Seviyor Sevmiyor: Heyecan her daim dorukta...
Gölge'n arkanda <3
Şiir sever misiniz? Sevdiğinize şiir yazdınız mı? Şiir yazmaya çalıştınız mı? İlla şair olmanız gerekmiyor kuzum. Konu ne olmalı mı? Kime mi şiir yazacaksınız? Elbette serbest konulu şiir deneyebilirsiniz de… Aşk olsun mu bugün konumuz? Hem de Tahir ile Zühre gibi.

“Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da 
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin 
ama o bunun farkında değildir 
ayrılmak istemezsin dünyadan 
ama o senden ayrılacak 
yani sen elmayı seviyorsun diye 
elmanın da seni sevmesi şart mı?”

25. bölümün başından sonuna kadar bu şiir geçti kafamdan. Kendime engel olamadım. Öyle aman aman şiir seven, çok duygusal biri de değilimdir aslında. Lakin Tuna’nın sevdasını benzettim Tahir’e. Elmayı sevdiğin için elmanın da seni sevmesini bekleyemezsin dedim. Elma onu bir süre sonra bıraktı diye aşka mı küstü? Tuna’nın sevdasını sevdim ben. Deniz onu arkadaşı gibi gördüğünü söylemesine rağmen Tuna’nın gözlerindeki ışığı sevdim. Aşka aşkını, içindeki çocuğu, enerjisini. Hani adamı sözde hastaneye yatırdılar. Sonra kaçırmak için plan yaptılar. Hastanede gördüğümüz Tuna sahiden delirmiş miydi? Hayır bu delirmiş Tuna’nın ilk enerjisi ise bir daha hastaneden çıkarmayın. O nasıl oynamaktır. O nasıl içtenliktir. Sahneyi öyle yaşamış ki Yiğit Kirazcı ben bir dakika gözümü kırpmadım ve hayranlıkla izledim. Adeta tımarhane içinde Tuna oldum. Onu ziyarete gelen Deniz, İrem ya da Simya değil Tuna oldum. Deniz’i çok seviyor. Deliler gibi seviyor. Yalnız içindeki boşluk annesi değil miymiş? Küçük Tuna’nın içinden bir parça annesinin yükünü taşımasıymış. Ne kadar kolay değil mi bilmeden suçlamak? Önyargılarla sataşmak karşındakine. Gerçekleri öğrenince bir özgür oldu ki Tuna’m tıpkı gökyüzündeki kuşlar gibi. Meğer onu bilerek bırakmamış anne yüreği. Hastalık içine işlerken minik yaşta evladı dışarıda kalmasın diyeymiş vazgeçişi. Aslında burada da elma yetişti yardımına. Çünkü Tuna’yı arkadaş olarak, dost  olarak çok sevdi. Aşk da ise gönlü çocukluğundaydı.


İyileşeceksin Bal gözlü Yiğit^.^

Yiğit mi nerelerdeydi?

Balcı da çocukluktan beri olan hastalığıyla boğuşuyordu. Tüm kızlar Tuna’nın yanında olurken Yiğit biraz yalnız mı kalmıştı? Kimse bilmiyordu ki hastalığını? Deniz’e söyleyecekti o da telefonu açmadı. Burada Deniz’i suçlayan var mı? Yoksa ben hariç herkes Deniz mi haksız dedi? Peki neden? Yiğit zor durumdayken telefonu açmayan Deniz mi hatalı? Hayır. Kimse suçlu değil. Bakın hepimiz gün içinde bir çok olay yaşayabiliyoruz. Bazen kötü bir haberi pat diye alabiliyoruz. Eşimiz, annemiz, babamız, kardeşimiz ya da sevdiğimiz bir dostumuzla o anı tam da zamanında paylaşmak isteyebiliyoruz. Buraya kadar her şey normal. Peki aradığımız kişinin nasıl olduğunu biliyor muyuz? Nerede? Ne yapıyor? Müsait mi? Deniz ile Yiğit kötü ayrıldı ve Deniz Tuna hasta olduğu için ona yardım etmeye çalışıyor. Müneccim olabilir mi? Olabilir miyiz? Hayır. Daha sonra konuşabiliriz düşüncesiyle sonraya attı. Biz de bazen öyle yapmıyor muyuz? Eğer aceleyse işimiz mesaj atıyoruz. Yiğit mesaj attı mı? Sorunu mesaj ile Deniz’e söyledi de Deniz mi koşmadı yardımına? Duruma etraflıca bakınca resmin her yerini görebiliyoruz değil mi? Deniz’e kötü davranan Yiğit Balcı ise haklıydı kendince. Kırılmıştı kalbi, kırgındı yüreği, bitkindi bedeni. Ve uzaklaştırmak istedi Deniz’i. Çünkü Deniz soğursa ondan hastalığıyla bir başına kalacaktı.  Nefret ettirip uzağında tutmaktı amacı. Bu bir çözüm mü? İnanın, değil. Oysa ben minik Yiğit’in kistleriyle mücadelesini çok sevdim. Azmini, hırsını, tavrını. Nasıl da motive etti kendini. Nasıl moral verdi, ne güzel mesaj verdi tüm hastalara. Çünkü bu tür hastaların en önemli besin kaynağı moral. Ne kadar yüksek olursa o kadar iyi. Elbette hastalığın ilk evrelerinde bu geçerli. Daha sonraki süreçler için çözüm yolları pek parlak değil. Ayrıca tümör beyinde dahi olsa kemoterapi süreçleriyle atlatılabiliyor. Dizilerde senarist ne derse o. Neyse bu kısımlara pek girmeyeyim yoksa alaylı doktorluğumdan tıp tarafına doğru ilerlerim ki hep beraber ağlarız. Bunlar hep komedi diye başlayıp drama dönmelerinden dolayı. Tamam bu bölüm genel olarak daha iyi, oyuncuların hepsi çok sahnelerinde çok iyi oynadı da bu kadar ağır dramı bünyem zor kaldırıyor.

Yazı devam ediyor...

ETİKETLER :

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER