Ortada bir cinayet var ve bunu Zeynep işlemiş gözüküyor o
görüntülerde, kabul. Ama şu insanın zihnini kurcalamaz mı; neden bu görüntüler
var? Odanın içinde, tam olayı görüntüleyecek açıda full HD kameranın ne işi
vardı? Nihan bunca yıl ve bunca badireden sonra, Kemal’den şunu hâlâ
öğrenememiş. Bir sonuca, bir kimseye çok çabuk ulaşılıyorsa, o sonuca ulaşılacak
yolun taşları önceden dizilmiş, o yoldaki engeller temizlenmiş ve öteki
patikalar gizlenmiş demektir. Bu görüntülerin çekilmiş olması bile,
görüntülerde bir bit yeniği olabileceğinin kanıtı niteliğinde benim gözümde. Ya
Kemal ve diğerleri Zeynep’i aklamanın “olmayan” bir yolunu aramıyorlarsa? Ya Zeynep gerçekten
bu konuda “ak”sa ve dolayısıyla var olan bir şeyi ispatlamaya çalışıyorlarsa? Yıllar
önce hiçbir umut ışığı yokken, Ozan’ın aklanması için var olmayan yolları
denerken, şimdi burada kabak gibi duran bir boşluğun peşinden elbette ki
gidilecek.
Aslında Nihan’ın da Kemal gibi, Zeynep’in Ozan’ın katili
olmamasını dilemesi lazım. Çünkü Kemal’in kardeşi kendi kardeşini öldürmüşse bu
durum onların ilişkilerini de az veya çok etkiler. Deniz’in halasının, Deniz’in
dayısını öldürmüş olması çok büyük bir travma ve bir kara sevda ne kadar sonsuz
olursa olsun, illa ki tortusunu bırakır. Olaya duygusal değil de biraz mantık
çerçevesinden baktığımızda, böyle bir gerçekliğe rağmen ortak bir gelecek
kurmak zor. Sevdiğine bakarken hep bu olayı hatırlamak, bir tarafın içinde hep
bir acı alevi yanarken, karşı tarafın da hep bir mahcubiyet duyması o ilişkiyi
yıpratır. Dolayısıyla ben Nihan’ın Zeynep’i suçlamaya hazır ve istekli tavrına
cidden anlam veremiyorum.
Kimse beni anlamıyoo! -.-
Üstelik Kemal Nihan’ın kardeşinin suçsuzluğunu ispatlamak
için bir sezon boyunca koşturdu durdu. Nihan da onun peşinden gitti, bir umut
diyerek tüm yolları tırmaladı, olmazları denedi. Fakat söz konusu kendi
kardeşinin öldürülmesi olunca, fail olduğu düşünülen Zeynep’e bu kendini aklama
imkanını hiç tanımadı, onu suçlamak için
hiç vakit kaybetmedi. Suçlamak bir yana, üstüne bir de, “Belki de suçsuz
olabilir.” diyenleri de payladı. Çünkü bu cinayette kurban olan kendi
kardeşiydi! Halbuki Ozan’ın öldürdüğü, adını bile hatırlayacak kadar
önemsemediğimiz kız da birilerinin kardeşi, birilerinin evladıydı. Kemal, eğer
gerçekten böyle bir durum varsa Zeynep’i adalete kendisinin teslim edeceğini söyledi.
Hatta hastanedeyken tüm o duygusal konuşmaya rağmen, hiç beklemediğim halde,
yaptı da bunu. Ama Nihan 7 sene önce aynı durumdayken kendi kardeşini polise
vermeyi düşünmemişti. Aynı şeyi yaşamış biri olarak kendisinin objektif
davranmadığı ortadayken, Kemal’i objektif olmamakla “suçlaması” çelişkinin dik
alasıdır. Fakat ne Kemal, ne de ateş menzilinde oldukları için Nihan’ın
öfkesinden yoktan yere payını alan Leyla ve Ayhan, bunu onun yüzüne vurdu. Nihan Zeynep’i suçlayabilir, hatta gidip polise de şikayet edebilir. Ama 7 yıl önceki kendisiyle, şimdi aynı konumda olan Kemal’i bunları yapmadığı için suçlayamaz, suçlamamalı.
Çünkü Nihan hem o merhametli ve sevgi dolu kalbi, hem
Kemal’e olan aşkı, hem de daha önce benzer durumu tecrübe etmiş olması nedeniyle
Kemal’in çaresizliğini ve ona göre “objektif” olamayışını en iyi anlayabilecek
kişilerden biridir. İlk anın öfkesi geçtikten sonra, olaya biraz daha sakin
baksa, en azından Kemal’i, kendisinden bir şeyler saklamakla suçlamasa, Zeynep’in
yaptığı veya yapmadığı şeylerin acısını ondan çıkarmaya çalışmasa, sırf durumun
inandırıcı olmadığını söylediği için feveran etmese ona daha yakışan bir tavır
sergilemiş olurdu. Hani köpeğin hatırı yoksa sahibinin hatırı vardır derler ya;
bu yüzden Nihan’ın da Zeynep’e duyduğu öfkenin önüne Kemal’e duyduğu aşkı koyup
bir parça daha sakin kalmasını beklerdim. Söylediklerine Kemal’in yerine benim
kalbim kırıldı. Bu kadar katı görüşlü ve hoyrat bir Nihan, benim sevdiğim ve
alışık olduğum Nihan değil. Benim sevdiğim Nihan, kanaması olan hamile Zeynep’i
tüm öfkesine rağmen hastaneye yetiştirecek merhamete ve sağduyuya sahip olan
kadındır.
Yazı devam ediyor.