Sena ve İdris’in karşılaşması, beklediğimden daha iyi geçti. Tıraşa devam etmesini söylemesi, Sena’yla güzel bir bağ kuracağını hissettirdi bana. Güvendi çünkü ona. Samimiyet kurdu. Sultan’ın yapması gerekeni, İdris yaptı. Zaten Sultan, vallahi evlat olsa sevilmez! Kadının insani duyguları alınmış gibi. Evdekilere öyle bir baskı kurmuş ki, zavallı Akşın dışarı çıktı diye cezalandırılmayı hak ettiğini düşünüyor sayesinde. Valla ben, İdris’ten bile ümitliyim ama, Sultan’a karşı ı-ıh!
 
Bölümdeki Selvi Boylum Al Yazmalım sahnesi çok güzeldi. (Gelecekteki eşime buradan not: Aynısı istiyorum.) Filmin “Sevgi emekti.” mesajını, sonuna kadar hissediyor işte Sena. O evde, sevdiği adam ve kendisi için çok emek veriyor. Elinden geldiğince bazı şeyleri iyi hale getirmek için savaşıyor. Elbette, emek olmadan, bazı şeylerden feragat etmeden hiçbir şey olmuyor bu hayatta. Allah’tan Yamaç bu emeklerin karşılığını alabileceği bir adam da, yaptığı her şey ilişkilerinin daha da kuvvetlenmesine neden oluyor.

 
Seninle ilgileneyim, mahallenin dertleriyle ilgileneyim, acaba benle kim ilgilensin? by Yamaç Koçovalı. :)

İlişki demişken, Celasun ve Akşın’ın var gibi görünen ama aslında olmayan ilişkisine de değinmek istiyorum. Bu bölüm karar verdim ki; Akşın’ın kendini tehlikeye atmasına gerçekten değmez Celasun. Emek vermesine değmez yani. Boşuna kürek çekmek onunki. Karaca’nın yılanlığına da hiç girmiyorum. Sırf Akşın’ın canı yansın diye yanaşıyor Celasun’a. Bir de aklı sıra elinde kozu var şimdi. Celasun’un, Akşın’ı sevmediğine adım gibi eminim. Zaten niyeti hainlikse, Karaca ona daha çok yakışır. Akşın’a başkasını rica edeceğim, teşekkürler.
 
Kısa kısa notlar
Vartolu’nun adamı Çiyan, kesin satacak onu ve Yamaç’la iş birliği yapacak. Çünkü bu tip adamları beslemezseniz, parasını yeteri kadar vermezseniz, ilk önce size arkanızdan bıçaklar.
 
Vartolu’nun bütün görgüsüzlüğüyle para dağıttığı ve aklı sıra mahallede show yaptığı sahnede, mahalledeki küçük çocuklar hariç, hiç kimsenin parayı almaya yeltenmemesi çok iyiydi. Tok gözlülük budur! Vartolu istediği kadar göz boyamaya çalışsın, o mahallenin sahibi Koçovalılar.
 
Bölümün en iyi sahnelerinden biri, “Yamaç Koçovalı ben.”di kesinlikle. Adamım Koçovalı!
 
Son sahne heyecanlandırdı beni. Büyük ihtimalle Doğukan’ın aklından geçen onlar ama, yine de son sahne için baya iyiydi. Bu arada “Doğukan gerçekte kimmiş yahu?” diye baktığım doğrudur. Can Kızıltuğ’muş adı, haberiniz olsun. ^.^
 
Aliço’nun Yamaç’ın parfümünün içindekileri söylediği sahneye bayıldım. Bir de, bu bölüm özel harekatçı olabilir diye düşündüm. Bu halde olmasının sebebi askerken yaşadığı travmalar olabilir çünkü. Bakalım izleyip, göreceğiz.
 
Her hafta söylüyorum ve hep söyleyeceğim, Aliço’ya bayılıyorum yahu! Keşke onun gibi bakabilsek olaylara. Keşke “Çorba yeter.” diye düşünüp, ihtiyacımız olandan fazlasını istemesek bu hayattan. Gerçi şimdi “ihtiyaç” çok geniş bir kavram. Oraya girersem, çıkamayız. ^.^

Haftaya görüşmek üzere.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER