Düşlerle gerçekler ayrı ayrı yaşar*
Ayrı ayrı...
Birkaç haftalık memnuniyetsizliğim bir tanecik fragmanla dağılıvermişti. Haftalardır ilk kez heyecanlandım ana hikâyeye hizmet eden, bütünlüklü, aksiyonu ve duygusu yüksek o ilk fragmanı izlerken. İkinci fragman da aynı derecede güzel olunca tamam dedim, bu hafta, sevgili dizimle mesafeleri kapatacağımız hafta. Öyle de oldu, baştan sona dolu dolu, derli toplu, ne dediği belli, finale adım adım üstüne koyarak yürüyen ve finaldeki acıyı içimize işleyen bir bölüm oldu. Şükürler olsun!
 
Sevmeyi, ilgilenmeyi, özenmeyi ve sahiplenmeyi şundan daha iyi anlatabilecek bir hareket yok.^^
 
Hani bir arkadaşınız vardır, çok seversiniz, her şeyden sakınırsınız onu, hep iyi olsun istersiniz. Onunla sohbet etmek, zaman geçirmek, bir şeyleri paylaşmak, böylece yılları birlikte geçirmek güzeldir. Sonra bir zaman gelir, bazı konularda ayrı düşersiniz. Sizce o hata yapmaktadır, ona göreyse siz onu anlayamıyorsunuzdur. Tartışırsınız, çatışırsınız, nihayetinde çözemezsiniz dertlerinizi, kopamazsınız birbirinizden ama uzaklaşırsınız ister istemez.
 
Aslı benim çok yakın arkadaşımmış da onunla bir süre uzak kalmışız gibi bir hismiş bendeki. Geçen haftadan bu yana vardığım sonuç bu. Birbirimizi anlamaya çalışmış ama becerememişiz ve aramıza mesafe koymuşuz gibi. Oysa anlamak da yeterli değil aslında, hissetmek ve hak vermek de eklenmeli anlamaya. Şimdi ben Aslı'yı seviyorum, onun içinde bulunduğu cendereyi anlıyor, sıkışmışlığını içimde duyabiliyorum, fakat şu anda durduğu yerle ilgili bazı sıkıntılarım var. Yine de bu, benim onu sevmeme ve anlamaya çalışmama engel olmamalı daha fazla. Şimdi o mesafeyi kapatmak, Aslı'yı aramak ve karşılıklı bir kahve içmeye çağırmak istiyorum. Ebru'ya, onun arkadaşlığına çok laf ettim ama benzeri bir şeyi ben de yapmışım aslında, şimdi bunu telafi etmek istiyorum.
 
Evet, Aslı'yı anlamak zor, çok zor, ama bu, yanında olmak, hikâyesine tanıklık etmek istememe engel değil. Ben ne kadar kızarsam kızayım ve bu kızgınlığımda ne kadar haklı olursam olayım bu Aslı'nın hayatı, nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşar. Canı acıyacak, biliyorum, çok üzülecek, defalarca dibe vuracak, evet, ama bana düşen -onu çekip almaya gücüm yetse bile bunu yapmak haddim olmadığı için- onun yanında olmak, ona sarılmak, düştüğünde elimi uzatmak, yarasına pansuman yapmak, hiçbir şey yapamıyorsam da oturup onunla ağlamaktır.
 
Bölümün tek karelik özeti.
 
Aslı, kendisini anlamayan ya da akıl vermekte direten ben gibilere yanıtını net olarak verdi bu hafta: "Hastasın sen Ferhat, ama ben de doktorum, yeminim var, iyileştiririm." Aslı gibi biri, böyle körkütük âşık olmasaydı da bu hikâyede kendine bir yer edinmeye, hastaları tek tek iyileştirmeye çalışırdı, bunu da unutmamamız lazım.
 
Ayhan'la ani yakınlaşması, Aslı'nın hem bir dost eline ne kadar çok ihtiyacı olduğunun, hem de yaşadıklarından hiç ders almadığının göstergesi. Aslı insanlara kolay güvenen, hemen alışan, çabucak ısınan biri. İnsanı tedirgin eden bir saflığa sahip hâlâ. Daha birkaç gün önce en yakınım dediği kişi alnına silahı dayadı, üstelik tetiği de çekti, ama bunlar hiç yaşanmamış gibi Aslı bugün Ayhan'la canciğer dost oldu, fırsat olsa her şeyi de anlatacaktı.
 
Tamam, ben, bizler uzanıp sarılamıyoruz sana Aslıcığım, ama bak Suna var orada, seninle benzer sınavlardan geçiyor üstelik, onunla paylaşabilirsin aşkını da derdini de, ne gerek var dış kapının mandalını hikâyene ortak etmeye? Hiç kuşkulanasım olmasa, sırf bu ani yakınlık nedeniyle bile bir açığını arardım Ayhan'ın, öyle tuhaf görünüyor bu ikili. Belli ki Ayhan ileride dert olacak başımıza. Aşk üçgeni oluşturarak dert olabileceğini sanmıyorum -zira Ayhan'ın Ferhat'a âşık olması aşk üçgeni için yeterli değil, üçgen için Ferhat'ın da Ayhan'a meyletmesi gerekir- herhalde Aslı'yla yakınlık kurarak örecek çorabı başımıza.
 

 
Aslı'yı en çok Ferhat'a yapması gerekenleri söylerken seviyorum. Benim tanıdığım, sevdiğim, güvendiğim, yolculuğuna eşlik etmek istediğim Aslı o anlarda gün yüzüne çıkıyor. Tıpkı Özgür, Ferhat'ın yatağında ateşler içinde yatarken onu yeğeninin yanına gitmeye ikna etmesi gibi, Gülsüm konusunda da Ferhat'ın karşısında dimdik durdu, içinden geçen ne varsa hiç sakınmadan söyledi ve Ferhat'ın bu konuda herhangi bir şekilde eyleme geçmesine engel oldu Aslı. Aslı böyle kararlı durup geri adım atmadığı zaman Ferhat onunla pek diyaloğa girmiyor ama kendi aklından geçeni de yapmıyor en azından. Ferhat'ta kalıcı bir değişim yaratır mı bilmem ama ben keyifle izliyorum bu sahneleri.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER