Bu bölüm de sıradan bir dedektiflik hikâyesinin
ardına gizlenmiş bir Batman kötüsünü ucundan gösteren bir hikaye akışı oldu. Yapımcıların
akıllarında nasıl bir plan var bilemiyorum ama benim bir kaç sorum olacak.
Batman dünyasının daha esaslı kötülerini neden göremiyoruz? Balon Adam, Keçinin
Ruhu gibi kötüleri izledik. İzledik de hadi ama bunlar Batman fanlarını ekranda
tutabilecek hikâyeler miydi? Acaba “Killer Moth, Kite Man, ve Calendar Man” gibi
esaslı kötüleri dizinin ilerleyen bölümlerine mi saklıyorlar?
Bu soruların cevaplarını belki ilerleyen bölümlerde
buluruz. Bu haftaki bölüme odaklanırsak, Gordon’ın Barbara tarafından terk
edilmesi ile başladık. Geçen hafta Barbara ile ilgili duygularımı aktarmıştım,
tekrar etmeyeceğim. Gordon başında bir sürü başka dert varken bu sorunla pek
ilgilenmedi. Selina Kyle (Kedi kadın) hırsızlık yaparken yakalanmış ve
Gordon’dan yardım istiyordu. Gotham’daki suç dünyasını çökertmeye yardımcı
olabilecek, Wayne cinayetlerinin de tanığı olan Selina Kyle koruma altına
alınmalıydı. Gordon en güvenli yer olarak Wayne malikanesini düşündü ve
Alfred’in itirazlarına rağmen Selina Kyle Bruce Wayne ile yaşamaya başladı
.
Her şey bir dokunuşla başlar.
Alfred itiraz etse de bence bu hafta bölümün en güzel
konusu Selina-Bruce yakınlaşması idi. Çünkü Emrah Serbes’in de dediği gibi “Her
temas iz bırakır”. Selina da Bruce Wayne’nin hayatında iz bırakacak gibi
gözükmekte. Geçen bölüm Bruce’un agresif yönünü görmüştük. Bu hafta Selina ile
duygusal yönüne de göz atmış olduk. Birbirlerinden farklı hayatları olmuş, tek
ortak noktaları ailelerinin olmaması olan iki çocuk nasıl iletişim kurar? Tabi
ki önce birkaç rahatsız edici soru gelir ama çözüm yine yaşlarının getirdiği
güdülerde saklıdır. Bir yemek savaşı aradaki tüm engelleri kaldırabilir çünkü
sınıfları, yaşadıkları ne olursa olsun, çocukların evrensel dili, oyun, her
derde devadır.
Aralarında bir iletişim kurulması, sanırım, Bruce’un
Gotham’a dair bakışının da değişmesine yardımcı olacak. Mesela, Selina, Bruce’u
Alfred ile boks yaparken gördüğünde ona şu küçük uyarıda bulundu: “Gotham’da
kimse eldivenle dövüşmez ki. Seni sokakta çiğ çiğ yerler!” Bruce’un fiziksel
olarak güçlenmeyi istemesini anlıyorum ama kimse bana neden tüm kıyafetleri
üstündeyken havuzda nefesini tutma alıştırması yaptığını anlatamaz sanırım. Tüm
bunları bir kenara bırakırsak, ürün yerleştirme reklamı gibi bir gözüken bir
kaybolan Selina Kyle yerine hikayesinin derinliklerine inebildiğimiz Selina
Kyle görmek iyi geldi.
Tura dersin hep yazı gelir zaten.
Bu bölüm Batman serileri için önemli ama bölümde o
kadar iyi işlenememiş Harvey Dent (Nicholas D’Agosto) ile de tanıştık. Dizi Batman dünyasının
karakterleri (Bruce Wayne, Alfred, Jim Gordon, Kedi kadın, Penguen, Bilmececi,
hatta Zehirli Sarmaşık-gerçi bu karakter tekrar gözükmedi) ile dolu iken ve
henüz bu karakterleri yeni yeni işliyorken, ileride Two-Face (İki Yüz) olacak
Harvey Dent gibi önemli bir karakteri böyle “light” bir bölümde vermenin anlamı
nedir?
En azından bu bölüm ileride neden Two-Face olarak adlandırılacağının ipuçlarını izledik.
Nasıl ikili bir karakteri olduğunu bize gösteren sahneler vardı. İlki Gordon Gotham’da yozlaşmamış bir hukuk insanı arıyordu. O'nu Harvey ile tanıştırdılar. Harvey ile yaptıkları
konuşmada Gordon dahil hepimiz bu genç avukatın dişli bir adalet savaşçısı
olduğuna inandık. İkinci sahne ise Harvey’inin narsist ve karanlık bir tavır ile Wayne
cinayetlerinin arkasında olduğuna inandığı iş adamı Lovecraft’ı sorgulaması sahnesi idi. Bu sahnede şeytanın avukatı ile karşılaşmış olduk. Sinemada
Harvey Dent karakteri farklı kişiler tarafından canlandırıldı. Örneğin, Batman Forever’da Tommy Lee Jones, The Dark Knight’ta Aaron Eckhart gibi.
D’Agosto ise yüzü henüz yaralanmamış Harvey karakteri için değişik bir yol
izlemiş. Gordon’la “melek” (!) gibi konuşurken, sorguladığı suçluların yüzüne
bağırması belki de yüzündeki yaralara sahip olmadan da karakterin içinde bulunduğu şizofrenik ruh
halini vermek içindir.
Son olarak Penguen’in gelişimini efsane bir şekilde veriyor dizi. Penguen
dışında şuana kadar bu karakterleri çizgiyi aşıp “kötü” olmaya iten ne henüz
göremedik. Umarım Penguen’in dönüşümü kadar efsane bir şeyler bizi bekliyordur.