Romantik komedilerin de başımızın üstünde yeri var Kemal!
Nihan nihayet Emir’in uçurum kenarında kendisine verdiği “dersi” Kemal’e itiraf etti. Doğrusu ben Kemal’in bu duruma daha büyük bir tepki vermesini beklerdim. Gidip Emir’le açıktan kavga etmesini kastetmiyorum tabii ki ama öfkeden ziyade, Deniz’in hayatı için daha çok endişelenebilirdi, biraz daha panikleyebilirdi. Tepkisi ilk etapta direkt Emir’e yönelik olunca, mesele Deniz’in varlığından çok Emir’in yaptıklarıymış gibi duruyor. Öyle olmadığını biliyorum ama sanırım ben artık Kemal’de Deniz’e özleminin yanı sıra, “Ya Deniz’e bir şey olursa?” korkusunu ve ebeveyn sorumluluğunu da görmek istiyorum. Ondan bir beklemediğim tepki de romantik komedi hikayeleri konusunda geldi! Romantik komedilere haksızlık etme Kemal, sen bu koşuşturmaca içinde seyredememiş olabilirsin ama orada da birbirine bakınca depremlerle sarsılan, elini tutmak için günleri sayan çiftler var. Tabii biz onlara (Kiralık^^) aşk diyoruz ve onların tadı da başka, ama sizinki sevda…  Gözyaşlarıyla beslenen, engelleri aştıkça güçlenen bir kara sevda… Bu da başka bir kulvar işte; kendi hikayelerini tırnaklarıyla kazıya kazıya var ediyorlar. Zorluğunu anlamayana da, Kemal ve Nihan adrese teslim niteliğinde, “Yaşamayan, imkansızlığını bilemez.” ana fikirli bir konuşma yaptı zaten.

“Seni gördüğüm o günden beri 
Kalbim perişan gönlüm bir deli
 
Sana yazdığım beni anlatan
Aşkımla dolu bu sözlerimi

İşte bu bizim hikayemiz öyle saf öyle temiz
Kenetlenmiş ayrılamaz kalbimizde ellerimiz

Kanımda canımda dört yanımda
 
Senden başka hiç kimse olmasın
Bir gün dönse yeter bana
Gözlerim yolda kalmasın”*

Kendi hikayesini yazmaya çalışan bir diğer kişi de Zeynep. Hakan’ın evine yerleşmesini beklemiyordum fakat sevdim. Gerçi durum Zeynep’in, Hakan’ın cinayet soruşturmasına yakın olup gerekli bilgileri edinerek gerekirse müdahale etme isteğinden kaynaklanıyor ama olsun. Yani Zeynep’in kara sevdasını bilmesem ve ortada bir cinayet şüphesi olmasa Hakan komiserle ikisini tatlı tatlı shipleyeceğim. ZeyHak nasıl? Bu arada Emir’in Zeynep konusundaki tutumunu da anlayamıyorum. Hem Nihan’dan asla vazgeçmiyor, hem de Zeynep’i bir türlü özgür bırakmıyor. Sırf ego tatmini içinse çok yazık. Zaten Nihan’ın hayatına ipotek koymuş vaziyette, bari Zeynep’in aklını bulandırıp, yolundan şaşırtmasın.


"Sonrası iyilik güzellik..."

Leyla ve Ayhan, kaplumbağa hızında ilerleyen ilişkilerinde bu hafta pek bir yol kaydetmediler. Halbuki Ayhan Leyla’yı bir kere öptü, ikinin hatırı kalmadı mı? Eh ikinci defa öpse üçün boynu bükük kalacak. Sonra bunun dörde, beşe kadar yolu var gençler, durmak yok yola devam! Tercih değiştiren Leyla, güzelim evi yerine hisselerini seçerek hem Kemal’e destek oldu hem de Emir’in evine yerleşip o evde Nihan’ı destekleyenler cephesine bir nefer daha kazandırdı. Bir taşla iki kuş! Eve yerleşmesi kısa vadede Deniz’in kaçırılmasına yardımcı oldu, uzun vadede işimize daha da çok yarayacaktır, beğendim bu hamleyi.

Nihan ve Müjgan Hanım’ın dertleşmesi bölümün en etkileyici sahnelerinden biriydi. Umduğum gibi Müjgan Hanım sağduyulu biri çıktı ve Nihan’a yardım etti. Nihan “Emir sevdiklerini bir korku imparatorluğuna hapsediyor.” tespitini yapınca Müjgan Hanım’ın da kendi yaşadıklarıyla empati kurması doğaldı. Müjgan Hanım fiziksel olarak yatağa ve dolayısıyla Galip’e mahkum oldu, Nihan’ınsa ruhu hapis. O hapishanede, koğuş arkadaşlarım eğlenceli olsa da, arada sırada ben bile çok bunalıyorum. Gerçi Nihan’ın, kadının uyanmasını beklemiş gibi gözünü açar açmaz, her şeyi hiç sansürsüz takır takır sayması biraz ayıp oldu ama neyse artık. Bu arada Emir’in hala o çok sevdiği annesinin yanına uğramamasını, gözlerini açmasından, ona sevgiyle bakmasından duyduğu mutluluğu dile getirmemesini esefle kınıyorum.

Her şey bittiğinde gökten üç elma düşer elbet ondan şüphem yok ama daha o elma fidanı dikilecek, sulanacak, gübrelenecek, büyüyecek, meyve verecek de o elmalar yer çekimine yenilip başımıza düşecek. Ölme eşeğim ölme…

*Ferdi Özbeğen, İşte bu bizim hikayemiz
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER