KISA... KISA...
 
- Eğer kader bir denklem kurmuşsa; bu denklemi ne hayatın küçük oyunları, ne Neriman’ın planları ne de Pamir’in manipülasyonları değiştirebilir. Şirket sorunları bahanesiyle yapılan iş gezileri, zorla yedirilen öğle yemekleri ya da sırf hazır cevap olabilmek adına çekmeceden çıkarılan Albertine Kayıp’lar ancak anlık sonuçlar yaratır. Tabi karşısındaki kişinin elektrikleri açıksa... O da kapalı olduğuna göre, bu tip hareketler amacına bile ulaşmadan kendiliğinden evrende kaybolur sadece. Boşuna bir çabadır. Ama işte bunu görmek için de zaman lazım. Tek arzum en yakın zamanda Defne ile Ömer’in arasında yeniden aşkın alev aldığını Neriman’ın görmesi ve Pamir’e söylediği sözlerin hayata geçmesi için çaba sarf etmesi.

- Neriman ile yaşadığım aşk-nefret ilişkisinde bu hafta orta karar durumdayım. Herkes çalıntı diye konuşurken Ömer’in çizdiği ayakkabıyı giymesi bir puan kazandırdı, eğer bu aşk için ihtimal varsa Pamir’in gitmesi gerektiğini söyleyerek puanı ikiye çıktı. Bakalım ilerleyen günlerde hareketleriyle eksilerden 0’a çıkmayı başarabilecek mi?


 
- Bu bölüm kafamda dönüp dolaşan bir soru var? Hulusi İplikçi bu kurulan oyunda suçlu mu? Evet kendisi bir ültimatom verdi ama her ebeveynin yaptığını yaptı. Bizim aile büyükleri kaç kere benim evlenmemi istediklerini dile getirmiştir allah bilir. Adam nereden bilsin Neriman’ın hayırlı kısmet bulmak yerine böyle oyunlara girişeceğini. O nedenle “siz önce bir özür dileyin sonra ben gidip konuşacağım” demesi garip geldi. Bence Ömer’in gözünde diğerlerinden daha masumdur diye düşünüyorum. En azından benim gözümde öyle. Evet, çok anlamsız tehditkar talepleri var. Ancak yine de herkesten daha masum.

- Bir diğer masum kişi de Koray. Onun şu anki senaryodaki konumundan hiç haz almıyorum. Geçen hafta da söyledim kendisi Stil Vagonu’na hiç yakışmıyor. Umarım tez zamanda Passionis’e geri döner. Davette “kaybettiklerimi daha toparlayamadım” diyen Ömer, Defne ile barışmasının ardından bir ikinci şansı da Koray’a verir. Çünkü Sinan’ın dediği gibi onlar ona böyle bir sır söylese, onlarınkini de kimseye açıklamazdı. Oyunu kuran değil, sırı saklayan biriydi. Bu kadar üzülmeyi hakketmiyor.
 
- Galiba bölümün en sevdiğim sahnelerinden biri Ayşegül, Defne ve Nihan’ın yatak sohbetiydi. Orada sanki üçü, dizi hakkında konuşan KA izleyicisini temsil ediyordu. Ama en çok Nihan’ın Defne-Ömer aşkını anlatırken ki Defne’nin yüzündeki gülümsemeyi sevdim. Bir insanın onca acıya rağmen aşkını gülümseyerek dinlemesi çok güzel. Ne kadar gerçek olduğunu gösteriyor. Ayrıca hala da yoğun bir şekilde var olduğunu. Bakalım bu hikayede bizi başka ne heyecanlar bekliyor?


 
- Tabi ki etkileyici sahneler arasında Ömer’in rüyası es geçilmez. 24.bölüme damgasını vuran ikinci bir eskrim vakası yaşadık. Kendisiyle yüzleşmesi. Yaşadığı olaylara bakış açısı, Defne’nin hayatına hem güzellikleri getirip hem de en zor anını yaşatması ve tüm bu olanlarla karşı duruşu. Daha önce kaçarken şimdi savaşma isteği. Neriman, Necmi ve Koray’a sinirli bakarken Pamir’i görünce içerisindeki şiddet arzusunun ortaya çıkması. Tüm bu ruh hali içerisindeyken Defne’nin karanlıkları aydınlatması ve onu görmesiyle hatırladığı ipucu. Yine bir şekilde Defne’nin yarattığı mucize.

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER