İstanbullu Gelin’in 46.bölümünün efsane Melih Kibar bestesi Neşeli
Günler ile başlamasına ne kadar bayıldığımı tarif etmeye kelimelerim yetmez. Bu
topraklarda yaşayan tüm insanlarda aynı anda mutluluğu çağrıştırırken bir
yandan da topluca gözleri doldurabilen mucizevi bir bestedir, mirastır, hazinedir
kanımca Neşeli Günler, nur içinde yatsın Melih Kibar. Bölümün başında bu
besteyi duyunca sanki uzun zamandır eksikliğinin farkında bile olmadığım bir
parça çat diye oturdu yapbozun orta yerine, öyle bir uyum vardı aralarında. Akıl
edenin ellerine sağlık.
Dizinin geneline neşeli bir hava hakimdi bu hafta. Ada’nın
sonuçları iyi çıktı, Süreyya ve Faruk bebeklerinin kız olacağını öğrendiler,
Esma ve Süreyya sulh yaptı, Osman Burcu’yla barıştı, arka arkaya bir sürü
mutluluk geldi. Arka tarafta Adem’in planlar yapmaya başladığından habersizdi
elbette herkes, üstüne bir de kendini çok akıllı sanan İpek’in entrika girişimi
çıktı. İpek nihayet Adem’den bulacak bence belasını, bunca zamandır yok Esra’nın
abisi yok Süreyya’ya bulaşmak derken kendini çok uyanık sanmaya başlamıştı,
nihayet karşısında ona haddini bildirebilecek biri var. O kısma sonra
geleceğim, önce biraz güzel konulardan bahsetmek isterim.
Ne çok bekledik bu anı
Esma ve Süreyya’nın şahane bir ekip olmalarına bayıldım bir
kere. Esma’nın dernek başkanlığını bırakmaması için Süreyya’dan yardım isteyen
Garip’e, bunun için olabilecek en güzel çözümü bulan Süreyya’ya ve nihayetinde ‘Ne
derler?’ diye ömrünü tükettiği kalabalığın aslında kimse olmadığını fark eden
Esma’ya ayrı ayrı sarılmak isterim. ‘Şarkıcıdan gelin olmaz’ diye tepinen Esma’dan,
tüm Bursa sosyetesinin önünde şarkı söyleyen gelinine gururla ve sevgiyle bakan
Esma’ya giden yolda hem Esma hem de Süreyya çok yoruldu ve hırpalandı ama
geldikleri nokta hepsine değdi işte. Samimiyet ve özenle yapılan hiçbir şeyin
karşılıksız kalmayacağına inandırdılar bizi. Onları sahnede birbirlerine
sarılmış gözlerini silerken gören Faruk ne kadar sevindiyse biz de o kadar
sevindik. Bu arada Aslı Enver’i şarkı söylerken dinlemeye doyamıyorum, her
bölüm bir şarkı istiyorum şahsen. Bir de Süreyya Esma’ya sürpriz hazırlamaya
çalışırken Dilara ile aralarında geçen diyaloğu da çok sevdim, kayıtlara geçsin
isterim. ‘Kadın kadının kurdudur derler, inkar edebilir misin?’ ‘İsyan
edebilirim.’ Şöyle bir diyaloğu ekranlarda görmek nasıl güzel, nasıl umut
verici. Her mesajın illa kör gözüm parmağına, illa bir karakteri baştan ayağa
iyi ya da kötü yaparak verilmesi şart değil işte, böyle de olabiliyor.

'İşte kendini süper zeka zanneden bir gerizekalı Boran daha'
Şimdi hazır kadının kurdu olduğuna inanılan kadınlardan
bahsetmişken gelelim İpek’e. Gerçi İpek kadının değil, dünyada kim varsa
hepsinin kurdu olabilir zira aklı hırslarının çok gerisinde, sevgisi ise
sıfırın altında birisi. Ada’nın iyileşmeye başladığını öğrendiklerinde bir an
insani tepkiler verdi fakat Fikret’in ikinci çocuğa rağmen boşanmak istediğini
öğrenince hemen bildiğimiz İpek olmaya geri döndü ve telefon karıştırması
sayesinde eline geçen video ile ortalığı karıştırmaya başladı. Fikret’i
doldurmak mı dersin, Adem’e gidip kuzen şakaları yapmak mı, ne ararsanız vardı.
Bu kızın aklını başına ne getirecek gerçekten merak ediyorum.
Şimdi inandın mı Burcu?
Bir de Osman var tabii; Burcu’nun gidişinden sonra onu
sevdiğini fark edip, biraz da Süreyya’nın ona söyledikleri yardımıyla
cesaretini toplayıp Burcu’yu geri kazanmaya karar veren Osman. Burcu’nun
kafasını dağıtmak için kendini partilere vermeye çalıştığı bir akşamda kapıya
dikilen Osman, Burcu’yla konuşmalarına mani olup duran ve ‘Senden gelecek
beladan ne olacak lan?’ diyen adama attığı yumrukta çıkardı haftalardır biriken
sinirini. Burcu’nun Osman’ın o halini görünce yaşadığı şaşkınlıkla karışık
sevinçten nefret ettiğimi söylemem lazım, sadece Burcu’dan değil, sevildiğine
ikna olmak için böyle bir gösteriye gerek duyan herkesten tiksinirim. Tek bir
yumruk bile olsa şiddet şiddettir ve toplumda erkeklere yüklenen bu ‘erkek
olmak için gerektiğinde bir yumruk çakmak’ meselesi içimi kaldırır. Osman’ın
kendisine gerçekten değer verdiğine sadece bu şekilde ikna olmamıştır umarım
Burcu, zira yine aslında olmadığı bir adamın yükünü yüklemiş demektir Osman’a.

Nazarlardan sakındıklarımızda bu hafta
Yazıyı böyle sinirle değil, Garip’in ‘Bizden sinsirella
olmaz’ tatlılığı ile bitirmek isterim. Nihayet hayatta nelerin önemli olduğunu
fark eden Esma ve yıllardır eksiklendiği kadını artık kaybetmemeye kararlı
Garip’in aşkları, hayat arkadaşlıkları çok umut veriyor ve mutlu ediyor beni. Neşeleri
bol olsun. İyi seyirler dilerim.
*Neşeli Hayat filminin en sevdiğim cümlesi