili bu arada
Zeynep’i kahretmeyi de başardılar. Oysa Zeynep son birkaç bölümdür resmen
Can’dan etkilenmeye başlamış, gönlü hoş olmaya başlamıştı. Özellikle Can’ın “o
kadar güzel bakıyorsun ki bazen bütün dünya kör olsun istiyorum” deyişi
Zeynep’in kalbinde yankılanıyordu. Bu sözü duyup etkilenmeyecek kadın yoktur
herhâlde. Zeynep’e gelen talip ile
ortaya çıkan ölüm yalanı sonucunda artık herkes Güneş ile Can’ın Zeynep’e olan
hislerinden haberdar oldu. Tabii Zeynep için bu kadarı da fazlaydı doğrusu. Her
ne kadar Can sonunda Zeynep’e çocukluğundan beri aşık olduğunu itiraf etse de
–çok şükür en azından buna şahit olabildik- Zeynep’in de Can’la artık işi
olmayacağını ve talibiyle evleneceğini de öğrenmiş olduk. Zeynep’in bunu
kızgınlıkla söylediğini, sakinleşince Can’ın itirafının etkisiyle gönlünün
yumuşayacağını ve onu affedeceğine inanıyorum. İnanıyorum ama ne fayda Mutlu Ol Yeter bizler için bu noktada
sona erdi, sona ermek zorunda kaldı.

Mutlu ol yeter dediniz de olmadık mı?
Mutlu
Ol Yeter’i daha ilk bölümden itibaren severek izledim, çok
eğlendim ve bittiği için de yürekten üzgünüm. 7 bölümlük bir serüveni benim
nezdimde hak etmedi. Belki de sezonun sonuna doğru yayına başlaması hataydı,
bilemiyorum. Yazın başlasaydı belki kıymeti bilinirdi zira tanıtımları dönmeye
başlayan pek çok yaz dizisinden daha iyi benim için. Aklımda birçok soru
işaretiyle veda ediyorum. Daha Can'ın itirafının tadını çıkaracaktık, Zeynep’in
de ona aşık olmasına şahit olacaktık. Can’ın en mutlu gününün yani
evlenecekleri günün gelmesini bekleyecek ama Babür’ün de onu öldürmekten
vazgeçmesini dileyecektik. Ayşe ile Babür’ün birlikte olup olmayacağını,
Kamer’in hikâyesini görecektik. Olmadı.
Komedi her zaman drama göre daha riskli ve kabul
edelim biz milletçe dram seviyoruz, komediye daha mesafeliyiz. Hâlbuki her
hafta yeni maceralarına tanıklık ettiğimiz, gülüp eğlenip dertlerimizden birkaç
saat uzaklaştığımız böylesine güzel bir ekibin var olduğu dizi keşke devam
edebilseydi. Evet, bu saatten sonra ne desek boş biliyorum ama bundan sonrası
için reyting canavarına kurban verilmeyecek komedi dizileri yapılsın istiyorum.
Mutlu
Ol Yeter’in tüm ekibine teşekkür ediyorum ve yeni
işlerinde başarılar diliyorum. Özellikle Aslı Enver’i tekrar bir komedi yapımında
izlemeyi çok isterim çünkü izlemeye doyamadım kendisini. Ali Atay için de
insanların artık onu Mecnun karakterinden bağımsızlaştırmalarını –zor olacağını
biliyorum ama vakti geldi- ve yeni hikâyelerine odaklanmalarını diliyorum.
Ertan Saban ise benim belki de en çok özleyeceğim karakter olarak hatrımda
kalacak, canikomu asla unutmayacağım. Tüm oyuncuların yeni işlerini
sabırsızlıkla bekliyorum. Emeği geçen herkesin yüreğine sağlık…