Bir kapı kapanır, bin kapı açılır!
Ufacık bir tebessümün, bir göz kırpışın, iki kelime güzel sözün kapatamadığı bir yara var mıdır acaba? Hangi ilaç, hangi şifalı ot gülmekten daha faydalıdır bu fani bünyemize. Hayat bu işte biliyorsunuz: Düşüyoruz, kalkıyoruz, ağlıyoruz, kızıyoruz, küsüyoruz. Ama hepsi sadece bir güzel gülümseme ile tarihin tozlu sayfalarına karışıyor. Tıpkı bu akşam olduğu gibi…

***

Bir haftalık aradan sonra gülümsemeye Gülümse Yeter ile kaldığımız yerden devam ettik. Karakterlere, olay akışına girmeden aklımdayken reji ile ilgili birkaç şey söyleyerek yorumuma başlamak istiyorum. Her şeyden önce bu hafta izlediğimiz ikinci bölüm, reji olarak, ilk bölümden çok daha iyiydi. Yılmaz Kunt’un dublajı hakkındaki görüşümü İlk Bakış yorumumda söylemiştim. Yiğidi öldür, hakkını yeme. Dublaj konusunda iki bölüm arasında dağlar kadar fark var. İlk bölüm o kimdi, bu neciydi derken bir de dublaj ile kafamızı oldukça karıştırmıştı. Ama bu hafta sesler o kadar yerli yerine oturmuştu ki hiç rahatsız etmedi. Ama bu demek değildir ki Yılmaz Kunt bu şekil devam etsin. Kendi sesini isteriz de isteriz.

Aaa, bir şey daha var… Gülümse Yeter’in, usta oyuncu kadrosuyla, genç oyuncular için bir hazine adası, bir konservatuar olduğunu düşünüyorum. Söz konusu öğrenmek ise yaşın hiçbir öneminin olmadığını da… Aslı Bekiroğlu, Yılmaz Kunt yolun daha çok başındalar ve başta Erdal Özyağcılar olmak üzere birbirinden kıymetli oyuncularla aynı seti paylaşıyorlar ve öğrenecekleri çok şey var. Onlar tamam, ama böyle bir sette Pamir Pekin’in hala aynı jest ile şaşırmamalı, teşekkürler.

Bu pozdan daha bulurum, net!

Şimdi gelelim esas meseleye: Ne olacak bu Özdemirler ile Civanların hali?

Geçtiğimiz bölüm “Baskın basanındır!” olmuş, Sarp ile Yasemin açıklaması zor bir pozisyonda aile eşrafına yakalanmışlardı. İyi ki Hasan Dede var yoksa ne olduğunu anlayana kadar cümleten ömrümüzden ömür gidebilirdi. Hayır, bir de Sarp’a hem anlat diyorsunuz hem de anlattıklarını beğenmiyorsunuz. Yalnız Nermin’in şaşırmaları nasıldı? Şahsen ba-yıl-dım. (Nermin: Bayıldın mı?^^)

Yaseminler ağlamasın.

İkinci bölüm itibariyle Yasemin’in başına gelenler, başına geleceklerinin fragmanı gibi, değil mi? Cem’den boşanması, eski arkadaşıyla görüşürken hem Cem hem de Sarp ile karşılaşması, evsiz kalması… İki bölümdür Snapchat filtresi gibi akan gözlerle gezmesi de cabası. Yasemin’i henüz çözemedim. Akvaryumundan çıktığı için mi böyle, saflığından mı yoksa bilerek mi kırıcı, henüz bilmiyorum. Bu yüzden Yasemin’e karşı çok mesafeliyim. Sadece ağzından çıkan ile yüreğinden geçen arasında çok fark olduğunu düşünmek istiyorum.


Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER