Sonuç mu?  
 
Bu inşaatın temeli son kez başlandığında aşk ve birçok farklı sağlam malzemelerle atıldığından; büyük Marmara depremi bile onu yıkıp dökecek güce sahip olamamıştı. Biraz zarar görmüştü sadece... İnşaatın en önemli parçalarından biri olan genç kızı kalbi paramparçaydı. Ayrıca genç kız hala depremin etkisindeydi. Bu binanın inşaatına devam edip içerisinde yaşarsa yeni bir depremle bina üstüne eskisi gibi yıkılacak diye çok ama çok korkuyordu. Bilmiyordu işte artık temelin sağlam olduğunu. Aslında kral da emin değildi. Ta ki kader ona vazgeçmesin diye geçmişten kalan güzel bir anı önüne çıkarana kadar. Kaşıkçı elması kadar değerli onun kokusuyla harmanlanan bir tişört. Sanki sevdiğinin kendisinden korktuğunu öğrenerek yaşama nedenini kaybeden kral, bir anda bulduğu ve korkarak açtığı kutuda karşısına çıkanla yeniden derin derin nefes almaya başlamıştı. Hayata geri dönmüştü! Taraflardan biri kendinden inşaatı yapacak gücü bulduğundan sigorta şirketi bu arsayı başkasına vermekten vazgeçti. Bir tarafın devam onayı yeterliydi: Kral da tahtına dönüp aslında inşaatın depremden küçük zararlarla kurtulduğunu düşünerek onayını verdi! Her ne kadar bazı insanlar aradan geçen bir yıldan dolayı binanın eskidiğini ve tadilatın çok zor olduğunu düşünse de; aslında “Eski iyidir bazen, güçlendiririz yani problem değil.”


 
Eski iyidir... Eski değerlidir... Eski önemlidir. Zaten bunun için İstanbul’un en değerli evleri denize nazır duran köşkler değil mi? Ya da en pahalı mobilyalar antika olanlar? Eğer eski tüm zamanın olumsuz etkilerine rağmen hala hayatta durmayı başarmışsa ondan daha önemlisi yoktur. Yeter ki onu nasıl renovasyon yapacağını bilesin. Bazı eskilerin onarımız zor olsa da onarırsın ama çakılan pençe ya da atılan keçe sadece bir kış daha dayanmasını sağlar. Aynen Cevdet’in ayakkabısı gibi... Ama bazı eskiler vardır en doğru tadilat planıyla hiç olmadığından daha sağlam bir şekilde inşa edilir. Ancak onarılacak bölgede zararın derinliği ve nasıl onarılacağını bilmek de pek önemlidir. Evet bir sene geçti. Bir sürü şey değişti ama aynı kalanlar da var, hiç değişmeyecek olanlar da aşk gibi. Ama değişen daha doğrusu zarar gören bölgelerin tek onarımı da bazen aşk olamayabiliyor. Zarar inşaatın çökmesine neden olmayacak tek bir bölgede çok küçük olsa da, o küçücük zararı onarmak ne yazık ki pek de göründüğü kadar kolay değil. Hele bir de ustasına “Hiç merak etme. Defne’nin burada nasıl kaldığını bilmek istemezsin. İçin kaldırmaz, baş edemezsin” sözlerini söyletecek kadar derinse bu yaşananlar... Ama işte bu binanın temeli nasıl aşksa, yeniden inşa etmek için elimizdeki tek cephane de yine aşk! Zaten o yüzden de çok zor olsa bile, imkansız değil. Birazcık emek ile bunu da zaman halledecek. Umudumuz var mı bilemem ama inancımız tam değil mi?


 
O inanç tüm engellere rağmen hep orada kalmalı. Bir sözle ya da hareketle yok olmamalı inşaatın artık son kez yeniden başlanıp tamamlanması için... Madem kralımız “Ben olduğum yerden eminim. Daha doğrusu aslında hep doğru yerdeymişim. Saçma sapan vakit kaybettim. Bir yılımı aldı nereye ait olduğumu anlamam. Ama şimdi eminim.”, “Biz Defne ile çok gerçek şeyler yaşadık. Ben hiçbir zaman Defne’nin aşkından şüphe etmedim.”, “Defne benim! Bizim bir geçmişimiz var. Ona ‘Albertine’ diyemezsin mesela. O bizim aramızda. Bizim meselemiz. Defne ile aranızda bir şey olamaz.” ya da “Ben yeniden benim DefneM olmanı istiyorum. İstediğimde sana dokunabilmeyi, sabahları kokunu içime çekebilmeyi, hem artık aramızda bir engel de kalmadı.” sözlerini farklı yerlerde sık sık sarf ediyor, o zaman onların arkasında durmayı başarmalı. Çünkü karşısındakinin kalbi her ne kadar paramparça olsa da kalbiyle aklı arasındaki bağ da bir pamuk ipliği. Yani bu inşaata devam etmesi için karşısındaki kişiyi ikna etmesi için azıcık çaba sarf etmesi gerekiyor. Bunu da haklı ya da haksız olduğu için bu aşk için şu anda savaşacak güce sadece kendisi sahip olduğu için yapmalı. Konu aşk olduğunda kimin hatalı olduğu önemli değildir. Eğer o duygular hala en yoğun şekilde devam ediyorsa, o iki çift göz birbirine aşk dolu bakıyorsa; önemli olan bir araya gelmeyi başarmaktır. Bunu da sağlayacak kişinin kim olduğu hiç kimseyi ilgilendirmez. Yaşanan depremin ardından öyle acılar çekilmiş ve uzun molalar verilmiş ki; o duyguların hala baki olduğuna bile şükretmek lazım suçlu ya da suçsuzu aramak adına. Bunu da en güzel ekspertiz ekibinde yer alan Pamir Maden bir soruşturma sırasında çok da güzel dile getirmedi mi zaten: “Siz kader kurbanı olmuşsunuz. Suçlu aramaya gerek yok, en azından ikinizin arasında.”
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER