Aşk; ayaklarının yere basamaması, kalbinin heyecandan küt
küt atması, karşındaki insanı vazgeçilmez olarak görmen demektir. Bu kadar
basit mi? Elbette hayır tatlım. Böylesine basit olsaydı hala aşk tanımları
yapılmaz, netleşmiş olurdu. Ne de olsa yıl neredeyse 2017 olmuş.
Sevmek ise biraz aşkın oturaklı halidir. Biraz daha fazla
güven, biraz daha ergen halden yetişkine erişme zamanıdır. Kıskanılmaktan çok
kıskanma evresine geçilmiştir.
Sahiplenme, benimseme zamanıdır.
Delilik ise her iki evrede her daim seninle olan olgudur.
Hem biraz delilik iyi değil midir? Başka türlü hayat çekilmez dostum. Kafayı
takarsan kendini kaybedersin. Kendini kaybetme mi dedim? Hayal dönemine geçtim
mi? Yoksa eşikte bekliyor muyum? Hayır, kafayı yemedim, belki de kendi kendime
konuşuyorumdur. İşte bunlar hep Tuna’nın içime işlemiş durumu.
Biraz eski hep şimdi. Ne güzel seslendirmiş Cici Kızlar:
“Ah kalbim ben senden çok
çektim
Söyle nedir bu halin vallah sen delisin
Olmaz ki böyle çarpılmaz ki
Çıldırmışsın sanki vallah sen delisin”
Tuna canımcım merak etme komple delirdik^^
Tuna diyorum. Hani zirveye
götürüp yere bırakılmaya çalışılan adam. Düşerken bile umut verebiliyor. Hiç
tanımadan Yiğit’in kardeşine yardım eden Tuna, İrem’in tüm kötülüklerine rağmen
yalnız kalmasın diye yardımcı olmaya çalışan Tuna. Sadece ailesi yoktu, kendi
gölgesi vardı adamın. Şimdiyse daha büyük sorunları. Ahhh ahhhh oysa sadece
kalbi deli…
En iyisi ilk aşk anına
döneyim, o keyifli zamanlara. Biraz mola verip dinlenelim. Yoksa acılar her
yerden saldırıyor. Yiğit geçmişe sünger çekelim dediğinde içimizde baloncuklar
uçmuştu. Tekrar karşılaşacakları anı beklemiştik. Nasıl güzel organizasyon
yaptı Bal göz. Buluşmasında Deniz’i teğet geçmesine bile gülümsedim. Nasıl
içtendi, nasıl sıcaktı. Ve bir günü kendilerine armağan etmesi. Sinema salonunu
kapatmasına ayrı buz patenine götürmesine ayrı sevindim. Ne kadar anlamlı bir
filme gitmişler öyle. Yıllar önce yaşları yetmediği için gidemedikleri filme
yıllar yine beraber gitmeleri nasıl muazzamdı. Üstelik onlara eşlik eden
miniklik halleri. Dombili Yiğit’in sinemaya girmeden yiyeceklere dalması, Deniz’in
mısır kovasına düşmesi. Yiğit Balcı’nın cilve hali de kayda değerdi. Peki yaaaaa bütün gün sonunda olanlar…
Yaşadıklarını burnundan getiren Balcı. İşte orada Yiğit’in içine İrem’in şeytan
tohumlarının kaçtığını düşündüm. Deniz’e yemek yapmak isterken hırsızlık
yapmaya giren kardeşini görmen kötü oldu. Haklısın, yalnız eksiksin. Deniz’i
hala suçluyorsan suçla. Simya’ya kızacaksan bağır. Babana hakaret edeceksen et.
Yalnız kimseyi kimseye karıştırma. Çünkü bana kötü hisler verdin. Demek ki
Deniz’i eve götürdüğünde yemek yapıp yedirip gönderecekti diye düşündüm. İyi ki
yemek yapmamışsın, konuşurdun Balcı dedim. Kızgınlığın, kırgınlığın, trip
atman, güvensizliğin geçmediyse görüşme. Varsın biraz daha beklesin her şey,
varsın aradan aylar geçsin. Yapma, kendine, sevdiğine, nefret ettiğine. Çünkü zaman
her şeyin ilacı.

Kızlar toplanmışken şey dicektim. Girişte sol kolu hareket eden kedi benim olabilir mi?^.^
Simya Balcı…
Hoş gelsin dedim kızıl
saçlı kız sana. Hoş gel dedim. Tarık ile geçmişin çok. Yiğit’i sen
sahiplenmişsin. Yalnız Tarık Balcı asla sahiplenmemiş. Üstüne üstlük nefret
ediyor. Senin Yiğit’i daha çok seveceğinden de korkuyor. Aslında Teoman’ın
kanından olup da iyi olmak zor iş. Yiğit’in hani Deniz’e güvenmeyip kendini
bıraktığı an vardı ya işte hep Teo kanından. Çünkü arkasını döndüğünde yalan
söyleyecek sanıyor. Simya Simya Simya. Tuna’nın kitabının son sayfasını
vermeyen kız. İrem ile Deniz’in arasında kalan kız. İrem’i tanımadan hayatının
önemli noktalarını ona anlatan kız. Keşke kahve falına daha uzun süre
bakabilseydin. Oysa sen herkesi çoktan tanımıştın değil mi? Deniz ile İrem
hayat artık size çok daha zor. Ve sen Deniz asla affetme İrem’i. Seni yıllarca
kıskanmış kızı affetme. Belki bir yerde karşılaşırsan selam ver. Bayramına denk
gelirsen annende bayramını kutla. Ötesine izin verme. İzin verme ki yıpranma,
kırılma daha fazla. İrem’den ne kadar mı nefret ediyorum. Çoktan daha fazla.
Yalnız ben sevmedikçe onu daha çok gözüme sokuyorlar madam.
Yazı devam ediyor...