Yıllarca hayalini kurduğun şeye kavuşuyorsun ama bir tarafın
hep yarım. Eline tutuşturulan yüzüğe bakınca parmağına öylesine takılan yüzüğü
hatırlaman, düğünde çalan müziği duyunca düğününde edemediğin dansı anımsaman
hep bundan Hülyacım. Yarımsın hala. Üç tane güzeller güzeli çocuğuna rağmen,
yapbozun birkaç parçası hala eksik.
Anılar anılar...
Yaşanılanlar asla unutulmaz, yaşanılması istenmesine rağmen
yaşanılmayanlar gibi. Sadece tam tersi olduğuna inandırır insan kendini.
Doğurmadığı ama doğurmayı gönülden istediği çocuğu 9 ay karnında taşıdığına
inandı Hülya da. Tıpkı Bahar’dan şüphelenmediği günlerdeki gibi koşullamış
kendini.
Çocukken de öyleydi Hülya, inkar ederdi zaman zaman. Kapıya
gelen kurban etlerini görünce evlerinde et olduğunu söylemesi, ayağına büyük
gelen çorapların yeni olduğuna inanmaya çalışması… Hülya, hem çok değişti hem
de hiç değişmedi. Hülya’nın güzelliği de burada saklı zaten. Değişmeden
değişmeyi nasıl başarabilir ki insan?
İyi ya da kötü; hatıralar silinmez. An gelir acıtır en derinden ya da an gelir mutluluğa mutluluk katar...
Hiçbir yara tam anlamıyla kapanmaz. Parmağınızla
dokunduğunuzda hissedersiniz o incecik izi. Hülya’nın yaraları da böyle işte.
Hüseyin ve Zeynep’in hayatlarındaki ikinci perdeyi izlerken de içinde
kalanların sancısını derinden hissetti Hülya. İçinde kalanları biraz olsun
kapatacak bir evlilik teklifine Hülya’nın ihtiyacı olduğu kadar benim de var.
Zira Hülya’yı mutlu uğurlamak istiyorum, Hülya’nın çocuk yüreğindeki
eksiklikler tamamlansın istiyorum.
Gerçekten mi Zeynep? Gülün içinde yüzük mü var? :D
Hüseyin’in Zeynep’e evlilik teklifi ettiği sahnede aklıma
tek bir şey geldi. Melek… “Ben evlilik teklifini o kafede almak istemezdim.”
derken, hatta tweetlerken Zeynep’in zihnine doğru bir yolculuğa çıktık ve
düşündüğüm her şey birer birer aktı karşımda. O kafe güzel anılara ev sahipliği
yaptığı kadar kırgınlıkların da şahidi. Zeynep’in aldatıldığı, Melek’in bir
‘Cevher’ olarak eve girdiği günlerden miras. Yeni ve mutlu bir hayatın
başlangıcı olabilecek kadar huzurlu bir mekan değil orası. Zeynep de bunları
düşündü. Evet, Zeynep koca yürekli bir kadın değildi o zamanlar ama aldatılmayı
da hiçbir zaman hak etmedi. Zaten hiçbir kadın aldatılmayı hak etmez.
Bir silinmeyen hatıra da buraya çizelim.
Zeynep’in zihninden geçenler benim kapılarımı da kapattı
aynı zamanda. Ne zaman “Ama bak böyle olmaz!” diye itiraz edecek olsam bir
karakter aklımdan geçenlerin karşılığını gösteriyor zaten. Benim tereddüt
ettiğim her şey yazılmış, çekilmiş, oynanmış, bana sunulmuş; aldım, Zeynep’i
daha da iyi anladım.
Hüseyin’le ilgili düşüncelerim baki ama Bayram Bey’e
defalarca şans verildiğini düşünürsek ben de ona bir şans vermekten yanayım.
Denesinler ve bu sefer çok mutlu olsunlar. Çünkü hatalarından ders alabilmeyi
bilmeli insan. Zeynep bildi, mutluluğu hak ediyor. Hüseyin de öğrensin ve
sonsuza dek mutlu yaşasınlar.
As bayrakları as!
Ceren’in kardeş istememesi ise dünyanın en normal şeyi.
Çocukların çoğu kardeş istemezken Ceren gibi psikolojik olarak sıkıntılı bir
çocuğun eve yeni gelecek bebeği hoplaya zıplaya kabul edeceğini düşünmek saçma
olurdu zaten. Ama keşke Ceren’e bebek haberi daha sakin bir şekilde verilseydi
de çocuk şok olmasaydı. Zeynep ve Hüseyin'in Ceren'de yaptıkları hataları yeni bebeklerinde tekrarlamamalarını umut ediyorum. Çocuk resmen anne baba zayiatı oldu.
Tam Hüseyin'e kızacağım, aşık aşık bakıyor yumuşuyorum.
Hüseyin ve Zeynep’in evlilik teklifi sahnesi biraz
uzatılarak zaman kazanılan bir sahneydi ki finale yürüdüğümüz için bu da gayet
normal. Elde yeni hikaye üretilip işlenebilecek kadar zaman yok, olsa zaten
yepyeni yollara sapılabilirdi ki bunu daha önce defalarca yaptılar. Bitmesi
gereken bölüm belli, 57’yse vardır bir sebebi. O yüzden sahneler biraz
uzatılıyor diye keyfimi kaçırıp sanki daha önce izlediğimiz bölümler zaman
doldurarak yayına çıkmış gibi davranmayacağım. Hele ki yayın günü değişikliklerini unutup ekibe robot muamelesi hiç yapmayacağım. Ki ortalama bir Türk dizisinde kaç
bölümde işlenemeyen konuları bir bölümde işleyip nihayete erdiren de Hayat
Şarkısı ekibiydi, başkası değil.
Yazı devam ediyor...