Kısa kısa...
● Koray’ın Ömer taklidi uzun zamandır Kiralık Aşk’ta –hatta düşünüyorum- pek çok yerde en çok güldüğüm şey. Ama zamanında Yasemin’in Harrod’s vitrinden konsept kopyalamasına laf çakarken senin de bu sezon gelato konseptiyle bir yerlere öykündüğün gözümüzden kaçmadı =D Bari paraya kıyıp gerçek kornet alaydın yalnız, o dandik külahlar da ne? Neyse Ömüş affetti (şükür!) E tabi sonunda anahtar kelimeyi bulup kapıyı açtın: İkinci Şans!
● Sinan-Ömer-Defne’nin iş yemeği sahnesinde de eğlendim, yalan yok. İş yemeğine yırtık ağartılmış jeanle gelen –ve şaşırtıcı biçimde bunu fark da eden – Defne’den “bu filmi DE daha önce izlediğimiz” için çarpıcı bir performans bekliyordum doğru; ama bu kez seyirciyi çok yormayalım diye mi düşündüler nedir, tam olarak hangi etkileyici kaba hesaplarla karşı tarafı ikna ettiğini açık açık göstermediler. Halbuki birkaç reklam promosyon argümanı daha duysaydım, “bu pazarlama dehasına yazık etmeyin o departmanın da müdürü olsun Defne” deyiverecektim. Neyse.
● Pamir’in Defne’ye “o da seni sever” dediği levreği Defne’ye Ömer söylüyor. Ömüş 1 – Pamiriko 0. Küçük mutluluklar.
● “Seni de bana bırakırız. Severiz. Koklarız.” “Hiç bir şey umurunda değil, di mi Ömer?” Keşke Ömer’in yeterince, Defne’nin de azcık umurunda olmasaydı da, gerçekten birbirine hasret kaldığını bildiğim çiftin bu konuda en azında 3-5 cümle daha atıştığını izleseydim. Bunu yazdığıma inanamıyorum ama yazdım!
● Belli ki İso konusunda dertlenip konuşmak isteyen Defne’ye “bir dakika sen ne konuşacaktın” diyen Ömer ve kalkmak isteyen Sinan’a “Yoo kalın” deyip adamı istemediği özel hayat şeylerine sokuveren Defne; valla bazen ciddiyetsizliğinize kızacağıma gülüyorum. Sinan da neyse ki orada kalmış zaten. Kalmasaydı Ömer’in Defne için “Su gibi.. Onun için değer” demesini duymayacaktık. Malum, asıl söylemesi gereken kişiye “Üzülme Defne’m. Su gibisin sen. Senin için değer!” demiyor da!!!!
● Daha birkaç saat önce İso’ya “belki birbirimizin hayatını mahvettik ama artık birbirimizi mutlu edicez” diyen Ömer, kendini belli ki güvende hissetmek isteyen Defne’ye sarılırken “üzülme, her şey yoluna girecek, beraber çözücez ve yeniden mutlu olucaz” da dese, daha bir anlamlı olmaz mıydı? En azından sarılırken bir iki kelamı esirgemeseniz bari! Malum, bu “şahane an”lardan elimizde çok fazla yok da :/
● Emin olsan gizli iş çevirmezdin diyen İso. İnsanlar hayatlarını sırayla yoluna sokarlar, bilmem çok mu mantıksız geliyor? Aile X Ömer çatışmasına muhakkak geleceğiz, ama adamın durup dururken değil geçerli bir sebep yüzünden gittiğini en az senin kadar unutmuş görünen Topal familyası adına senin önden çektirdiğin ıstırap bugünlük yeterdi, yarının sıkıntısını şimdiden çekmeseydik?
● Yukarıya Passionis geldi geleli maceradan maceraya koşsa da kendi çapında başarılı olan bir şirket kurmuş, eli yüzü fazlasıyla düzgün hatta kendisi de mankenden pek bir farkı olmayan Seda’nın bu kadar özgüvensiz bir genç kız gibi davranması sanki accık fazla değil mi?
● Pamir Ömer’in “kum torbası” kahve makinasına dua etsin, yoksa Defne’nin kapı ağzında yumruğu kendi suratına yiyebilirdi. Hatta Porsche’u da dua edebilir başlamışken, zira Ömer o hınçla basıp giderken arabayı boydan boya çizip geçeceğini bir an düşünmedim değil. (Sahi, arkasına park ettiğin arabayı tanımayacak kadar mı gözün döndü Ömer?)
● O değil de, yüzyılın en rahat vatandaşı Pamir’in babasının metresi Işıl’a ne gönül borcu var ki bakıcılığını yapıyor? Artı, annesiyle konuşup acısını paylaşmak istemesi... nasıl yani ya? Kiralık Aşk’ın konuk oyuncularında yeni bir çığır matmazel!!!
● Son not: bir kaşık wasabi’nin acısı 2 bardak suyla geçmez. Gözlerinden yaş getirir adamın ne püresi yedin sahi Derya !
● Son son not: Evet bugün 4 Kasım. Tarih için teşekkürler. Not aldım. Kamera kayıtlarınızı karıştırmayacağım bu hafta tamam söz :)