Bir insan kaç kere kırılır? Kaç kere parçalanır? Aynı kişi
birden fazla kırılabilir mi? Aynı kişiye karşı çok fazla kırılır mı? Kırıldığı
yerden toparlanır mı? Nasıl toparlar kendini? Kırılan yerler paramparça oldu
değil mi? Ayağa tekrar kalkmak çok zor değil mi? Hayır. Belki de evet.
Olabilir. Belki de asla olamaz. Ne kadar karışık duygular bunlar. Duygusuz
olmak en iyi çözüm gibi duruyor. Haydi başa dönelim el ele.
Masada gerçekleri itiraf eden Deniz’i bırakmıştık. Yiğit’i
ise hüzünleri ve burun kanamasıyla. Geceyi annesinin yanında geçirecek olması
Deniz’in toparlanması için çok iyi adımdı. Keza İrem’i otele getiren Tuna da
tam yapması gerekeni yaptı. Masada şaşkın kalan ofis çalışanlarını ise ertesi
sabah gıybet içerisinde yakalamak nokta atışı olmuştu.
Beni bu sahneye gömebilir misiniz <3
O gece kendini kötü hissedeceğini düşündüğü için Deniz’in yanına uğrayan Tuna nasıl bir
adamsın sen. Cama tıklatışı, Deniz’in görmesi ve camın buğusunda içini dökmesi.
İnanır mısınız ben aslında orada kalmışım? Kaç adam sesini böyle duyurdu
sevdiğine? Beni o sahneye bırakın ve siz
devam edin demek istedim haykırarak. Buğu o be buğu. Hoh yaparak kalbinden
atamadığı, kalbinin tüm hücresinde yer alan kadın ile konuştu. Ve o yatağına
gittiğinde buğudan kalp işledi. Çok güzel seviyor adam çok. Çok farklı seviyor
çok.
Kalp kırıkları diyorduk değil mi? Hangisinin kalbi daha çok
kırılıyor? Mesela Tuna’nın kalbi anlaşmalar yaptığı Simya (Su Kutlu) ile
kimyasının uyuyor gibi gözükmesine. O kalbinde sadece Deniz’e yer açtı. Onu da
dalgalar götürdü. Terfisini tek başına kutlayan İrem’i ofise götürdüğü için
İrem ile mi sevgili olur? Olmasın, olmamalı. Çünkü Tuna güzel sevdi. Onu
sevenler de Tuna’yı Tuna olduğu için sevdi, seviyor. Tam bir kaynana gibi
karışıyorum. Haklıyım. İrem’in tüm kötülüğünü bilerek sevemez onu. Ofise
götürdüğünde bile bu kadar iyi niyetli olmamasını istedim. Ne gelirse başa iyi
niyetten geliyor be Tuna’m. Sen de huyunu biliyorsun da ahhh ahhhh be Tuna.
Kalpler kırıldıkça kırılıyor…
Gazi’nin kalbi bir kez daha kırıldı. Neşe ile sevda yoluna
girdi gireli mutlu olamıyor. Neşe içindekileri
anlattı ve çözüldü düğüm. Gazi seni öyle saf sevdi be Neşe. Hırslı
kadın, zor kadın, ismiyle tezat kadın. Kalbini aç, evini aç, yüreğini aç yanık
sesli adama. Belki sevgi seni de sevdalı yapar. Belki içini ısıtır, hücrelerini
yumuşatır. Ve belki bunu başarırsan daha da iyi olursun Neşe.
Kaşkoluyla göz rengi uyumlu Yiğit Balcı yapmışlar^^
Ve bal göz Yiğit. İntikam almaya çalıştıkça Deniz’e
kıyamamak da sevdana dahil mi? Ona kızdıkça sevdanın ateşinin yükselmesi
kırıklarını onardı mı? Onaramaz, onaramaz. Zordur yalanlardan doğruya çıkmak,
zordur tekrar yüreğini açmak. Yalnız o Deniz. İlk aşkın ve bilmeden tekrar aşık
olduğun kadın. Öylece dinledim Yiğit’i. Deniz aşkını, tatlı intikamını.
Korkularına kol kanat germediğini dinledim. Kızdım biraz yine de hak verdim.
Yalanlarla örülü zamanları için anladım Yiğit’i. Kıyamaz dedikçe daha çok
kırmasına sinirlendim. Sonra onun gözünden baktım. Aferin Balcı dedim. Sonra
bir anda iş gezisi bitti ve dönüş yolunda durdum. Deniz’e gerçekleri
söylediğinde kalbi bin parçaya ayrılan Deniz idi. Minik kadın dev sevdi. Sonra
umutsuzluk bedenine girdi. Şehire geldiğinde evine bırakmasını istemedi. İşte o
anda birbirlerine tekrar tutundular. Otobüs durağı bu sefer söylenen REDDEDİLDİ
cümlesine gülümsedi. O durak yeniden başlayan aşkın ilk şahidi oldu. Çok da
güzel oynadınız be hem de çok. Bir kez daha helal olsun Zeynep Çamcı ve Gökhan
Alkan’a.