Aldığı akıllara zarar kararlarla hemen hepsine bizzat sebep olduğu trajedilerin yükünü daha fazla kaldıramayan 4. Murad kendini yollara vurdu ve uçsuz bucaksız ormanlarda hem ardında bıraktıkları açısından bedenini hem de kendisi açısından belli ki “kendisini” bütün bütüne kaybetti. 

Aşk-ı Derûn 4. sezonun en muhteşem sahnelerinden biri olan, Şehzade Mustafa’nın küçük oğluyla birlikte balçığa saplanıp kaldığı, kendisini üstüne atılan çamurdan ne yaparsa yapsın artık kurtaramayacağını anlatan, bence Türk dizi sektöründeki yapımları fersah fersah aşarak tüyleri diken diken eden güzellikte kotarılan o sembolik anlatımlı sahneye öykünen final sahnesinde, çamurlara saplanıp kalan Murad en büyük korkusu ve düşmanı, yani kendisi, tarafından yine sembolik bir şekilde boğuldu.
 
Böyle bir sahneden sonra o bataklıktan çıkacak olan 4. Murad’ın, kendisini boğmuş olan o zalim Murad’ı artık yeneceği ve kendine geleceğini beklemek yapılacak en doğru şeymiş gibi geliyor ancak bu defa öyle olmayacak belli ki. Murad içindeki zalimi yenmedi, tersine haftalardır adım adım atladığı acımasızlık basamaklarının en sonuna vardı. Kendisini kovalayıp duran, baştan aşağı siyahlara bürünmüş o mahşerin atlısı sanırım şimdiye kadar izlediğimiz Murad’dan geriye kalanları da öldürdü. 

Bundan sonra daha da sert, daha da acımasız, daha da amansız bir 4. Murad göreceğiz gibi. Zaten hali hazırda yeteri kadar karanlık taraftaymış ve o siyah atlıdan çok da farklı bir noktada değilmiş gibi görünen kendisi, bunun da üstüne nasıl çıkacak bilmem. Dahası celladına yenilmiş gibi görünen sorunlu bir adamdan, Revan ve Bağdat’ın fatihi büyük komutana nasıl evrilecek, asıl o merak konusu.
 
Kösem Sultan ise durumu kendi lehine çevirmek için ortadaki kaosu değerlendirme yoluna gitti. Abaza Mehmed Paşa’ya devlet işlerine tekrar el koyacağını yoksa bu gidişle ortada devlet falan kalmayacağını söyleyerek, birkaç hafta önce perde arkasından da olsa devralacağını söylediği yönetimi, kendisini tekrar “Saltanat Naibesi” ilan ederek açıktan devraldığını belli etti. Böylece Kösem projesi özelinde yapılmış olan en büyük yanlışın, yani Kösem Sultan’ın Saltanat Naibesi olarak imparatorluğu yönettiği yılların es geçilerek 2. sezona başlanmış olmasının yarattığı dev hayal kırıklığının ve seyircinin projeden kopup gitmesinin telafisine çok geç de olsa resmi olarak girişilmiş oldu.
 
Ana-oğul arasında sezon başından beri alttan alta sürüp giden sessiz sedasız iktidar mücadelesinin de artık açık açık başlayacağını varsayabiliriz sanırım bu bölümden sonra. Sezonun başından beri “divanımı toplayın” deyip deyip paşaları ve beyleriyle sadece Arz Odası’nda istişare eden oğlunun aksine Kösem Sultan, devlet erkanına olması gerektiği gibi Divan-ı Hûmayun’da kendisini göstererek sezondaki ilk adam gibi Divan toplantısını gerçekleştirmiş oldu. Savaş baltalarını çekti desek yeri. 4. Murad o bataklıktan çıkıp gelecek elbette ama bütün köprüleri atmış olarak. 

Nurgül Yeşilçay’ın performansı nasıl olursa olsun, devleti tek başına yönettiği yıllar seyirciye olması gerektiği şekliyle asıl gösterilmesi gereken zamanda gösterilmediği için 16 bölümdür haremdeki herhangi bir Valide Sultan noktasından bir adım ileri gidemeyen Kösem Sultan’ın, tarihe adını yazdırmasına sebep olan asıl kudretini ve sıradan bir Valide Sultan’dan farkını umarım artık tüm gücüyle görebiliriz dizide. Haddinden çok bile bekledik. Bu noktadan sonra yapım ekibi sağ kolunu başının arkasından dolandırarak sol kulağını tutmaya çalışacak ve kendini affettirmek durumunda kalacak. Savaşların anası ekrana nasıl yansıyacak göreceğiz bakalım.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER