Defne ile Ömer’in hikayesi bu iki yıldız gibi işte. Kavuşamadıklarında bile birbirine ait olan iki yıldız. Aralarındaki kozmik bağa, hiçbir kuvvet işlemiyor. Bu bağı başkalarının anlayamaması da biraz bu yüzden. Doğru, Ömer ve Defne’nin yaşadıklarını bilmesi icap eden Topal ailesinin Defne’nin bugün geldiği noktayı bu derece anlayamaması akla mantığa sığar gibi değil. İsmini duymaya tahammül edemedikleri Ömer’in Defne’lerini keyfi için terk etmediğini pekala bilmesi gereken bu familya mensuplarının yaşadığı akıl tutulmasının anlaşılacak bir tarafı yok. “Ya seni yine terk ederse” hiç bir koşulda makul bir soru kalıbı değil; ve biz olan biten her şeye öyle veya böyle sebep olmuş Serdar’ın, Defne’nin sırdaşı olup hanya ile konyayı bildiğini zannettiğimiz Nihan’ın, konuyu “bunu bana nasıl yaptın” dan ötede algılayamayan Türkan’ın bu soruyu nasıl olup da sorabildiklerini anlamakta zorlanıyoruz. Hatta belki, bu soruya “Evet, terk edebilir de” diyen Defne’yi bile anlayamıyoruz. Ama belki anlamamız gereken bunların hiç biri değil. Belki anlamamız gereken şey bambaşka. Belki bütün saçmalıkların içinde sorgu sual gerektirmeyecek kadar net olan bir resim var, ve anlamamız gereken her şey onun içinde gizli. 

Sevdiği şeyi bulup, onun kendisini öldürmesini izin veren Defne. Hep kendinden başkaları için yaşayan, umutlarını ve hayallerini zorlamak yerine onları içinin derinliklerine gömen, onu hayatta en çok sevmesi gereken iki insan tarafından terk edilmiş olmaktan ötürü sevilmeye değer olduğunu unutan, belki de bunu hiç layıkıyla öğrenemeyen eski Defne’yi; Ömer’in elinden tutup geride bırakan yeni Defne’yi anlamamız gerekiyor. Onu yakıp geçen bütün terk edişlerin, bütün acıların günün sonunda onu  küllerinden yeniden doğurduğu gerçeği var; ve anlaşılmaya değer olan tek gerçek de aslına bakarsanız bu. 

O yüzden “o neden öyle demiş”, “bu nasıl olur da böyle düşünürmüş” mantıksızlık denizin dalgaları arasında kaybolup gidiyor benim için. Defne’yle Ömer’in birbirinden kopamayan yıldızları arasındaki sonsuzluğun içinde kaybolup giden irili ufaklı göktaşları. “Evlenecek misiniz?” diyen abisine “ben böyle bir söz peşinde değilim” diyen, “ya seni terk ederse” diyen ananesine “terk edebilir...doğru, giderse yer ayağımın altından çekilir” diyen Defne’nin, “Ömer bunları yapmaz saçmalamayın” demek yerine tüm olasılıklara rağmen doğru bildiğini okuyabilmesi, ait olduğu yeri seçebilmesi anlamaya değer olan tek şey. 

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER