Gotham, geçen hafta, mafya ilişkilerine odaklanan
ve özellikle Oswald Copplebolt’un Penguen olma yolundaki efsane gelişimine tanık olduğumuz bölümüyle hala hafızalarımızda. Sevgili dizimiz bu kez, tek bölümde çözülen dedektiflik hikayelerinden biriyle karşımıza çıktı. Bu
dedektif hikayesi, Batman dünyasında önemli bir yeri olan ve daha
önce görmediğimiz yeni bir süper kötüyü bizimle tanıştırdı. Bölümde aynı zamanda
Gordon, Bullock ve Nygma’yla ilgili küçük gelişmeler de oldu. Bruce Wayne’nin okula dönmesiyle kendinde keşfettiği duygular, Oswald ile eski patronu Fish arasındaki çekişme de dizinin bu haftaki bölümde yer aldı.
Kahvenin yanında kesik parmak ister misin patron?
Bölüm, terk edilmiş bir ofiste, yüzleri
maskeli ve takım elbiseli iki kişinin ölümle biten kavgasıyla başlıyor. Cesedin bulunmasıyla olayı incelemeye başlayan
dedektif Bullock ve Gordon’a, adli tıp uzmanı Nygma da bilgi ve farklı espri anlayışıyla yardımcı oluyor. Nygma’nın
cesedin ağzında bulduğu kesik parmak ve diğer deliller, polislerimizin yolunu,
maskelere ve silahlara düşkün, büyük bir finans şirketi sahibi Richard
Sionis’e çıkarıyor. Sionis işe alımda Dövüş
Kulübü’nden ilham alarak yeni bir insan kaynakları (İK) anlayışı
geliştirmiş. Adaylar; işe alınmak ve promosyon elde etmek için kavga ediyor. Hayatta kalan işi kapıyor.
Tyler Durden Dövüş Kulübü’nün bu
şekilde kullanıldığını görse Sionis’in şirketini patlatmaz mıydı acaba?
Terfi almak için yumruk atmak yeni bir terapi yöntemi olmalı.
Bu cinayet davası, dizi içinde çeşitli konuları su üzerine
çıkartmak için kullanıldı. İlk olarak, Richard Sionis’in soyadı, Batman dünyasının süper kötülerinden
Black Mask’le aynı. Black Mask, çizgi romanlarda Batman’in önemli
düşmanlarından biri olan ve kişisel intikamı peşinde koşan zengin iş adamı
Roman Sionis’dir. Buradan dizideki Richard Sionis’in, soyadı benzerliği nedeniyle Roman Sionis’le
bir akrabalığı olabileceğini anlıyoruz.
İkincisi, Richard Sionis’in ofisine yaptıkları
ziyaret sırasında, Sionis ile Gordon arasında geçen konuşma bizim maskelere ve
Gordon’a başka bir gözle bakmamızı sağlıyor. Sionis maskelerin insanın yüzünü
gizlerken ruhunu özgürleştirdiğini savunurken, Gordon’ın
maskesini kazımaya çalışıyordu. Savaş alanında bulunmuş ve insan öldürmüş,
vahşetin tadına bakmış Gordon, bu tarafını iyi polis olma ve adaleti yerine
getirme tutkusuyla maskeliyor muydu? Gordon gerçekten de “iyi adam” mıydı? Biz
Gordon’ın iyi adam olduğunu biliyoruz, ama Sionis’le aralarında geçen konuşma
Gordon’ı sorgulamamıza neden oldu. Bölüm
sonunda zaten Gordon Sionis’le savaşını kazandı ve onu öldürmemeyi tercih etti.
Ayrıca Sionis ne yazık ki hiç Yeni Türkü dinlemediği için habersiz olabilir ama
bu maskeli balo ve onun sahte yüzlerini biz çok iyi biliyoruz, teşekkürler Yeni
Türkü.
Bullock iyi olmak zor zanaat bilesin.
Cinayet davasını adım adım
çözerken, Bullock’ın geçen bölüm başladığı iyi olma çabasının devamını ve
Gordon’ın adalet için savaşının polis merkezindeki etkisini de bu bölümde gördük. Bir insanı değiştirmekle başlıyordu her şey, Gordon’ın Gotham’ı
adaletle tanıştırma tutkusu önce Harvey’i değiştirdi. Şimdi bütün polis
merkezini etkilemeye başladı.
Bilmecenin de bir sırası vardır.
Son olarak, cinayet davası, uzun zamandır
görmediğimiz, ileride Bilmececi (Riddler) olacak adli uzmanımız Edward Nygma’nın
karakterinin başka bir yönünü gösterdi. Nygma’yı morgta
kendi görevi olmadığı halde, asıl morg görevlisi gelene kadar cesedi incelerken ve bunu yaparken delice
eğlenirken bulduk. Nygma’nın morgtaki
mutlu hali ve cesede büyük bir bilmece gibi yaklaşımı bize ileride nasıl bir
kötü olacağının işaretini veriyor.
Alfred arkamda olsun ben de süper kahraman olurum elbet.
Bölümde karşımıza çıkan bir başka gelişim ise Bruce
Wayne’in okula başlamasıyla oldu. Bruce her ne kadar evdeki eğitimin yeterli
olduğunu düşünse de, Alfred sosyalleşmesi açısından okula gitmesinin faydalı
olacağını inanıyordu. Tabi ki bir Amerikan dizisinde özellikle zenginlerin
gittiği bir özel okul söz konusuysa, kızlar ve zorba çocuklar da karşımıza
çıkar. Kızlar okula yeni başlayan Bruce’u sıcak bir şekilde karşılasalar da
okulun zorbalarından Tommy Elliot, "Merhaba" demek için Bruce’un ailesinin ölümünü ve kabadayı tavırlarını
kullandı. Tommy’nin Bruce’u zorlaması, Bruce’un içindeki öfkeyi ve dövüş
yetenekleri kazanma isteğini ortaya çıkardı, Bruce dövüşme isteğini Alfred’le
paylaştı. En sonunda da kendisine kötü davranan Tommy’nin suratına Alfred’in
verdiği, babasına ait saatle iki yumruk çaktı ve bundan keyif aldı. Üstüne de
hiç bir şey olmamış gibi Alfred’le pizza yemeye gitti. Alfred’in Bruce’un
Batman olma yolundaki yerini de böylece bir kere daha gördük. Acaba Alfred olmasa Bruce Wayne gene de
Batman olur muydu?
Bu bölümün mafya dünyasındaki olayı ise, Oswald
Cooplebot ile eski patronu Fish Mooney arasındaki çekişmeydi. Oswald, Fish ile
barış imzalamak istiyordu, bu nedenle O'na bir hediye aldı. Tabi ki parasını
verip almadı. Yaşlı bir kadından broş çaldı. Fish’in Oswald’a
teşekkürü ise eline broşun iğnesini geçirmek oldu. Mafya dünyasının sosyal
ilişkilerindeki bu yenilikçi tavrı seviyorum aslında. Fish ile Oswald arasındaki savaş sessiz bir şekilde ilerleyeceğe
benziyor. Oswald annesiyle yaptığı
konuşma sonunda bunun yolunun Fish’in sırrını keşfetmekten geçtiğini anladı.
Böylece Fish’in yeni şemsiye taşıyıcısını
kaçırdı ve Fish’in Falcone’nin yanına birini soktuğunu öğrendi. Annesiyle yaptığı konuşma da, ispiyonculuk genlerini kimden aldığını
da gösterdi.
Bölüm sonunda ise karşımıza sevgili kara kedimiz
Selina çıktı. Hırsızlıktan gene yakalanan Selina, Gordon’la görüşmek istedi.
Selina’yı genelde hikayeleştirmeden, bu şekilde karşımıza çıkararak gösteriyorlar. Üstelik gene tam beceremediği ve yakalandığı bir
hırsızlık söz konusu. Sanırım ileride büyük bir hırsız olmak, önce yakalanmayı
öğrenmekten geçiyor, ya da benim Gotham sevgim gözlerimi kör ediyor. En azından
bir süredir görmediğimiz kedimizi kısa bir süre olsa da görmek sevindirdi.
Tek bölümlük gizemin çözüldüğü bir Gotham
bölümünü daha geride bıraktık. Hem geçen bölümün etkisinin çok yüksek olması
hem de dizideki bu tür hikaye bölümleriyle işin dedektiflik kısmının
savsaklanması nedeniyle çok tatmin edici bir bölüm değildi. İlginç
karakterlerin farklı kişilik özellikleri ortaya serilse de, özellikle Black Mask
çok detaylandırılmamıştı. Benzer bir bölüm olan Balon Adam’ın olduğu bölüm bizi; suça karşı savaşta, halkın inisiyatifi
ele alması ve suçluları öldürerek adalet yaratması gibi konularda daha fazla
düşünmeye sevk ediyordu. Sonuçta bu bölümü izlerken eğlendim mi eğlendim,
senden gelen her şey kabulüm Gotham. Siz ne dersiniz?