Kalp Atışı, 8 Eylül’de yayınlanan 10.bölümüyle beni benden
aldı. Çok sevdiğim anlar, üzüntüden çatladıklarım ve ‘Yok artık, bu ne saçma
oldu’ dediklerim arka arkaya geldi.
Üzdün bizi Bahar
Mevzuya en üzüldüğümden başlamak
isterim. Bahar’ın hayatını beklenmedik bir şekilde kaybettiği anlarda
gözyaşlarımı tutamadım açıkçası. Bunca zaman türlü çeşitli sebeplerle çok
kızdığım Bahar’ın tam da onu artık sevmeye başladığımız bir zamanda, üstelik
bir çocuğun hayatını kurtarmaya çalışırken ölmesi çok trajikti. Oğuz’un onu
kurtarmak için çırpınışları, Bahar’a olan aşkını itiraf bile edemeden onu
kaybeden Fatih’in hali, Bahar’ın gidişini öğrendiğinde perişan olan Esma, hepsi
de çok dokundu izleyenlere. Babası ve dedesini bir inandırıcılıktan bir miktar
uzak bulduğumu da eklemem lazım yalnız, özellikle dedenin sonsuz soğukkanlılığını.
Tam da olası bir Bahar-Oğuz aşkının hayallerini kurarken Bahar’a veda etmek istemezdim
açıkçası.
Gözümün önünden gitmiyor bu sahne
Bir diğer canımıza okuyan sahne
elbette Eylül ve çatıdaki polisin vedalaşmasıydı. Ölmek üzere olduğunu anlayan
adamın hali, onu kurtaramayacağını anlayan Eylül, adamın karısından bahsetmesi,
Eylül’ün ona Ali Asaf’ı anlatması en taş kalplimizin bile böğrüne bir yumru
oturtmuştur. Her konuda aşırı güçlü bir kadın olan Eylül’ün zaaflarını ve
gözyaşlarını ancak hastaları söz konusu olduğunda görebilmemiz çok hoşuma
gidiyor bir yandan da. Bu hem onun süper kahramanlığının gerçeküstülüğünü azaltıyor,
hem doktorluğuna olan güvenimizi arttırıyor. Öykü Karayel de o kadar güzel
oynuyor ki böyle sahneleri, o ufacık bedeniyle dünyayı sırtlayıp gidecek sanki.
Ali Asaf öyle diyorsa bütün kapılar açılsın madem
Gelelim mantıksızlık sınırlarında
gezinerek yersiz bulduklarımıza. Sezonlar dolusu Grey’s Anatomy izleyen her
insan gibi, çok sayıda hastanedeki silahlı saldırgan olayı gördüm ve bu
vesileyle birkaç kelime etmek isterim. Bir kere madem öyle elini kolunu
sallayarak hastanenin içinde gezebiliyorlardı, neden kimse gidip de çatıdaki
polisi kurtarmadı? Sonra o çok sinirli ve işine hâkim görünen silahlı polisler
Ali Asaf’ın gelip de ‘O çatıdaki kadın benim her şeyim’ demesiyle onun yukarı
çıkmasına izin verdi? Ali Asaf’ın babasını görüp eliyle fotoselli kapıyı açması
da normal şartlarda mümkün olmamalıydı elbette, amaç zaten tüm kapıların ne
olursa olsun açılmaması değil mi? Esma bile fink attı durdu koridorlarda. Bunun
bir tatbikat değil de bir dizi olduğunun farkındayım elbette ama biraz
gerçekçilikten de kimseye zarar gelmez.
Bahar’ın cenazesinde hayatının en
acıklı gerçeğini öğrenen Eylül’ün şokunun içimize işlemesiyle biten bölüm, bir
sonrakini merakla beklemeye başlamamızı sağladı. Tam da Ali Asaf’ı sevdiğini
kendine itiraf edebilmişken, ‘Dünya yıkılsa, ben ona sığınsam o beni korur gibi’
diyebilmişken Ali Asaf’ın babaannesinin raporunu değiştiren adamın oğlu
olduğunu öğrenen Eylül bununla nasıl baş edecek hep beraber göreceğiz. İyi
seyirler dilerim.