Hayat çok zalim bir öğretmendir. Önce sınav yapar, sonra dersi verir.
André Gide
Yaşamak. Başımıza gelen onca olaya rağmen yaşamak ne güzel şey? Her fırtınanın ardından yeniden doğar güneş. Unutma ki gece, kendini güne bırakır. Kış yeniden bahara döner. Yağmurdan sonra teskin etmek üzere çıkan ebemkuşağı, insanın yerden kalkmasına sebep olur. Gücünü, kuvvetini yeniler. Hayat sınavına karşı hiçbir korkusu yoksa; hele ki alnı ve yüreği kar gibi temizse iyi günler yakındır. Hayat sınavından ikmale kalsa bile kimseye karşı korkusu olmaz. Bilir ki bu sınav, aydınlık günlerin habercisidir. Yeter ki inancını yitirmeden dersini almış olsun. Hele ki yanında sırtını dayayabileceği sağlam dostları ve ailesi varsa iyi günler çok yakındır. Yaşamak güzel şey. Çok güzel şey doğrusu. *
Bölümü “Candaş” Turgut Âli’nin (a harfini düzeltme işareti ile telâffuz etmenizi özellikle rica edeceğim) bizim “üç silahşoru” görevinden uzaklaştırma haberiyle açmıştık. Bu “ani” karar, yalnızca üç silahşoru şaşırtmadı. Aynı zamanda Ceylin ve Derya’nın da şaşkınlıkla tanık olmasını sağladı. Geçen hafta “Umarım Haluk’un maşası olmaz ve adaleti yanıltacak yanlış kararlar vermez. Turgut Ali’yi sığınacak liman zannederken o limana yanaşamadan boğulacağından korkuyorum.” demiştim. Haluk ile Turgut Âli’nin Ordu eşrafından tanış olduklarını görünce sahneleri yüreğim ağzımda izledim desem yeridir. Ama aferin. Adalet terazisi şaşmadı. İnsan sarrafıymış. Turgut Âli, Yargı’ya gönlümüze taht kurarak veda etti. Turgut Âli Duymaz’dan ben razı oldum. Eminim ki Yargı Çetesi de razıdır. Belki başka bir boyut yeniden karşılaşırız. Yurdaer Okur’a keyifli oyunculuğu için teşekkür ederim.
Ceylin ile Turgut Âli’nin Pars’ın odasındaki konuşma sahnesi güzeldi. Sevdim. Derdi anlaşılan ve hislerin şeffafça dile döküldüğü bir sahneydi. Hislerden kastettiğim Ceylin. Cevval avukatımız burada yine şaşırtmadı. Tamamıyla dostlarını ve Ilgaz’ı savunma amaçlı olarak girdiği odadan müşteki avukatı olarak çıktı. Kaya ailesine yaraşır bir davranış. Madem ki Ilgaz dosyadan alındı neden müşteki avukatı olmasın ki? Ayrıca Turgut Âli’nin aldığı uzaklaştırma kararından da şikayetçi olduğunu cesurca dile getirdi. Çoğu insan, Turgut Âli gibi yüksek pozisyonluların karşısında ezikçe duruş sergiler. Ceylin ise her zamanki gibi dimdik durdu ve avukatlığın hakkını verdi. Takdire şayan bir davranıştı.
Turgut Âli’nin savcı olarak Derya’yı seçmesi hem riskli hem de üç silahşorun mesleki ahlakı açısından önemli adımlardan biriydi. Zaman içinde Derya karakterinin mahşerin dört tatlısının arsına girmesi ve kendini kabul ettirmesi benim için mühimdi. Zira Şükran Ovalı’ya karşı ola düşünceleri yazılarımı okuyan herkes bilir. Ama, Şükran Ovalı zamanla Derya’yı o kadar özümsedi ki performansından dolayı tebrik ederim. Derya’ya karşı düşüncelerimi giderek yumuşattı. Bu cepte. Bir diğeri ise Derya, Turgut Âli’nin açtığı soruşturmayı gayet profesyonellikle yöneterek benden bir puan daha aldı. Bence Turgut Âli de Derya’ya bu görevi bilinçli bir şekilde verdi. Bir nevi Derya’nın adalet terazisini ne kadar eğip bükebildiğini tartmak istedi. Eğer böyle bir düşünceyle yola çıkarak dosyanın savcısı olarak seçtiyse Derya dersini oldukça yüksek puanla geçti.
Ilgaz ve Ceylin’i en küçük nüanslarını bile hayranlıkla karşılıyorum. Kimi için basit gibi görünen “Çıkarken saçını kurutmayı unutma” tembihi bile kalbimdeki kelebeklerin havalanmasını sağlıyor. Ceylin’in ofisindeki tahta sahnesini sevmeyen yoktur. Elbet ben de içim eriyerek izledim. Sanırım neyden bahsettiğimi anlamışsınızdır. Tabii ki Yargı Melekleri’nin IlCey shiplemesinden söz ediyorum. Tüm fandomun gönlünde kelebekler uçurdular. Senaristlerin izleyici ile ilişki hâlinde olmalarını seviyorum. Özellikle bu sahneyle birlikte “Altın Kelebek” ödüllerindeki “Yılın En İyi Çifti” adaylıklarına da selam gönderdiklerini düşünüyorum. Evet, efendim herkes gibi ben de son zamanların en iyi çifti olduğunu tüm shiper’lığımla destekliyorum. Aralarındaki enerjinin bu kadar tutmasından ve uyum içinde çalışmalarından dolayı Pınar Deniz ile Kaan Urgancıoğlu’nu bambaşka bir yere koyuyorum. Sağ olsunlar. Kalbimiz çiçek açtı.
Turgut Âli’ye insan sarrafı dememin sebeplerinden biri de kesinlikle Rafet Amir. Rafet daha Turgut Âli’nin içeriye girdiğini görür görmez nümayişe başladı. O ara ciddi mi, diye hayretle baktım. Turgut Âli’yle hemfikir olmaktan memnun kaldım. Rafet’in eline bir kere koz geçti ya bülbül gibi şakımaya başladı. Maksadı bilgi vermek değil. Rafet gibi adamların bulundukları konuma nasıl geldiklerini hâlâ şaşkınlıkla sorgularım. Ne kadar tanıdık bir tablo değil mi? Aslında günümüzdeki birçok olayın vücut bulmuş hâlini Yargı’da görebilmek oldukça mümkün. Rafet de bu tip kişilerden yalnızca biri. Bulunduğu konumu hak etmediği gibi makamının verdiği sorumluluğu kaldıramayacak cinsten. Turgut Âli, konumunu nasıl hak etmediğinin bilincinde olarak Rafet’i soruşturmanın başına görevlendirdi. Düşmanını yanında tutacaksın ki kontrol altında tutabilesin. Güzel hamleydi. Rafet’in ne kadar karaktersiz olduğunu bildiği için Derya bu duruma fena bozuldu.
Turgut Âli ile Haluk Bey Amca’nın bir araya gelmesi hiç de denk gelmiş gibi değildi. Bu konuya dair endişelerimi daha önce de ifade etmiştim. Nitekim haklı da çıktım. Ancak, Turgut Âli’nin ayakları yere öyle bir sağlam basıyormuş ki endişelerimi feraha çıkardı. Yekta, Turgut Âli’den randevu alabilmek için Haluk kozunu oynamış. Yekta’nın HSK’da Turgut Âli Duymaz diye birinin varlığından haberdar olduğunu zannetmiyorum. Ona bu aklı yine Haluk Bey Amca vermişti. Yalnız anlayamadığım bir konu var. Haluk Bey Amca, Turgut Âli’ye “İdamında gözlerinin içine baktığın babanın hatırına,” diye bir cümle kurdu. Yanlış anlamadıysam Turgut Âli, babası idam edilirken izlemiş. Eğer aksi ise beni düzeltin. 1984 yılından bu yana ülkemizde idam cezası uygulanmamıştır. Turgut Âli’nin babasının da hukukçu olduğunu biliyoruz. Cebimizde bu bilgi varken ne işimize yarayacak? Haluk, Turgut Âli’yi niye bu olayla tehdit ediyor? Babasının ölüm şekli ile şantaj yapması hiç hoş değil. bu durumdan Turgut Âli’nin de hoşlandığını zannetmiyorum. Haluk ne yaparsa yapsın Turgut Âli’nin ona boyun eğmemesi ne kadar karakterli bir kişiliğe sahip olduğunu gösteriyor. Bir bölüm daha Turgut Âli karakterini Yargı’da izlemek isterdim. Umarım gelecek bölümlerde izleyebiliriz.