Hazan ve Fazilet Hanım arasında, geçmişte ne olup bittiği bir sır perdesi gibi korunmakta ve yavaş yavaş açılmakta. Bu hafta, Fazilet Hanım'ın Hazan'a hamileyken, düşük yapmaya çalıştığına şahit olduk. İçim sızladı. Eğer Hazan, bunu biliyorsa, annesine duyduğu öfkeyi daha fazla tahmin edebiliyorum. Kendini, annesi tarafından hiç sevilmeyen çocuk yerine koyması gayet normal. Tüm olaylar yüzeye çıktığında, bu konu hakkında bol bol yorum yapabilirim sanırım.
Yüksek müsaadenizle, Yağız-Hazan-Sinan üçgenine gelmek istiyorum. Farkındaysanız orada bir üçgen yaratılacağı konusunda hala ısrarcıyım. Hatta fragmana dayanarak, biraz önden önden konuşmak istiyorum.
Kız adamı sever, adam kızın farkında bile değildir. Kız, kendini adamın onu asla beğenmeyeceğine ve sevmeyeceğine şartlamıştır. Ki, adamın da Sinan Egemen olduğunu varsayarsak, belki kız böyle düşünmekte haklıdır da. Ve yine kızın bu düşüncesi tekil değildir de. Fazilet Hanım, Hazan'ın gözünün içine baka baka "Erkek Fatma" dediğinde, tüm sert duruşuna rağmen kırılmaya çok müsait bir kalp taşıyan o genç kızın gözlerindeki acıyı yüreğimde hissettim. Bir adam tarafından beğenilmemek... Üstelik içten içe aşık olduğun, gizlice izlediğin ve kendini yanına asla yakıştıramadığın bir adam tarafından beğenilmemek... Geçirdiğin kazadan sonra, gözlerini açar açmaz önce aklına onun geldiği ve kolundaki seruma ya da başının dönmesine bakmaksızın odasına koştuğun bir adam tarafından beğenilmemek... Hazan'ın kırık dökük camdan kalbinde, herkesten saklayarak Sinan'a bir alan yaratmasını ve onu orada korumaya çalışmasını o kadar iyi anlıyorum ki, kelimeler kifayetsiz kalıyor.
Kız adamı sever, adam kızın farkında bile değildir. Bir gün adam kızı fark eder; peki aşk olur mu? İşte o, o kadar kolay değil. Yani en azından, bence. Sinan iyidir hoştur ama daha dün Ece'yi -istemeden Hazan'ı- Yağız karşısında düşürdüğü durumu düşünecek olursak, yarın bu ortaya çıkmaz mı? Peki o zaman Hazan'ın yüz dolarla beraber Yağız'ın yüzüne savurduğu "Pislik!" yakıştırmasını hak eden, esasen kimdir? Sinan Egemen.
Kız adamı sever, adam kızın farkında bile değildir. Bir gün adam kızı fark eder; abisiyle aynı anda. Üstelik kızın abiden bugün nefret etmesinin sebebi doğrudan bu adamdır. Fazilet Hanım'ın düşüncesinin aksine "esas kız" doğrudan Hazan'dır da esas oğlan kimdir, işte orası biraz muammalı. "Kim olmasını isterdin?" diye bana soracak olursanız, şimdilik bilemiyorum. İnsanların değişebileceğine inan birisi olarak, Sinan'ı Hazan değiştirebilir diye düşünüyorum. Bir yandan da aklım Yağız'a kayıyor, şüphesiz Hazan'ın onunla mutlu olacağına da kefil hissediyorum elbette.
Biraz da olaylara ve neler yaşanacağına bakmak gerek sanırım; karar vermek için daha çok zaman var. Fakat, Deniz Baysal'ı Yağız'la hastanede karşılaştıkları zaman, oyunculuğunu gözlerine yüklediği sahnedeki performansı için yürekten alkışladığımı belirtmek isterim. Ve yine final sahnesinde, Yağız ile Sinan arasındaki aşk ve nefret dolu bakışlarından dolayı, bir kez daha takdir ettim oyunculuğunu.
Bölüm, aynı konu ile yavaş yavaş ama sıkmadan da finale yine sarsıcı bir şekilde bağlandı. Üç haftadır, final sahnelerine bayılıyorum; gelecek hafta izlenmeyi garanti altına alan heyecanı, tavanda bırakıyorlar. Ve her hafta, bölümler daha da açılıyor ve artık konuların en içine kadar girebildik; yani Fazilet Hanım ve Kızları daha yeni başlıyor.
Emek veren herkesin gönlüne sağlık, haftaya görüşürüz.