Yaman hep kahraman, hep kahraman…
Bölüm boyunca “Sude’nin çamaşırlar şimdi ortaya dökülecek” ve Turunç Nadir hangi köşeden, hangi kutudan çıkacak diye neredeyse paranoyaya bağladık. Nadir, ters köşe yapıp Mertcik’i kaçırdı, MedCezir çok iyi bir final ve aksiyon sahneleri ve yer yer dinamizmini kaybedip, durgun giden bir akışla 56. bölümünü geride bıraktı. Final sahnesine geçmeden bölüme göz atıp kim ne yapmış bakalım.
 
Sude'nin dehşetlerinde bu bölüm
 
Geçen bölüm sonu, Sude’yle Turunç avına çıkan Yaman, neyse ki bir zarar görmeden bu tehlikeyi atlattı. Bay Aşk eski kurt tabi, Sude’ye karşı da alıcıları hep açık. Garip bir saatte evden çıkan Sude’yi görünce hemen uyandı, Yaman’ın başarılı yalanı falan kâr etmedi. Adam o kadar emin ki; hemen polisleri aramış. Hani, önce ben ya da adamlarım bir gidip baksınlar değil, hemen polis. Ya Sude sadece Kenan’la buluşmaya gitseydi oraya, artık Bay Aşk ihanete uğradığına mı yanardı, polislere rezil olduğuna mı, bilemeyeceğim. Bu sırada tepelerinde gördüğümüz helikopter kamerayı ise, ben başta Bay Aşk’ın işi sanmıştım, ama en sonda öyle olmadığını öğrendik.
 
Polis baskını sonrası alınan ifadelerde Sude’nin, aldığı CD’den hiç bahsetmediği, Yaman’ın gözünden elbette kaçmadı. Sıkıcı profesörünün dersinde kafasında ampul yandı ve CD’nin içeriğini ve dolayısıyla Turunç’un Sude’ye aslında neyle şantaj yaptığını anladı.
 
Sude'nin dertsiz tasasız günlerine özlemi sayesinde Mira'nın doğumunu da görmüş olduk.
 
Yaşanan bunca aksiyon sonrası Beylice Kadınları’nın tek yumruk olması, kızların annelerinin üzerine düşmeleri çok tatlıydı. Mira’nın annesinin odasından çıkarken, odanın anahtarını alması ayrıntısına ise bayıldım. Mira’nın zaten müthiş bir empati yeteneği var. Başta, annesini tehlikeye attığı için Bay Aşk’a çok kızmış olsa da, sonra onunla da empati kurup annesini sakinleştirdi. E insanın böyle kahraman bir sevgilisi olursa, onun da bazı özel yetenekleri olmalı değil mi? Bu arada looser’ların looser’ı Faruk da, Bay Aşk’a carlayacak bir sebep buldu ya, üstüne gitti de gitti. Canım sen de gözünü açsaydın, Sude senin de kapına geldi ama Yaman anladı, sen bir halt anlamayıp, kadını eli boş geri çevirdin. Zaten o borsadan kazandığı paralarla da Turunç’un yeni bir finansal kaynak bulmasını sağladın. Kazanırken bile kaybeden bir sen varsın, ama bunlar paradır neticede, yerine gelir. Sen asıl en büyük kaybı Sedef’i elinden kaçırarak yaptın, onu n’apacağız?
 
Ay ne tatlısın kılıfında "birazdan dalıcam" bakışı (İclal Tuna'ya teşekkürler)
 
Sedef’in boşanma kutlamasında bir araya gelen Sedef-Deniz-Selim aşk üçgeninin patlamasına çok az kaldı. Bu defa Deniz’in haline gerçekten üzüldüm yalnız. Selim’le Sedef resmen önce oynaşıp sonra tripleşen bir çift gibiydiler, hani üçüncü kişi sanki Deniz. O da kozlarını o kadar yanlış oynuyor ki, babasından dem vuruyor, Selim’e “senden önce o vardı” diyor. Ah Deniz ah! Selim gelemeyeceğini söylemek için aradığındaysa, hem hevesle “dış kapıyı açayım mı” diyor, hem de gelemeyeceğini tahmin ettiğini söylüyor. Deniz’cim bence sen o dış kapıyı aç, arkanı dön ve çık, daha ne bekliyorsun? Yalnız, Sedef’in yemek sonrası aktığı âlemlerden, eve bu kadar mutsuz gelmesine şaşırdım. Acaba sadece yorgun olduğundan mıydı? Dönüp Selim’in odası tarafına bakmasını, bu etkileşimin farkına vardığı ya da bizzat bu etkileşime katıldığından mı, yoksa izlendiğini hissettiğinden mi şeklinde yorumlamalıyız? Bunlar henüz cevapsız sorular, ama Sedef’in Selim’in duygularına tepkisini gerçekten DEV merak ediyorum.
 
Şu finaller bir bitsin...
 
Yaman-Mira cephesi ballı börek. Orkun’cuğum hâlâ uslanmamış, aralarını bozmak için fırsat kolluyor ama bu defa yağma yok! Yaman hep kahraman, Mira hep hayran, Yamira hep aşık, ne güzel! Yaman’ın kahramanlıkları gerçekten hayran olunmayacak gibi değil. Yetişkin ortalama bir Ya-Men, sadece birkaç saat içinde, şantajcılarla buluşup, yakalayıp, birkaç yumruk çakıp, polis baskınına uğrayıp, ifadesini verip, sonra sevgilisine ders çalıştırmaya dönebilir. Hangi kahraman değişen şartlara bu kadar kolay uyum sağlayabilir? Ben bunların yarısını yaşasam, elimin ayağımın titremesinden üç gün kendime gelemem(Leyla’yla mı benziyoruz ne?). Ama Yaman hem beyin hem kas kuvveti, olayları çözmekle kalmıyor, koşuyor, yakalıyor, yumruklarını konuşturuyor ve görevlilere teslim ediyor. Müzik yapımcısının yanında, yakında emniyetten de kendisine teklif gelecek. Sahi bu müzik yapımcısının teklifine de zorla evet dedirtecekler. Arkadaş, ben Yaman halka açılsın istemiyorum, ne gerek var? Bestelerini Mira’sına dinletsin bir tek, zaten çocuğun niyeti yok. Yok Nevin’i kurtarırmış, yok tatile giderlermiş. Nevin çalışmaya başladı, kendi ekmeğini kazansın, Kenan da modellikten yürüyecek, e tatil parasını da Selim Serez verir, hatta Asım Şekip Kaya bile verir artık. Tüm sıfatlarının yanına bir de popstarlığı eklemesin Yaman’cım ya! Asım Şekip dedim de, Bay Aşk’ın aile yemeğinde Yaman’ın da olması, Bay AŞK’ın Yaman’ı sürekli övmesi harika değil mi?
 
Alev alev bir Mira
 
Artık Nevin de Buluterler’de kalıyor diye, aklımızda hemen Yamira vuslatına dair fantezili hayaller oluşmuştu. Malum aksiyonlardan daha fırsat olmadı. Ama benden Yaman’a tavsiye, Mira’nın bence daha fazla bekleyecek gücü kalmadı. Şekerim öyle tatlı tatlı yürüyor ki Yaman’a. Yaman her zamanki gibi sakinliğini koruyor, görev bilinci her şeyden çok daha üstün.  
 
Doğru söyle bat-mobilin de var mı?
 
Altınkoy gençlerini son iki bölümdür çok az görüyoruz, özledim. Ben her zaman günlük entrikalı, laf sokmalı, eğlenceli bölümleri daha fazla sevdiğimi söylerim. Bu yüzden bir çabuk şu Turunç Nadir yakalansın istiyorum. Mesela Hale Orkun’un yeni sevgilisi Ceren için hain planlar yapsın. Kızın yerin dibine girmesini sağlasın. Hale ortalıkta bu kadar az göründüğüne göre ya evde bunalım takılıyor ya da plan yapıyor, kızın geçmişini falan araştırıyor. Yalnız Orkun’un Ceren’i Asım Şekip Kaya’nın partisine götürebilmek için onca dil dökmesine çok şaşırdım. O işin altından da değişik bir şeyler çıkacak gibi, hadi bakalım.
 
Mert, Bay Aşk’ın verdiği yemekte ortaklığa dair verdiği dersler sonrası, Uzay’a ikinci bir şans vermeye karar verdi, evine gitti. Eylül de Mert’in yokluğunda hemen soluğu onların yanında almış. Uzay da Eylül’ün kalktığı yerin yanına oturup kolunu attı, sanki Mert gelmeden önce Eylül’le o halde oturdukları izlenimini vermeye çalışıyor. Ah Mert ah, Bay Aşk’ın ortaklık konusunda söyledikleri çok güzeldi de, sen ortağını yanlış seçtin. Ortak dediğinin, senin yerinde gözü olmayacak, dedenle daha çok vakit geçirmelisin.
 
Kenan hakkında da söylenecek birkaç çift lafım var elbet. Sude’ye olan bağlılığını takdir ediyorum. Her ne kadar geçen bölüm Sude, onu bırakıp Faruk’la gitmiş olsa da, Kenan olayların gerginliğinden bunu sorgulamaya fırsat bulamadı. Tek amacı Sude’yi tehlikelerden korumak. Ama Sude’ye gel gidelim demesi, dünyanın en saçma fikri değil miydi? Canım senin Sude’yi Altınkoy’un dışına çıkarmaya bile paran yetmez, hislerin çok cici olsa da gerçek bu!
Ranini turuncusu içindeki 56. bölüm(capsler için Mortis sa'ya teşekkürler)

"Vecihi geliyor kaçın!"
 
Gelelim bölüm sonundaki Nadir’in oyununa. Turuncu kutuların hiç birinden çıkmayan felaket, bölüm boyu takipte olan uçan cihaz (dron??), Altınkoy’a Mert’in kaçırılma görüntülerini izletti. Mert’cim geçen bölümdeki minik kahramanlığının sevincini yeterince çıkaramadan Turunç’un eline düştü. Hep diyorum; Altınkoylu’lar yaşamlarının çok korunaklı olduğunu düşünseler de çok tedbirsiz davranıyorlar. Bu işlerin yarısı başıma gelse orduyla gezerim. Bölüm sonrası yayınlanan fragmandan da gördüğümüz kadarıyla Turunç Nadir Altınkoy’a daha çok bela olacak. 



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER