● Üçüncü derken, gönülden istenen tek üçüncü bebektir demeden de geçmek olmaz, her ne kadar düşene tekme vurmayı tasvip etmesem de. Seda’yla Sinan’a olan hizmetleri için kallavi bir teşekkürü hak eden Pamir’in bundan sonra bundan başka ne yapacağını çok merak ediyorum. Depresif şirin olarak takılmak galiba ona en uymayan eldiven, zira ben Pamir’in ne yapacağı kestirilemeyen, sülalesi rahat hallerini herkesler nefret ederken bile çok sevdim. Bence karakterinin belli başlı özellikleri itibariyle mümkün olabilecek en iyi şekilde çizilmiş “üçüncü kişi”lerden biriydi Pamir.

● Depresyon yanlısı değilim; ama depresifler ordusunun son kalan neferleri Pamir Sinan ve Ömer’in toplantı sahnesini, türünün ilk ve son örneği olarak pamuklara sarıp saklayacağım gerçeği de şurada dursun. Düşenle eğlenilmez de belki ama eğlendim ve pişman değilim!

● Ömer’in Roma’dan döndüğündeki sakallarına dokunmak istediğini itiraf eden Defociğim. Öhm öhm. Gerçekler, ortaya çıkmak gibi bir alışkanlığa sahiptir tabii sen de haklısın. (Ayrıca aslansın da ehehehehhe)



● İstanbul’a tepeden bakmak güzeldi, ama Sevil Berberi’nin de hatırını orada bırakmayın bence Defne ve Ömer. Malum bu eserin sizin hikayenizin en derin yerlerinden sayısız geçmişliği, dünyanın dört bir ucunu sizinle fark etmeden gezmişliği var. 

● Herhalde yarım saat youtube tutorial videosu izlesem ancak öğreneceğim o saç örgüsünü beş dakikada yapabilmek de Ömer İplikçi yan etkisi oluyor zaar. Adamın aşkı 500GB yaratıcılık paketiyle birlikte geliyorsa çok da şaapmamak lazım. 

● Şakadan da olsa bıyıklı Sema’ya olan aşkı ile Mecnun’lukta zirveye oynadığına göre artık İso’nun şeytanın bacağını kıracağı yeni dünyaya adımımızı atmış olabiliriz sanki. Öyle olalım lütfen!

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER