Şiir sever misiniz? Sevdiğinize şiir yazdınız mı? Şiir
yazmaya çalıştınız mı? İlla şair olmanız gerekmiyor kuzum. Konu ne olmalı mı?
Kime mi şiir yazacaksınız? Elbette serbest konulu şiir deneyebilirsiniz de… Aşk
olsun mu bugün konumuz? Hem de Tahir ile Zühre gibi.
“Tahir olmak da ayıp
değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp
değil.
Seversin dünyayı
doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?”
25. bölümün başından
sonuna kadar bu şiir geçti kafamdan. Kendime engel olamadım. Öyle aman aman
şiir seven, çok duygusal biri de değilimdir aslında. Lakin Tuna’nın sevdasını
benzettim Tahir’e. Elmayı sevdiğin için elmanın da seni sevmesini bekleyemezsin
dedim. Elma onu bir süre sonra bıraktı diye aşka mı küstü? Tuna’nın sevdasını
sevdim ben. Deniz onu arkadaşı gibi gördüğünü söylemesine rağmen Tuna’nın
gözlerindeki ışığı sevdim. Aşka aşkını, içindeki çocuğu, enerjisini. Hani adamı
sözde hastaneye yatırdılar. Sonra kaçırmak için plan yaptılar. Hastanede
gördüğümüz Tuna sahiden delirmiş miydi? Hayır bu delirmiş Tuna’nın ilk enerjisi
ise bir daha hastaneden çıkarmayın. O nasıl oynamaktır. O nasıl içtenliktir.
Sahneyi öyle yaşamış ki Yiğit Kirazcı ben bir dakika gözümü kırpmadım ve
hayranlıkla izledim. Adeta tımarhane içinde Tuna oldum. Onu ziyarete gelen
Deniz, İrem ya da Simya değil Tuna oldum. Deniz’i çok seviyor. Deliler gibi
seviyor. Yalnız içindeki boşluk annesi değil miymiş? Küçük Tuna’nın içinden bir
parça annesinin yükünü taşımasıymış. Ne kadar kolay değil mi bilmeden suçlamak?
Önyargılarla sataşmak karşındakine. Gerçekleri öğrenince bir özgür oldu ki Tuna’m
tıpkı gökyüzündeki kuşlar gibi. Meğer onu bilerek bırakmamış anne yüreği.
Hastalık içine işlerken minik yaşta evladı dışarıda kalmasın diyeymiş vazgeçişi.
Aslında burada da elma yetişti yardımına. Çünkü Tuna’yı arkadaş olarak,
dost olarak çok sevdi. Aşk da ise gönlü
çocukluğundaydı.

İyileşeceksin Bal gözlü Yiğit^.^
Yiğit mi
nerelerdeydi?
Balcı da çocukluktan
beri olan hastalığıyla boğuşuyordu. Tüm kızlar Tuna’nın yanında olurken Yiğit
biraz yalnız mı kalmıştı? Kimse bilmiyordu ki hastalığını? Deniz’e söyleyecekti
o da telefonu açmadı. Burada Deniz’i suçlayan var mı? Yoksa ben hariç herkes
Deniz mi haksız dedi? Peki neden? Yiğit zor durumdayken telefonu açmayan Deniz
mi hatalı? Hayır. Kimse suçlu değil. Bakın hepimiz gün içinde bir çok olay yaşayabiliyoruz.
Bazen kötü bir haberi pat diye alabiliyoruz. Eşimiz, annemiz, babamız,
kardeşimiz ya da sevdiğimiz bir dostumuzla o anı tam da zamanında paylaşmak
isteyebiliyoruz. Buraya kadar her şey normal. Peki aradığımız kişinin nasıl
olduğunu biliyor muyuz? Nerede? Ne yapıyor? Müsait mi? Deniz ile Yiğit kötü
ayrıldı ve Deniz Tuna hasta olduğu için ona yardım etmeye çalışıyor. Müneccim
olabilir mi? Olabilir miyiz? Hayır. Daha sonra konuşabiliriz düşüncesiyle
sonraya attı. Biz de bazen öyle yapmıyor muyuz? Eğer aceleyse işimiz mesaj
atıyoruz. Yiğit mesaj attı mı? Sorunu mesaj ile Deniz’e söyledi de Deniz mi
koşmadı yardımına? Duruma etraflıca bakınca resmin her yerini görebiliyoruz
değil mi? Deniz’e kötü davranan Yiğit Balcı ise haklıydı kendince. Kırılmıştı
kalbi, kırgındı yüreği, bitkindi bedeni. Ve uzaklaştırmak istedi Deniz’i. Çünkü
Deniz soğursa ondan hastalığıyla bir başına kalacaktı. Nefret ettirip uzağında tutmaktı amacı. Bu
bir çözüm mü? İnanın, değil. Oysa ben minik Yiğit’in kistleriyle mücadelesini
çok sevdim. Azmini, hırsını, tavrını. Nasıl da motive etti kendini. Nasıl moral
verdi, ne güzel mesaj verdi tüm hastalara. Çünkü bu tür hastaların en önemli
besin kaynağı moral. Ne kadar yüksek olursa o kadar iyi. Elbette hastalığın ilk
evrelerinde bu geçerli. Daha sonraki süreçler için çözüm yolları pek parlak
değil. Ayrıca tümör beyinde dahi olsa kemoterapi süreçleriyle atlatılabiliyor. Dizilerde
senarist ne derse o. Neyse bu kısımlara pek girmeyeyim yoksa alaylı
doktorluğumdan tıp tarafına doğru ilerlerim ki hep beraber ağlarız. Bunlar hep
komedi diye başlayıp drama dönmelerinden dolayı. Tamam bu bölüm genel olarak
daha iyi, oyuncuların hepsi çok sahnelerinde çok iyi oynadı da bu kadar ağır
dramı bünyem zor kaldırıyor.
Yazı devam ediyor...