Yekta, bizimkilere Yargı Çetesi derken hiç de mübalâğa etmiyordu. Evet, onlar bu defa yargının karşısına çete olarak çıkıyorlardı. Birlikten kuvvet doğar, sözü boşa denmemiş. Ceylin’in ailesiyle yaptığı konuşma sonrasında, Gül de dahil olmak üzere Erguvan ve Kaya aileleri Mahşerin Dört Atlısına tam destek vermeye geldiler. Varsın mesleklerini kullanamasınlar. Karşılaştıkları her zorluğun üstesinden, birlik ve beraberlikle gelirler. Karşımızda muhteşem bir tablo vardı. İçimi, bir fincan sıcak çay içmiş kadar ısıttılar. İlginçtir ki Gül bile maraz çıkarmadı. Adeta kanatsız meleğe dönüştü kadın. Her an sahnenin bir yerinde yine bağıracak, diye tetikte bekledim. Tek endişem Erguvan ve Kaya’ların fazla kaynaşmaları. İki aile de üzerine belâ çekme potansiyelinde. Bir ara Gül ıspanaklı börekleri dağıtırken Metin’le göz göze geldiklerinde aklım tehlikeli düşüncelere dalmadı değil. Maazallah saatine gelir de tutar, diye korktum. Gül ile Metin’i aynı cümle içinde bile düşünemiyorum. Metin’i boş verin de yan yana gelmemesi gereken iki ismin bir araya gelmesi buram buram tehlike koktu. Belâ paratoneri Çınar ve kehanet avcısı Gül! Tam bir kâbus. İkisinin denk gelmesi tabii ki bölüm içinde başka bir bombayı daha beraberinde getirecekti.
 


Bütün kötülüklerin iyi niyetle yapıldığı yer ailedir, denmiş. Sözün sahibinin kim olduğunu bilmiyorum, ancak sonuna kadar söze katılıyorum. Bazen en acı darbeler aileden geliyor. Bilinçli veya öngöremeyerek. Hepsi de aile ilişkilerinin sınanması ile ortak sonuçlanıyor. İnsanı dış faktörler bu kadar yıkacağını düşünmüyorum. Aile içinde gelişen olaylar, kazadan ağır yaralı olarak kurtulmak gibidir. Aslında kötülüğü için değil ailenin refahı adına çaba sarf edilir. Sonunu ve etkisini düşünmeden hareket edilir. Sonrası ise tam bir felâket. Özgür’ün Çınar’a haber vermesiyle birlikte olacaklar az buçuk anlaşıldı. Bu defa ölen şanslı Serdar olacaktı. Yargı’da ne zaman görülmüş bir suçlunun sağ olarak kurtulduğu?

 
Yargı’da aile ocağına ateş düşüren kişi Çınar. Yaptıkları ne kadar bilinç dışı olsa bile ailesinin her bireyine zarar veriyor. İster istemez etkisi sancılı bir şekilde sürüyor. Bir domino atışına vurmuş gibi bütün taşların yıkılmasına sebep oluyor. Sema Ergenekon, Çınar karakter için basiretsiz ifadesini kullanıyor; ama bu düpedüz salaklık. Bir kere hata yaparsın. İkincisi hata olmaz. Çınar bunu kaç oldu, yapıyor. Çınar’ın dediği gibi sorunu kökünden kazımak sorunu çözecek mi? Ağzımdan kötü bir söz çıkmasın, diye epey gayret sarf ediyorum. Ceylin’in Çınar’ın yüzüne bakmaması, aileler arasındaki saçma küslüğün sebebi, Gül’ün, Metin ile Çınar’ı affetmemesi, Metin’in işi, Çınar’ın onuru… Bu liste uzar gider. Tüm bu sebepler için bile suç işlemeye değer mi? Adaleti sağlamak için adalete kurban gitmek mi iyi? Yazarken dahi Çınar’a inanılmaz sinirleniyorum. Tuğçe de aynı sebepten sinirlendi. Haklı bir isyanla Çınar’a çıkıştı. Yargı yayımlandığından bu yana ilk defa Çınar’ın aklının başına geldiğini düşündüm. Bu kadar olaydan sonra doğru yolu buldu, dedim. Drone fişinin Serdar’ın cebinden çıktığını söyleyerek bile ne kadar yol katetiğini zannettim. Meğer yanıltıcı bir fragmanmış. Çınar, bizim bildiğimiz Çınar’mış. Ama kesinlikle bahtsız değil.

 

Merdan Dede’nin ilk defa elinin uzunluğu işe yaradı. Yekta’yı bir anda etkisiz hâle getirdiği sahneleri izlerken (daha sonrasında başımıza ne geleceğinden bihaber şekilde) mutlulukla dolmuştum. Özgür’ün bir anlık şaşkınlığından yararlanıp çekiciyle Yekta’nın bulunduğu arabanın çekilmesi biraz olsun şenlenmemizi sağladı. Her bölüm büyük bir zevkle Yekta’yı izliyorum. Yekta Tilmen karakteri Uğur Polat’tan başkasında vücut bulmuş olsaydı bu kadar zevk alacağımı düşünmüyorum. Zira Yekta Tilmen tampon bir karakter. Dozu biraz fazla kaçtığında dünyanın en leş karakteri olabilirdi. Uğur Polat, Yekta’yı karikatürize ederek bir şekilde sinirlerimizi yatıştırıyor.

 
Çekirdeği bulmak için bizim Mahşerin Dört Tatlısı canla başla çalıştı. Nitekim izledikleri yol da onları şaşırtmadı. Çekirdek deliğini gördükleri an, Derya’yı aradılar. Ne hikmetse Turgut Âli Bey de Derya’nın arkasından bitiverdi. Büyük olasılıkla Derya’yı takip etti. Neyse… İyi oldu. Gözlerinin önünde delile ulaşıldı. Yalnız burada Yargı Melekleri’ne küçük bir eleştiri yapacağım. Şimdi senaryoda o kadar gözden kaçan olaylar varken buna mı takıldın, diyeceksiniz. Evet, takılıyorum. Benimki de mesleki deformasyon. Göksucan çekirdeği saplandığı yerden çıkarmak için “cımbız” istedi. Benim hassas noktamdır. Kullandığın aletin adını tam bileceksin. Cımbızı güzellik merkezlerinde kullanabilirsiniz, mutfakta da. Ama, laboratuvar ortamlarında veya kriminalde kullanamazsın. Küçük bir nüans farkı var. Bu konuda taviz vermem. Madem ki senaryoya destek anlamında, alanında uzman kişilerden yardım alınıyor. O zaman senaryoda geçen terimleri de daha dikkatli kullanacaklar. Adli laboratuvarda zehir gibi işler yaparken pense de cımbız diyemezsin. Sınavlarda laboratuvar malzemelerini sorarken ısrarla pensi dahil ederim. Cımbız yazan kâğıtları direkt çizerim. Kim yazdıysa dönem boyunca o kişiler öğrenene kadar peşlerini bırakmam. O nedenle cımbızı duyar duymaz kan beynime sıçradı. Bunu da yazıda bilhassa belirtmek istedim. Sema Ergenekon’un senaryoya destek anlamında böyle bilgilere ihtiyacı varsa seve seve yardımcı olurum. Tanıdık işi yapar kaşe de istemem. O değil de Göksucan ile Doktor Varol iyi iş çıkardı. Rapordaki sonuca göre çekirdek Eren’in silahıyla uyumlu çıktı. Doktor da artık işi kaptı yabana atmamak için sonucu birden fazla kişiye gönderdi. Burada Rafet’in eli zayıflamış oldu. Burada Göksu’ya (Duygu Serin) ve Doktor Anıl’a (Tolga Canbeyli) hayat veren oyuncuların da isimlerini anmadan geçmek istemiyorum. Oldukça başarılı performans sergiliyorlar.
 


Burak’ın üzerine kayıtlı olan evdeki oda patlatıldıktan sonra gerçekler açığa çıktı. Burak’ın kozmik odasına giren ekip, aradıkları tüm sorulara cevap buldular. Neva’yı boğan kişinin de Burak olduğu anlaşıldı. Neva’nın bu şekilde ölmesine içim acıdı. Turgut Âli’nin yaptığı basın açıklaması neticesinde Pars, Ilgaz ve Eren’in suçsuzluğu ortaya çıktı. Her şey bulundu iyi, güzel de Burak’a kim yardım ve yataklık ediyor? Yekta ve Serdar’ı bir kenara ayırarak söylüyorum. O kişi(ler) bulunmadı. Yargı Çetesi’nin çevresinde hâlâ serbest dolaşıyor(lar).  Tüm bu olayların yanı sıra kendilerine Yekta’nın dışında düşman olarak Haluk’u da kazandılar. Gelecek bölümlerde Haluk ve Yekta cephesinde hiç iyi işler dönmeyecek. Sanırım 6 ay sonraki mevzu da buraya bağlanacak.  

 
Yargı izleyicisine mutluluk haram. Şöyle ağız tadıyla keyiflenemiyoruz. Tam nefes aldık, derken önümüze Serdar’ı attılar. Serdar’ın terasına giden Çınar, Gül’e haber verince teras bir anda şenlik alanına döndü. Gül, Aylin, Osman, kızlar, Merdan Dede ve Çınar. İnanılmaz bir manzaraydı. Parayla kursan yapamazsın. Hepsinin bir araya gelmesi ortaya faili bizlerce meçhul cinayeti doğurdu. Yine kendimizi “Katil kim?” sorusunu sorarken bulduk. Kutlama yemeği de bu durumu kanıtlar nitelikteydi. Masanın bir ucu aşırı keyifliyken diğer köşesi gerginlikten kopacaktı. Aralarındaki gerilimi Defne hissetti. Haklı olarak da sorguladı. Masada Merdan Dede ile Osman yoktu. İkisi Serdar’ın cesedini çöplüğe bırakmaya gitti diye düşünüyorum. Arada boğuşma geçtiyse Çınar’ın boğazlı kazak giymesi oldukça mantıklıydı. Bir yandan da acaba kurşun mu sıyırdı, diye aklımdan geçirdim. Aylin’in masaya geç gelmesi, Parla’nın Aylin içeriye girdikten sonraki çaresiz bakışı. Akla herkesin katil olabileceğini getiriyor. Ancak, yanılmak pahasına Serdar’ı öldüren kişinin Osman olduğunu hissediyorum. Bu iş hiç de aile içinde hâlledilecek bir mevzu gibi durmuyor. Yazıyı kapatmadan önce küçük bir ayrıtı iliştirmek isterim. Serdar, Laçin’in evine Yekta’yı görmeye geldiğinde konsolun üzerindeki flamingolu objeyi eline aldı ve doğal olarak parmak izi de beraberinde geldi. Ufak bir kriminal araştırmada fena hâlde baş ağrıtacak gibi duruyor.


39. bölümde Philips Airfryer'da yemek yapan Derya Savcı'nın mutfağında bu bölüm Xiaomi Airfryer görüyoruz. 
Yargı sanat ekibine selamlarımla!

Bu hafta iş seyahatimden dolayı yazıyı epey geciktirdim. Elimden geldiğince yazmaya gayret ettim. Bölümde emeği geçen herkesin eline, yüreğine sağlık!
 
Mortis


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER