Uzunca bir aradan sonra *buraya utanan maymun emojisi
gelecek* tekrardan merhaba. Ballı böreklerle, efendime söyleyeyim yaprak
sarmalarla başlayan Yüksek Sosyete
yolculuğumuz elimizde olmayan sebeplerden dolayı yarıda kalsa da ben ‘Yettim
gayri!’ nidalarıyla geldim. Ama ne ile geldim? Hayır canım ne alakası var çibörekle?
Dur bırak ablacım o bulguru da, yaparız kısırı sonra… Mert’le geldim ben Mert’le!
Tabi ki ‘Mert Çalhan oley!’ naraları atacağım, ne sanmıştınız! İzninizle
kendisini pamuklara sarmalayıp yumoşluklar içinde biraz şımartacağım çünkü adam
çok tatlı!
Bir önceki bölümün konusu biliyorum da söylemezsem çatlarım!
Sokak lambası nedir ya? O nasıl bir sevmektir, o nasıl bir bakmaktır çok sayın,
sevgili Mert Çalhan? Otobüs mü durdurmak ayrıca? Böyle duygulu duygulu gelen aşığım
konulu itiraflar mı yoksa? Çok mu çok oluyorsunuz yalnız Asistan Bey! Bu kadar
da güzel aşık olunmaz ki! Ece’ciğim cimcirmezsen yalnız! Zaten daha ilk günden ‘Sevgilimmmmm’
diye kaydedip çiçek böcekle doldurmuşsun yanını da orayı seninle bilahare
konuşacağız. Çok kaptırmışsın kendini, olmaz ki! Aşk beklemez gerçi sen de haklısın.
^^
Kerem, Cansu’ya Mert olmadığını dile getirmek için yola
koyulduğu vakit asıl Mert onu durdurmak için yola atlamıştı ve kaza geçirmişti
hatırlarsınız. Trafik kazası küçük zedelerle atlatılsa da hastanedeki
ziyaretçiler kıl payı halledildi. Şöyle bir orada, daha doğrusu Mert veya Kerem’in
yerinde olduğumu düşündüm de, asıl Kerem’in ailesinin geldiği an hastanenin
bahçesine çöküp ağlardım herhalde ‘Daha fazla devam edemiyorum!’ diye. Gerçi ne
Kerem ne Mert ağlayacak durumda değillerdi malum, engel olarak beliren her şey
bir bir silindi çiftlerimizin arasından. Onları da anlamak lazım.
Ece, kararını çoktan vermişti de, greyfurttan yapılma
dereotu saçlı Mert(Kerem) ile dolmalık biberden oluşma maydanoz saçlı
Kerem(Mert) arasında da kasalarca çilek farkını da görünce, e bir de kaybetme
korkusu üstüne gelince yandı oralar!
Ece’nin Cansu ve Mert bildiği Kerem’i azat etmesiyle o
cephede de kalpler ve çiçekler oluştu, oh oh ne güzel oldu!