Ablası olmadan boğazından yemek geçmeyen Bayram Bey :D
Bayram Bey ve Süheyla Hanım’ın evliliğine dönelim. Bayram Bey ve Süheyla Hanım uzun bir yolun başından sonuna yürüyüp duruyor. Bazen bir yola sapıyorlar fakat o da ne? Çıkmaz sokak! Gerisin geriye dönüyorlar. Ben de isterim Süheyla Hanım, kendi yoluna baksın, Bayram Bey aldatmasın ama onların hayatı da böyle. Başka bir yol yok. Ve tüm bunları Süheyla Hanım o kısacık sahnede çok güzel özetledi. Gerçek bir profil Süheyla Cevher. Gerçek hayatta karşılaştığımızda üzüldüğümüz birçok kadından tek farkı yaşam şartları. Yok sayamam, küçümseyemem, kabullenmem ama anlarım.

"Süliş'in İntikamı" Şimdi sinemalarda!

Süheyla Hanım, mavi gömleği yer bezi yapınca hıncını çıkarıp hayatına devam etti. Biraz da ders verdi Bayram Bey’e. Ama o kadar. Yine o sonsuz döngüye girecekler ve yine bugüne kadar yaşanan her şey tekrarlayacak kendini.

Ve bir Hatice Hala mevzusunda daha Bade Cevher vurdu, gol oldu.

Hatice Hala da öyle. Evden kovuldu diye ders alacak mı? Hayır. Bir fırsatını bulup da eve geri dönerse yine aynı hareketlere devam edecek. Evet insanlar değişir ama bazı tutumlar hiçbir zaman değişmez. Bu da çok ince bir mevzu.

Kerimcim bu amca olma sevinci mi, baba olmama sevinci mi?

Tıpkı Kerim’in bebek korkusu gibi. Kerim, bir bebeğe sahip olmadan önce ne kadar korkuyorsa, bebeğe sahip olduktan sonra da o kadar iyi bir baba oluyor. Bebeklerinin doğumlarından önce yaptıklarını normal bulmuyorum elbet ama Hülya, dördüncü bebeklerine hamile kalsa bazı şeyler yine değişmeyecek. Kerim, yine korkacak, yine Hülya’yı tam anlamıyla anlamayacak.

Tablo gibi ^_^

Hülya ve Kerim, aşka aşık eder insanı. Kusurlarına, eksikliklerine rağmen öyle güzeller ki. Bir şekilde birlikte yaşamayı da öğrendiler işte. Mesela; Ali’yi yemek yaparken yakalamasının ardından hiçbir şey olmamış gibi davranmasında durumun çıkarlarına hizmet etmesi yatsa da görmezden gelebilmeyi öğrendi Kerim. Çünkü aşk, görmezden gelebilmeyi de gerektirir…

Bebeğin adı ne olacak acaba?

Düğme'yi yanında Zeynep varken öğrenen Hülya'nın, Zeynep'in bebeğini ilk öğrenen olmasına ne kadar sevindiysem aynı şeylere sevinen bir hale gelmelerine de o kadar sevindim. Mahir'in Hülya'yı dağ bayır gezdirip, 'Odun.' lafına takılmasına çok güldüm. Ali'nin kafa karışıklığına kahkaha atarken üzüldüm. Hatice Hala'nın getirdiği kadınların o kadar olaydan sonra "Bu kadar ağır tepki verilir mi?" lafına ise çok kızdım.

Hülya'nın Zeynep'in bebeğine çok sevinmesi mevzusuna geri dönecek olursak, ben olsam ben de çok sevinirdim. Zeynep'in değişimini, Hülya'nın ablası sebebiyle yaşadıklarını unutursam "Hülya neden bu kadar sevindi?" diye sorgularım. Ama 55 hafta boyunca aldığımız yolu unutup Hülya'nın sevincini sorgulamak da doğru gelmiyor bana. Elbette çocuğunu çalan ablasının bebeğine değil de 'artık' en yakın arkadaşı olan Zeynep'in bebeğine sevinecekti.

Bahar resmen trip attı :D

Kaldı iki hafta, iki bölüm. Herkesin emeklerine sağlık… Hayat Şarkısı’nın gerçekten bittiğine Pazar akşamı inandım. Keşke sonsuza kadar sürseydi ama her hikaye bir gün biter. Çok sevince üzülüyor insan ama güzelliklere de tutunmak gerek. O güzel gece için Most Production’a ve şahane sözleriyle beni çok mutlu eden, heyecanlandıran herkese çok çok teşekkür ederim! O güzel sözleri kalbimin en derin köşesinde saklıyor, veda ve teşekkür kısmını ise finalden sonraya bırakıyorum çünkü teşekkür listem epey kabarık. :)

En büyük teşekkürüm Raninim’e. Şimdi ve her zaman… Şansım ve uğurum o; elimi bırakmasın, düşerim. <3
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER