Beş üzerinden beş!
Ah Hazan...

Fazilet Hanım ve Kızları'nda, beşinci hafta geçiş bölümüydü sanırım, çünkü ana hikayede ilerleme sağlayamadık. Öyleyse, bazı ana hikayeye bağlanan yan hikayeleri irdeleyelim derim, bu hafta için. 

Yasemin ve Gökhan Egemen çiftinden başlayabilirim mesela. Yasemin'i seviyorum; ne yaparsa yapsın çok seviyorum. Bu Hazal Türesan'la ilgili sanırım, bilemiyorum. Oyunculuğuna da mimiklerine de ayrı hastayım. Senarist, Yasemin'e "Yürü ya karakterim!" der mi bilemiyorum ama benden onay var. ^.^

Yasemin'e hinlik, cinlik yakışıyor; amenna. Lakin Gökhan'cığım için aynı şeki söyleyemeyeceğim. Yasemin'in gazıyla, birbirine giren iki kardeşini epey bir mutlulukla izleyecek kadar ne yaşadığını sormak istiyorum ona. 

Ve bu noktada, evlatlık olan veya babası Hazım Bey olan üç erkekten birisinin kim olduğunu gerçekten merak ediyorum. Belli ki, Gökhan maliyeti düşüreceğim derken, şantiyede ciddi bir güvenlik sorunu kaynaklı yaralanma vakasına falan sebep olacak. O zaman işte "altın çocuk" Yağız'ın ne yapacağı, ciddi merak konum. 

Selin'le alakalı konuşmaktan yıldım. Hayatımda gördüğüm en şımarık, en varoş, en kendini bir halt sanan karakter olma yolunda favori aday kendisi. Demek ki neymiş, yalıdan da varoş çıkabilirmiş. Ece'ye davranış şekli, abisi Sinan'la konuşma üslubu ve Nil'e boş vaadlerde bulunması kesinlikle tımarhanelik olduğunu gösteriyor. Benimle aynı fikirde olmayanları, sabahlara kadar konuşup ikna edebilirim. 

Selin birse, Nil ikidir. Anlamıyorum. O kıyafetleri yere atıp, Fazilet Hanım'a ya da Ece'ye yerde aldırınca, kendinizi ne zannediyorsunuz? Sizi saçınızdan sürükleyerek, sınır dışı etmek istiyorum. Sinirlerim bozuluyor izlerken, ben böyle bir absürt komedi görmedim. Anlamaya çalışmayacağım; buna tenezzül bile etmiyorum. Selin, şu saatten sonra "melek" olsa, umrumda olmaz sanırım. 

Fazilet Hanım'ın geçmiş hikayesini yavaş yavaş açmamızın zamanı geldi diye düşünüyorum. Aynı etten, kemikten olanların kendisine acımadıklarını söylerken, bahsettiği kişi ailesi miydi? Kocasından neden nefret ediyor? Sinan'ın odasında bulduğu, kocasına ait kazağı ellerken bile, o yüz ifadesi neydi? Bu gibi soruların cevabı ancak Fazilet Hanım'ın gizeminde saklı. Hazan'a hamileyken, onu düşürmeye çalışmasının sebebi dahi benim için büyük bir gizem konusu. Elbette tahminlerim var ama gerçeklerin bir an evvel gün yüzüne çıkmasını istiyorum; zamanıdır bence. Nazan Kesal'in ağladığı sahnelerdeki duygu yoğunluğunun bana tamamen geçmesi ise çok önemli bir ek detay. Fazilet Hanım, o kadar zor bir karakter ki hakkıyla yaşatıyor. 

Saliha Hanım'ın merdivenlerden yuvarlanması, Fazilet Hanım'a yalının kapılarını açmayacak gibi gözüküyor. Ama biliyoruz ki, ne yapar ne eder ve o yalıda kalır. Kalacaktır. Benim merak ettiğim kısım daha çok şu, Sinan Hazan'a gerçekten aşık olmaya başladıktan sonra, Fazilet Hanım'ın neler yapacağı. Çünkü Yağız'ın da Hazan'a aşık olması yakındır. Tüm bölüm boyunca evden dışarıya çıkmayan ağır kanlı Yağız, hiçbir şey yapmadı Hazan'la alakalı. Hikaye çok yavaş açılacak gibi görünüyor; ya da bir anda "bam bam bam" sahneler izleyeceğiz. 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER