Şahsi çıkarları uğruna payitahtı da ahalisini de
harcamaktan çekinmeyen hırstan gözü dönmüş sultanlar olarak Ayşe Sultan ve
Gülbahar Sultan da tam birbirlerine layık oldular gerçekten. Birisi Farya’dan
intikam alabilmek için yüzlerce masum insanın kellesinin gitmesine sebep oldu,
diğeri Kösem’i bitirebilmek için şehrin yarısını yakıp kül etti. Aslında bu
noktada Gülbahar Sultan’ın amacı sadece gemiye topladığı Kösem’e sadık olan
beyleri öldürmek miydi yoksa bütün şehre yayılacak devasa bir yangını
gerçekten planlamış mıydı biraz muallakta.
Diğer yandan saraydan uzak kaldığı yıllar boyunca
kimbilir ne vaatlerle ve nasıl kendi adına hizmet edecek fedailer şeklinde
yetiştirip kendine bağladığı hâlâ belli olmayan cariyelerin de hepsi intihar
eylemcisi şeklinde kendi canlarını alarak çıkacaklar sanırım diziden. İyi güzel
ama ölümleri ve ölmelerini gerektiren görevleri nedense hep çok basit oluyor ve
etkileyicilikten uzak çekiliyor. Bu bölümdeki cariyenin Cizvit Tarikatı’na
mensup biri olduğunu söyleyerek kendi boynunu şişleyerek ölmesi de bence çok
basit işlenmişti. Gülbahar Sultan’ın onca tehlikeli durumun içinden
tereyağından kıl çekmekten bile kolay şekilde sıyrılması inandırıcılıktan çok
uzak bence.
Birincisi bu kadın hangi ara ne dedi de gözlerini kırpmadan
canlarını uğruna verecek şekilde bu cariyeleri satın alabildi, ikincisi böyle
bir şeyi yapan cariyeden sonra yapılacak ilk ve en mantıklı iş Gülbahar Sultan’ın
peşine adam takıp ne yaptığını kolayca öğrenmekken Kösem neden ve neyi
bekliyor? Hatta cariyelerin intihar etmelerine bile gerek yok, Kösem kaç
haftadan beri zaten neyi bekliyor? Güvendiğin adamları Gülbahar’ın peşine tak,
ne işler çevirdiğini öğren, bu fedai cariyeler de daha adam akıllı ve gerçekten
fedailik gerektirecek hayati durumlarda yapsınlar görevlerini ki inandırıcı olabilsinler.
Bir de bölümün başında Kösem ve Gülbahar Sultan’ın
konuştukları sahnede savaşı ve düşmanlığı başlatan, ilk taşı atanın Kösem
olduğunu söyleyen Gülbahar, geçen sezonun sevilen karakterleri Halime Sultan,
Sultan Mustafa, Genç Osman ve Şehzade Mehmet’in adlarını anarak, dizi ekibinin geçen
sezonda yaşanan olayları ve karakterleri unutmadığını gösteren replikleriyle beni pek memnun
etti ama Kösem’le olan davasında kendi aralarındaki husumetin sebeplerini
anlatmak varken Halime Sultan ya da diğerlerini neden işin içine karıştırdı
anlamadım.
Biz hâlâ Kösem ve Gülbahar kavgası nasıl başladı, Sultan Ahmed’in
varlığına rağmen Kösem Gülbahar’ı hangi sebeplerle nasıl o kadar kolay
sindirebildi sorusuna cevap bekliyoruz. Gülbahar Sultan “o zamanlar köşeme
çekilmek ve susmak bana daha doğru gelmişti” diyerek birkaç bölüm önce üstü
kapalı bir bahane sunmuştu ama bence yetmez. Nedir bu ikisinin asıl derdi,
nasıl bu noktaya geldiler, seyirci olarak benim asıl merak ettiğim o.
Önümüzdeki hafta yayınlanacak olan 12. bölümle birlikte
Bağdat Fatihi 4. Murad macerasında yepyeni ve oldukça farklı bir sayfa açılacak
sanıyorum ki. Bölümün yayınlanan ilk fragmanı da oldukça farklı tonlarda ve
merak uyandıran bir fragmandı. Bakalım neler ne kadar değişecek, hikaye ve
karakterler ne yöne gidecek? En önemlisi de bakalım bu yol ayrımının ışığında,
finalini izledikten sonra geriye dönüp baktığımızda şimdiye kadar izlediğimiz
bölümlerin bu şekilde tasarlanmasının bir anlamı varmış, meğerse birçok şey
planlandığı gibi gitmiş diyebileceğimiz tutarlı bir sezonun ortaya çıkıp
çıkmayacağı. Sabredelim, görelim.