Bu bölüm herkes mecazi ya da gerçek
hapishanelerinden çıkmaya çalıştı. Kimisi gerçekten çıktı, kimisi çıktığını
zannederken aslında kendini daha büyük bir hapishaneye soktu.
Pelin korkularını bir kenara bırakıp, aşkını itiraf
ettiğinde Arda’ya olan aşkından kaçmak için yıllardır kendini içine kilitlediği
hapishanesinden kuş gibi uçuverdi. Kendi uçarken, Arda’nın da kilitlerini açtı
ve yıllarca içlerinde yaşadıkları aşka "merhaba" demiş oldular. Yalnız bu aşkın
ufak bir sorunu var. Yıllardır birbirlerine devre gibi davranmış, içimizi
ısıtan bu tatlı çift birbirlerine nasıl hitap edecekler? Biz izleyicilerin
isimleri kısaltıp bulduğumuz (NilMet gibi) bir hitap şeklinden bahsetmiyorum.
“Devrem” deseler olmayacak, “sevgili olduk” deseler Pelin’e göre ergen
kaçıyorlar. “Aşkım” Arda’nın tutkusunu anlatmak için çok kısa kalacak. Derken
Arda en güzel aşk sözcüğü ile geldi: “kalbim”. Henüz Pelin bu hitap şekline alışamadı.
Ancak bir insana “sen benim yaşam kaynağımsın” demenin en güzel örneği idi. Pelin’in
devre alışkanlıklarından çıkması zaman alacak gibi. Ama Arda’nın elini tutması
güzel bir başlangıç oldu.
Kızlar şoklardan şok beğenirken.
Metin, Nilüfer’i istemeyerek de olsa özgür bırakıp,
kendini bu aşka hapsetmiş oldu. Nilüfer ise yine benden alkış alan o cümlelerle
Metin’in O’nu "özgür bırakmadığını, Metin’in sevgisinde tutsak bıraktığını"
söylerken aslında Metin’e olan aşkını başka türlü itiraf etmiş oldu. Nilüfer,
aynı zamanda, Metin’e içinde bulunduğu hapishaneyi “baba nefreti” yüzünden değil böyle yaşamayı seçtiği için yarattığını söyleyerek acı bir tokat attı. Bence bu tokat ilerleyen bölümlerde NilMet aşkı için de yeni bir pencereyi açık bırakmış oldu.
Haftalardır NilMet severlerin isyanını senaristler görmüş olacaklar ki Mert’e
yeni bir talip çıkardılar. Hem de ne talip? Belki de NilMet’çilerin Mert’e olan
kızgınlıklarını çıkarması için Melike’nin sevimsiz kızını O’na aşık edecekler...
Biz 13. bölümden itibaren şahit olsak da 27 bölümdür
Hüseyin de berbat bir hapishanenin içerisinde. Sibel’in kafasına sıktığından beri
bu hapishanenin duvarları iyice daralmakta. Bu daralmanın nefesini kestiği nokta ise Ömer’in ameliyat olmayı ret etmesi idi. Ömer’i bu durumlara getiren kendisi
olmasına rağmen daha önce sebep olduklarını unutmuş gibi. Hüseyin, Sibel’i vurarak
Ömer’in kalbinin diğer yarısını alınca "nasılsa yine de yaşar" diye düşündü
herhalde. Ömer’in fiziksel bütünlüğünü kaybedecek olması, O’nun ruhunda açtığı
yaralardan daha çok etkiledi Hüseyin’i.
Bu bölüm “Hüseyin nasıl kurtulur?” şovunu izledik.
Hüseyin bin beş yüzüncü kez Ömer’e beylik laflar edip O’nu davadan
uzaklaştırmaya çalışırken, Ömer yine yeniden Hüseyin’i oracıkta asfalta gömdü
desek yeridir. Kurtuluşu ve kardeşinin affını yine Tayyar’da aradı Hüseyin.
Arda’dan herkese bahsettiğinde Arda’yı harcayacaklar diye çok korktum. Ama
Hüseyin kardeşlerini korumaya karar vermiş olmalı ki bambaşka bir planla hem kendi
paçasını, hem Elif’i, hem Ömer’i hem Arda’yı kurtardı. Bence kurtardığını
sanıyor. Tayyar harcanan böbreğinin intikamını almayacak ve Hüseyin’in zaferine
göz yumacak? Paralel evrende belki ama Kara
Para Aşk dünyasında bence imkânsız. Tek avuntumuz Arda “şimdilik” ölmedi
ama Hüseyin’e dair şüphelerinden keşke vazgeçmeseydi.
Bu dizinin efsunlu iki karakteri var: Ömer ve
Tayyar. Birinin şeytanı bol, birinin koruyucu melekleri ama nasıl hala
bilmiyoruz. Tayyar şeytanları sayesinde her taşın altından çıkabiliyor. Baş
komiserden, savcıya, avukatlara herkesi satın alabiliyor. Satranç tahtasının
veziri gibi bir sürü piyonu var. Hem de kendilerini Tayyar’a feda etmeye hazır.
Misal, her gördüğümde iki dene vurmak istediğim, Elif’i hapishane sıkıştıran o
kızıl sakallı Mahmut komiser gibi. Öte yandan, Ömer daha dün Van’da iken bugün
İstanbul’daki herkesi kendine inandırabiliyor. Bu bize bir kere daha gösteriyor
ki bu hayatta önemli olan ne yaptığın değil kimi tanıdığın. Çünkü Ömer, Sami
komiser emniyet müdürünün arkadaşı olmasa baş komiseri yumrukladıktan sonra
görevinde kalamazdı. Ya da bu bölümde olduğu gibi emniyet müdürünün karşına
geçip kanıtı olmadığı halde olanları anlatacak ve ışık hızı ile emirler
verilecek, yerler değişecek: Lambaya püf de! Ömer’in annesinin nefesi çok
kuvvetli herhalde? Öyle ki Ömer’in gönül gözü altıncı hissi gibi oldu.
Maşallah, o kargaşada Elif’in ona İtalyanca söylediği her şeyi tek tek
hatırladı.
Bu efsun durumu dizinin yapısına da çok net
yansıyor. Dizi ya siyah ya beyaz ilerliyor. Ortası yok. Ya bir bölüm her şey
çok kötü, tepe taklak oluyor ya da bir bölüm her şey güllük gülistanlık,
pespembe geçiyor. Geçen bölüm Elif’in başına gelmeyen aksilik kalmamıştı, Aslı
ile Nilüfer yalnız kalmıştı, Metin Nilüfer’i boşamıştı. Bu bölüm her şey o
kadar yolunda gitti ki savcının kızı kurtuldu, savcının satın alındığı
öğrenildi, muhbir bulundu, Hüseyin temize çıktı, Arda ile Pelin sevgili oldu ve
en sonunda Elif hapisten çıktı.
Aşk her yerde koşulsuz yaşanır.
Elif hapisten çıktı desem de bence sadece fiziksel
olarak o duvarların arasından çıktı. Birkaç gündür yaşadıkları, Kavafis’in
şirinde dediği gibi nere giderse gitsin peşini bırakmayacak. Kişiye özel bir
yağmur bulutunu başının üstünde taşıyormuş gibi. Pek tabi bu durum aşklarına da
yansıyacak çünkü Elif bu davanın peşine düştükçe mahvolduklarını en yakından
deneyimledi. Ömer ise bu durumlardan sonra daha da hırslanacak. Biri durup
dinlenmek isterken biri son sürat devam etmeyecek isteyecek ve bir noktada
aralarındaki denge bozulacak. Belki, çok ufak bir ihtimal ama bu sırada Levent
atıl durumda olmaktan çıkabilir.
'Nefret' Hala
Gelelim dizinin sürprizine. Aslı’nın tabiri ile “Nefret
Hala”, Nedret Hala köşke geldi. Nedret Hala’nın köşke girişi de olaylı oldu
tabi. Ancak Nedret Hala’nın gelişi ve Aslı’nın Ömer’in ailesinden haz etmemesi
durumu Ömer’in yoğun bakımdan çıktığı akşam Ömer’lerdeki akşam yemeğinde
karşımıza çıkan iki aile arasındaki sınıf farkını daha da gözümüze sokacak
gibi. Her ne kadar Ömer Levent’i odadan çıkarmak için “bu mesele aile meselesi”
diyerek kendini Elif’in ailesi saymış olsa da. Arda ve Pelin aşkı coşarken
sanırım ilerleyen bölümlerde Ömer ve Elif aşkı artık cicim aylarından çıkmış
olacak. Işıl Yücesoy diziye yeni bir soluk olurken, Nedret Hala da yeni bir
çatışma kaynağı olarak diziyi şenlendirecek gibi. ElMer’ciler bu durumdan
birazcık kötü etkilenecek gibi duruyor ama bakalım.