Koca, yaşlı, şişko dünya!*
Al sana mutluluğun resmi Abidin.
Klaus, Elijah gibi boğazındaki o yumruyu tuta tuta yaşamıyor diye ızdırap ateşinden nasibini almıyor değil ki… Hope ile ortaya daha da çıkmış olabilir ancak temeli TVD zamanında Caroline ile çoktan atılmıştı. Onun ağzından böylesine pür bir şekilde bunu duyacağımızı tahmin etmezdim aslında ama araya giren o 5 yıl herkes için, çarkların büyükçe evrilmesine neden olmuş demek ki.

Klaus yalnız bir adam. Ve her ne kadar aksi gibi görünse de yalnızlığı sevmeyen bir adam. Yaptığı kötü şeyler şurada dursun, içindeki nefret duygusunu ön plana fazlasıyla atmasına rağmen köklerini sevgiye bağlamak isteyen bir adam. Rebekah’nın kardeşler arasında en sevgi dolu olan olduğu düşünülünce yüzyıllarca ona bağlı kalması, zalimlikle de olsa onu yanında tutması anlaşılabilir bir durum, insani bir ihtiyaç. Evet, yanlış okumadınız! Kökenin de kökeni olan vampir için insani ihtiyaç kalıbını kullandım. Başlarda en çok konuşulan konu bir parça insanlık duygusunun kalması idi ya, farklı bir şekilde de olsa Klaus bunu başarmış. En zor görüneni, en merhametsiz olduğu zamanlarda bile yapmış aslında. Niklaus Mikaelson’ın hanesine artı bir daha ekle Rıfkı! Şimdi de bunu Hope ile yapacak ve sanırım Rebekah’da yaptığı hataları onda yapmayacak. Umudum bu yönde en azından.

Dipnot: Klaus gülsün, dünya gülsün diyenler elime mum diksin! Resim yaparken şahanelerdi ayrı, Klaus’un oradaki yandan gülüşü şapşahaneydi.

Çok sevdiğin turuncular şahidim, yürüdüğün yol boyunca elini hiç bırakmayacağım.

Hope demişken… Geçen bölüm en sevdiği oyuncağını fırlatıp babasına koşan bir Hope yapmamışsınız diye bir miktar kızmıştım. Bu bölüm el ele tutuşma anı ile affettim gitti. Klaus’dan mütevellit, Hope ile kuracakları bağ benim için çok değerli bir noktada. O kısımların böyle nazik nazik, özenin âlâsı ile işlenmesi gerekiyor çünkü fikrimce. Eh, öyle de yapılıyor sayılır. Bu sebepten aynı karede göründükleri anlarda ben ağlamaya başlıyorum, sonrası işte bir şekilde geliyor. Hayley sezonun ilk bölümünde, anlamadığım bir güç ona kaldı demişti Hope için; bunun cadılık ile bağlanmasına sevinsem mi üzülsem mi bilemedim ben pek. Hope için bu bir kat daha fazla tehlike demek, daha çok düşman aynı zamanda da daha çok dost demek zira… Bazen ben de senin gibi düşünüyorum Hayley! Camdan bir kürenin içinde yaşasak ve yanımızda sadece en sevdiklerimiz olsa… Camdan bir kürenin içinde yaşasanız ve yanınızda sadece en sevdikleriniz olsa…

Hepinizden tiksiniyorum.-K.

Kol için söyleyecek tek bir şeyim var. Vazgeç tatlım! Sen kardeşler arasında en umursamaz ve benmerkezci olansın, titre ve kendine gel. Davina olsaydı tüm dünya şekerden yapılma formunda olmayacaktı. Davina olsa, gözünü kör eden hırslarına yenik düşüp iyi bir amaç uğruna başladığı şeyleri bile mahvedecekti. Sevgi böyle bir şey değil Kol, sırf sen sevdin diye o insan dünyanın en harikası olmuyor! Umarım gittiğin yerlerde bunu hatırlar ve öyle geri dönersin.

Freya’ya bir türlü sağlamlaşamayan güvenim bölümler ilerledikçe daha da çok sarsılıyor. Yaptığı her şeyin, aldığı onca kurt zehrinin, tıpçı kurt ile yaptığı anlaşmanın Mikaelson ailesiyle zerre ilgisi yok. Tamamen bencilce bir düşünce çıkacak bunun altından bence, zira sinsiliği diz boyu!

Vincent ve Marcel’in kaçırılan çocukları kurtarma operasyonu fazla kolay olmadı mı diye kaşlarımı çatmıştım ki… Polis Will beni yanıltmadı. Böyle büsbüyük bir yıkıntı da oradan geliyor, siz de sesini duyuyor musunuz?

Ben tüm bu doğaüstü varlıklar arasında en güçlü cadıları görüyorum. Galiba doğanın verdikleri ile en çok onlar haşır neşir olduğu için. Daha doğrusu, inanılmaz bir gücü içinde barındıran doğayı da yanlarına alıp yola öyle devam ettikleri için. Bir de bakıldığında bu vampir-melez-kurt adam döngüsünde hepsini bir hareketle hizaya alabilen bir tek cadılık var. Her zaman en çok korkulan en çok bastırılır. Cadıların gerek geçmişte gerek Marcel yönetiminde bastırılan taraf olduğunu düşünürsek tezimi doğrulamış sayılıyorum. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Merak ediyorum.

Marcel ve Hope’un bir bakıma kardeş olduğu gerçeği tokat gibi çarptı yüzüme, en okkalısından. Hiç o gözle bakmamışım onlara niyeyse. Bu aydınlanmayı yaşamak beraberinde benim kabullendiğim fakat onların henüz kabullenmenin kıyısından bile geçmedikleri bir ayrıntıyı da gözler önüne serdi. Ne kadar ve ne şekilde çırpınırlarsa çırpınsınlar bir arada kalmak zorundalar. İyi ya da kötü, güzel ya da çirkin, ayırt etmeksizin bu onların kaderinde var. Bu zalim dünya ne kadar uzağa kaçarlarsa kaçsınlar, onları bir araya getirmek için mıknatıslarını daima kullanacak. Aramızda kalsın ama bence bu koca, yaşlı, şişko dünya da**** her şeyin, sadece biraz sevgiyle hallolduğunun farkında.

Siz aynı yolda eskimişler! Kabul etmelisiniz ki suretiniz de kalpleriniz de birbirinize benzer!*****

Haftaya bu kıyılarda tekrar görüşmek üzere!
 

*Şebnem Ferah-Yağmurlar
**Birhan Keskin-Taş Parçaları
***Her zaman ve sonsuza dek.
****Adamlar grubunun aynı isimli şarkısı.
*****Adamlar-Koca Yaşlı Şişko Dünya şarkısının dizelerinden esinlenildi. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER