Beni çok mutlu eden Garip ve Esma evliliğini odağa
yerleştiren, son ana kadar da başımıza kötü bir şey gelecek diye korktuğum keyifli
bir bölüm izledik Cuma akşamı. Pamuk şeker gibiydi aslında bölüm; karın doyurmadı
fakat ağızlarda çok hoş bir tat bıraktı. Kasvetli, hoşuma giden yahut yeni bir
şeyler olmayan bölümlerden sonra, böyle yüzümde bir gülümsemeyle ekran başından
kalktığım bir bölümü sevmedim dersem yalan olur. Belki geçen haftadan bir tık
az sevdim ama sevdim. Hiç değilse iç sıkıntılarım değil, kahkahalarım eşlik
etti.
Dizilerde kimi sevilmeyen karakterler, kötü durumlara
düştüğünde içimizin yağları erir, oh olsun der ve o hallerini izlemekten zevk
alırız. Boranlar ise iyisiyle, kötüsüyle, hatasıyla, sevabıyla sevdiğimiz bir
aile. O yüzden onların içine düştüğü görece fakirlik (Neticede Nişantaşı’nda
yaşıyorlar!!), çok da hak etmeden yaşadıkları kötü olaylar bizi mutlu etmekten
çok üzüyordu. Üstelik benim adalet duyguma da zarar veriyordu. Bu kadar
üzüntüyü ve kasveti de kaldıramıyordum. O yüzden onların mutluluklarını,
neşelerini, dayanışmalarını izlemek, evlilik kararının ilanı, nişan alışverişi ve
kız isteme seremonisindeki kahkahalara eşlik etmek, damat halayına katılmak daha
keyifli. Kabul etmek gerekir ki, böyle bölümlerde fazla “yorumlanacak” bir şey
olmuyor. Yine de sevdiklerim ve sevmediklerim diye bir ayrım yaparak bölümü
değerlendirebilirim.
Sahneyi Akif gibi izleyenler el kaldırsın.
Bölümde en çok, Garip ile Esma’nın gözlerindeki ışıltıyı,
mahcubiyetle karışık heyecanı sevdim. Garip Esma’yı kendine öyle güzel
cümlelerle, Esma’yı öyle onore ederek istedi ki, herkes gibi dibim düştü benim
de. Tüm o odun Boran erkeklerinin bile gözleri doldu. Bu “odun Boran erkekleri”
tabirime maalesef ki Osman da dahil. Eskiden olsa, Fikret ile Faruk’u, hiç
ummadığım Akif değil de aşka saygılı Osman sakinleştirir ve sağduyuya davet
ederdi. “Hayal kurmanın yaşla ne ilgisi var?” cümlesini o kurardı. Çünkü naif aşktan,
her yaşta atan kalplerden en iyi o anlardı. Ne bu Faruk Boran tripleri? O bile,
Süreyya’nın ikna edici konuşmalarıyla daha çabuk yumuşadı. Bence Osman bu sezon
biraz fazla işlevsizleşti. Kendine ait bir hikayesi bile yok, başka hikayelerde
yancı olarak hayatını sürdürüyor. Esma’nın düğününde damat halayının provasını
yaptıktan sonra sıra Osman’ın düğününe de gelebilir mesela.
İsteme törenine çat kapı gelen Kıymet’in yüzsüzlüğünü ise
hiç sevmedim. Dedikoduya gelince en önden koşan, Esma’nın kuyusunu her fırsatta
kazan kadın, böyle özel bir günde yüzü hiç kızarmadan nasıl gelebiliyor hayret
ediyorum. Kıymet’e değil de, Emir’e haber verseydiniz keşke. Çocuğun
babaannesinin evlendiğinden haberi yok. Bir gelecek, evde Garip Dede’yi
bulacak!
Yazı devam ediyor.