Yamaç her zamanki gibi zekasını konuşturup, hainin İsa olduğunu bulurken, herkesi korumasının mümkün olmadığını da anladı. İsa’nın ölmesini asla istemedi. Ama maalesef işler istediği gibi olmadı. Zaten, Doğukan kollarında öldü. Efe kurtulacak mı, belli değil. Üstüne, İsa kendini kesti. Ve asıl hain hâlâ belli değil. Her şey o kadar çok üst üste geliyor ki; bu çocuk hangi biriyle baş etsin? Bir de ondan ilgi bekleyen bir sevdicek var evde.
 
Çiyan, Vartolu’yu kolaylıkla satar demiştim. Ama Yamaç bu durumu iyi değerlendiremedi gibi hissediyorum. Çiyan’la anlaşma yapmasını bekliyordum çünkü. Eline çok büyük bir fırsat geçmişti. Umarım bir flashbackle aslında Çiyan’la anlaştığını, Vartolu’nun oyunlarından rahatlıkla haberdar olacağını görürüz.
 
Sena’nın yapmak istediklerini takdir ediyorum. Ben de onun gibiyim. İnsanların hayatlarına dokunmayı çok severim ve bu konuda çabalarım. Ama ne yazık ki, taşıma suyla değirmen dönmüyor. Elimizden geleni ne kadar yaparsak yapalım, insanlar istemediği müddetçe değişmiyor. Sultan ailedekileri öyle bir baskı altına almış ki; hepsi ondan öyle korkuyor ve çekiniyor ki… Sürü psikolojisi var hepsinde. Hepsi itaat ediyor Sultan’a. Biraz cesaret etseler, biraz Sena’ya destek olsalar, bambaşka hayatları olabilir o evde.

Bu evin kuralları var! Benim haberim olmadan, toz gelip masaya nasıl konar? By Sultan Koçovalı.

Kısa kısa notlar
Aliço, canım Aliço! Böyle yanaklarını sıkıp, bağrıma basasım geliyor. Yalnız, çorbayı da öyle güzel içiyor ki; resmen canım çekti dün akşam. Diziyi izlerken bir yandan çorba içtik annemle. ^.^
 
Düşmanının yaptığı kötülükler değil de, dost bildiklerinin ihaneti çok acıtıyor insanı. İsa’nın ihaneti İdris için çok acıydı. (Tabii ki daha acısı Selim’in ihaneti o ayrı.) Yalnız, İsa mevzusunu daha detaylı izlemek isterdim. Neden ihanet etti hâlâ oturmadı bende. “Şeytana uydum.” yeterli bir cümle değil kesinlikle. Onu yetiştiren İdris’in öldürülmesine bile göz yumacak kadar ne ara hain oldu? Oysaki ben, sevmiştim İsa’yı. Bir de karısı hamileymiş. Yazık oldu.
 
Sena, Karaca’ya çok güzel yaptı. İçimin yağları eridi. O kıza birinin haddini bildirmesi, korkutması lazım çünkü. Celasun da, hastanede ayar verdi kendisine sağ olsun. Aynen böyle devam!
 
Çok çok üzgünüm ama; kuaförde Akşın’ın saç kesilme sahnesi tam bir fiyaskoydu. Hayatımda öyle kesim yapan kuaför ne gördüm, ne de duydum. Kuru kesim de öyle yapılmaz, normal kesimde. Hangi kuaför, fön çeker gibi saç keser? Tutam tutam al saçı ıslat, diğerlerini kuru bırak. Sonra hepsini geri bırak. O sahne kesinlikle gösterilmemeliydi. Akşın koltuğa otursaydı, sonra saçının kısa hali gösterilseydi, bizim için kâfi ve temiz bir sahne olurdu.

Evet Akşıncığım, kuaför saçını kesmeyi pek beceremedi ama; olsun. :)

Bölüm etiketinin bölümün konusuyla alakası yoktu. #AileHerŞeydir geçen haftanın konusuydu zaten.
 
Çukur hakkında konuşurken, RaniniTv okurlarından bazıları, Selim’in cinsel tercihinin farklı olabileceğini yazmıştı. Bu hafta ben de o hisse kapıldım. Avukatın onu tehdit ettiği fotoğraflar da, bunun kanıtıydı bence.
 
Mahallenin sembolü olan ve herkeste olan çukur dövmesinin anlamını öğrenme zamanımız geldi diye düşünüyorum.
 
Eypio’nun Çukur şarkısını çok sevdim. Şu anda yazıyı yazarken dinliyorum mesela. ^.^
Genel anlamda iyi bir bölümdü. Biraz daha aksiyonun dozunu arttırırsak, çok daha keyifli bölümler izleyeceğimize eminim.
 
Haftaya görüşmek üzere.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER