Bölümde sevdiğim bir diğer sahne ise Esma’nın, Adem’in
kendisi için aslında ne ifade ettiğini anlattığı sahneydi. Doğrusu onun
Adem’e fazla sert ve ön yargılı yaklaştığını düşünüyordum. Hele de geçen hafta
yargısız infaz yapmıştı. Ama Adem’i onun gözünden görünce onu neden
kabullenemediğini anladım. Tahmin etmem gerekirdi aslında. Bir kadının
aldatıldığını öğrenmesi zaten çok acı ve hazmedilmesi zor bir durum. Bir de
bunun her gün yüzüne yüzüne vurulmasını kaldırmak zor. Ama bunda Adem’in ne
kabahati var? Adem gibi Esma da aslında bu konuda öfkesini yanlış yere
yönlendiriyor. Bu suçun faili Fevzi ve Reyhan. Adem’i suçlayabileceğimiz pek
çok konu var ama bu onlardan biri değil. Şöyle de düşünebiliriz; Esma, Garip’i
hiç unutamadığı için kocasına istemeden de olsa kalben ihanet ederken, Fevzi de
ona sahiden ihanet etmiş ve böylece eşitlenmişler. Belki de bu, Esma’nın ihanet
konusunda, kendini affederek özgür bırakması için bir vesiledir. Çok ütopik
olsa da, bazen Esma’nın Adem’e anne şefkatiyle yaklaştığını, Adem’in kanayan
yaralarının bir nebze de olsa sarıldığını hayal ediyorum. İpek Bilgin ve Fırat
Tanış’ı böyle karşılıklı izlediğimizi bir düşünsenize. Dişleriniz kamaşmıyor
mu?
Fikret’e herhangi bir konuda hak vereceğim aklıma gelmezdi
ama Faruk’un Adem hamlesini yapmasındaki amaç ne olursa olsun doğru yer ve
doğru zaman ayarını tutturamadığı bir gerçek. Hadi Esma’yı filan geçtim,
Fikret’e danışmadan, onu daha önce ikna etmeye çalışmadan Adem’e iş konusunda
böyle bir teklif sunması ve bunu herkesin içinde yapması kabul edilebilir bir
şey değil. Esma, konağa taşındıktan sonra her şeyin tam da eskisi gibi
olamadığından yakındı ama aslında her şey tam da eskisi gibi oldu bir anda.
Faruk gene kibirle tek başına karar veriyor, Fikret gene keskin sirke küpüne
zarar atasözünü doğruluyor, İpek mutsuz, Süreyya çocukların peşinde...
Şeytan diyor ki, bırak da bir temiz dayak yesin şu Fikret. Belki aklı başına gelir!
Ama içlerindeki en umutsuz vaka tabii ki Fikret. Sinirlenirsin,
kızarsın, tavır koyarsın filan ama 5 yaşındaki çocuk gibi küsmenin, içip içip
dağıtmanın kime ne faydası var? Fikret iddia ettiği gibi, değişmek için elinden
geleni filan yapmıyor. Yalnızca bir adım atıp, diğer herkesin de onun baştan sona
değiştiğine koşulsuz inanıp güvenmesini bekliyor. Oysa ki güven dediğin şey
adım adım inşa edilir. Değişmek için gerçekten çabalayan olgun bir insan, bu
konuda Faruk’a tavrını koyar ama şirketteki yerini alır. Ayrıca İpek’e olan
tavrı da çok kırıcı. İş hayatında tecrübesiz olduğu için elinde olmadan bir
parça küçük görebilir belki ama, iş hayatını devamlı anneliğini hatırlatarak
baltalamaya çalışması resmen belden aşağı vurmaktır. İpek o çocukları
çeyizinden mi çıkardı? Fikret’e daha da yüklenirdim ama dua etsin ki şimdilik
hayati tehlikesi var, arkasından daha fazla konuşmak istemiyorum.
Osman, İpek’in kuzeni Gülbin yüzünden ömrü hayatında
işitmediği küfürleri bir gecede, seri halde işitti. O paçayı zor kurtardı ama
Gülbin’in sorumsuzluğu yüzünden hem araba haşat oldu, hem de Nazif feci dayak
yedi. O eski sevgilisi de ne psikopat bir şeymiş öyle, bir türlü hıncını
alamadı. Nikah masasında kızı bırakıp gitmesi Gülbin adına hayırlı olmuş valla, Allah kurtarmış. Yine de Gülbin için, gereksiz demiş miydim?
Haftaya hastane büyük yer kaplayacak belli ki. Dilerim
Fikret de, Adem de bu olaydan sağ salim kurtulur. Hazır hastaneye gitmişlerken
Esma da bir kontrole girse mi acaba? Ufaktan beni endişelendirmeye başlıyor.
Esma Sultan’a sahip çıkalım!